Gündelik yaşamımızı olumsuz yönde etkilemediği müddetçe masum hatta gerekli korkulardır bunlar.
Ama bir de hayatı zehir eden korkular vardır...
* * *
Kimi muz görür panik atak olur, kimi kedi.
Ya tedavi edilmeniz gerekir ya da korktuğunuz şeyden uzak durmanız.
Ama bir de sosyal ve toplumsal korkular var.
Tehlikeli, tedavisi hayli zor.
Homofobi mesela çağımızın en önemli sosyal bozukluklarından biridir.
İşin kötüsü birçok homofobik kabul etmez kendi bakış açısında bir sorun olduğunu.
Varsa bir sorun karşısındakindedir!
* * *
11 Eylül’den sonra Batı’da paranoya düzeyine varan yeni bir korku türedi: İslamofobi.
İslam korkusu daha doğru bir tabirle İslam nefreti diye çevirebilirsiniz.
New York’ta 11 Eylül saldırısında yıkılan ‘ikiz kuleler’in yakınına cami inşa etme projesi başladığından bu yana Amerikan halkının bilinçaltında gezinen ‘İslam korkusu/nefreti’ hızla açığa çıktı.
Cami karşıtları her gün protesto gösterisi düzenliyorlar.
En son cami karşıtları ile taraftarları arasında çatışmaya varan kavgayı güvenlik güçleri barikat kurarak engelledi.
* * *
Mesele artık psikolojik değil, toplumsal bir histeri ve şiddet gösterisi ile karşı karşıyayız.
Zaten TIME dergisi de bu yüzden Amerikalıları korku ve nefretleri ile yüzleşmeye çağıran cesur bir kapak dosyası hazırlamış.
Hem korku ve nefret sahiplerine hem de nefrete maruz kalanlara mikrofon tutmuş.
Cami projesinin içinde yer alan Daisy Khan, “Camiye karşı çıkanların tavrı İslam fobisini geçerek Müslümanlardan nefret aşamasına geldi” diyor.
Anlayacağınız korku eşiği aşıldı.
Maalesef tepkiler artık nefret eşiğinde dolaşıyor.
* * *
Türkiye’de oturup Amerikalıların İslam korkusu ve nefretini eleştirmek kolay.
Bu yüzden TIME’ın cesur dosyasını not edip bu vesileyle kendi korkularımızla yüzleşmemiz gerekiyor.