Demagoglar

DEMAGOJİ, "Halkın tutkularını ve önyargılarını halktan destek görmek için öven kimse" anlamına geliyor Yunanca’da.

Bir başka anlamı da halk egemenliğinin kötüye kullanılması.

Abdullah Gül’ün, parlamentoda çoğunlukta olan AKP oyları ile cumhurbaşkanlığına seçilmesini, "halk cumhurbaşkanını seçti" diye sunmak demagojinin ta kendisidir.

AKP’ye karşı olanları, yani seçmenin diğer yarısını "bir avuç seçkin" olarak damgalamak da öyle.

Halk cumhurbaşkanını seçti diyerek, yaratılmak istenen dokunulmazlık zırhının, askerin gücüne dayanarak siyaset yapma anlayışından hiçbir farkı yoktur.

Dini siyasete alet ederek, kimsenin tartışamayacağı referanslarla siyaset yapmak da öyle bir şeydir.

Lenin- Stalin ve Mao Zedung gibi komünist liderlerin, halk adına hareket ettiği iddiasındaki çekirdek kadroyu iktidara taşırken ve taşıdıktan sonra oluşturdukları yönetimi "halkın demokratik diktatörlüğü" olarak tanımlamaları böyle bir şeydir aslında.

Temsil ettikleri iddiasındaki "çoğunluk" için demokratik ama kendilerine karşı olan "azınlık" için diktatörlük.

Sonuçta ise bu demagojinin çekirdek kadro hariç, geniş kitleleri ezen bir yönetim anlayışı olduğunu kim inkar edebilir bugün?

* * *

CUMHURBAŞKANI’nın gücünün gölgesinde ayrıcalıklar arayanlar her zaman oldu, bu zamanda da olacak.

Ama ben ilk kez o grubun, bu kadar çok etik, ahlak, namus, doğruluk gibi büyük laflar edenlerden meydana geldiğine tanık oluyorum.

Umuyorum Abdullah Gül, bu koronun Çankaya’nın görüş açısını gölgelemesine izin vermez.

Cumhurbaşkanı seçimini, "Ülkenin gerçek gündemi İslamla kuracağı ilişki" diyerek karşılayanların suni gündemlerini değil, Türkiye’nin gerçek gündemini kavrar.

Gündemde bekleyen maddelere yol gösterir, ışık tutar.

Kısaca, kendisi gündem olmaz.

* * *

SOVYETLER Birliği’nin yıkılmasından sonra, dünya ve bölgemiz ikinci önemli yeniden yapılanma sürecine girdi.

Bu dönemde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, bir çekirdek kadronun temsilcisi gibi değil, çoğulcu bir cumhurbaşkanı olacağını umuyor ve kendisini tanıdığım kadarıyla bunu yapmaya çalışacağını düşünüyorum.

Türkiye’nin, Filistin sorununun çözümünden, Irak’ın geleceğine, Avrupa Birliği’nden İsmail Cem’den sonra ikinci plana itilen Türkiye-Yunanistan ilişkileri, Kıbrıs meselesi gibi çok önemli gündemleri var önünde, demagogların gündemlerinden çok farklı olarak.

ERKEK KABİNE

AKP, en yüksek sayıda kadın adayı Meclis’e taşıdığında sevinmiştim. Hükümette de birkaç kadın bakan olabilseydi, bunun primini ben bu hükümete verirdim doğrusu. Ama hevesim yarım kaldı. Hükümeti kurarken birçok dengenin gözetildiğini biliyoruz. Ama dengeler arasında en gerçek dengenin eşitlik olduğunu kavramak bu kadar mı zor?
Yazarın Tüm Yazıları