Damardan bir konu

BEN Yalçın Balcı’yı yıllardır tanıyorum. Grubun tepe yöneticilerinden. 40 yıl düşünsem by-pass olduğuna inanmayacağım bir adam.

Haberin Devamı

 Neden? Çünkü çok sağlıklı durur, kilosu hep makuldür, sigara içmez, içki içmez, spor yapar, ambalaj muazzam. Sadece biraz heyecanlıdır, hiperaktiftir; o kadar kusur kadı kızında da olur. Nitekim, kendi de üzerine hiç kondurmamış. “Hiçbir kötü bir belirti yok, niye gideyim damarlarıma baktırayım şimdi” demiş. Israrlar üzerine makineye girince, felaket ortaya çıkmış. Üç damar tıkalı. Bu ne demek? Günün birinde nasıl olduğunu anlamadan Allah vermesin gidivermek...

İşte o zaman, o makinenin (CT Anjiyo) kıymetini anlıyor. 10 dakika içinde, gelecek 40 yılını kurtarıyor. Bu mini röportaj, bütün 40-60 yaş arasındaki erkeklere, böyle bir cihazın varlığından haberdar etmek için yapılmıştır. Ama yine de siz kendi doktorunuzla konuşmadan bir şey yapmayın...

Haberin Devamı

Hayatınız birdenbire nasıl değişti?
*  50 yaşındaydım ve kendimi sağlıklı zannediyordum. Sigara içmem. Yediklerime dikkat ederim, kilolu değilim, makul ölçüde spor yapardım. Ama gel gör ki, doktorum tepemde “Damarlarına bir bakalım... Daralma var mı bir ölçelim” deyip duruyordu. 6 ay adamı inlettim. Nasıl yapacağını bile bilmiyordum. Meğer artık klasik anjiyo aşılmış, yeni bir makine varmış, bilgisayarlı anjiyografiymiş adı, öyle kanama dursun diye 6 saat ağırlıkla beklemek filan yokmuş, 10 dakikada bitiyormuş her şey...

Eeeeee?
*  Yine de sıcak bakmadım, “Gayet sağlıklıyım hiçbir şikâyetim yok, kim uğraşacak şimdi bununla” dedim. Dediğimle kaldım...

Hayırdır ne oldu?
*  Bir girdim meğer üç damar tıkalıymış! Stent bile çözemeyecek durumdaymış. Yaşadığım şoku anlatamam, böyle devam etseymişim küt diye gidebilirmişim. En hızlı ölüm, damar tıkanıklığı sonucu gerçekleşirmiş, ölme süresi 15 saniye. “Sen gitme kal” dediler, beni hemen 3 damardan by-pass ameliyatına aldılar.

Ne kadar sürdü?
*  Çok çabuk oldu her şey, ameliyat 4-5 saat sürdü, bir gün de yoğun bakımda kaldım. İki tane vücuttan, bir tane ayaktan damar alıp, oraya by-pass yaptılar. Hekimler ve teknoloji muhteşem. Eskisine göre daha sorunsuz ama yine de bütün göğüs kafesini açtılar. Neden mi tıkanırmış damarlar? Genetik sebepler, yanlış beslenme, stres... Şimdi, “İyi ki o makineye girmişim, damarlarımı ölçtürmüşüm” diyorum ve yaşı 40’ı geçen bütün arkadaşlarıma öneriyorum, hele baba tarafında kalple ilgili sorunları varsa, zorluyorum.

Bu makineye girmenin hiçbir yan etkisi yok mu?
*  Tabii bu iş karışık bir iş. Her kafadan bir ses çıkıyor. Kimileri, “Radyasyona maruz kalırsın, boş ver yapma!” diyor. Tamam ben kalp konusunda uzman değilim. Ama başıma gelenlerden öğrendiğim bir şey var: Dünyadaki ölümlerin neredeyse yüzde 50’si damar hastalıkları ile ilgili. 40-60 yaş grubundaki erkeklerin de yüzde 25’i birinci kalp krizinde hayata veda ediyorlar. Çevremizde “Vah vah! Hiçbir şeyi yoktu, ama adam gitti” diye duyduğumuz vakaların çoğunluğu böyle oluyor. Beni artık medikal konuyla uğraşan birtakım müesseselere konuşmacı olarak davet ediyorlar. En son iki hafta önce katıldım. Yanımda bir profesörle gidiyorum ve bir sunum yapıyorum. Adı da, “Damar hastalıklarına provokatif bir yaklaşım.”

Ne anlatıyorsunuz orada?
*  Tamamen tıp dışı bir yaklaşımı yansıtıyorum. Eşim, oğlumuzu doğurduğunda bebeğin cinsiyetini belirleyen bir tomografi cihazı bile yoktu. Çok değil, bundan 25 sene öncesinden söz ediyorum. Artık tıp çok gelişti. Bugün, cinsiyet belirleyen cihaz, cep telefonu haline gelmiş vaziyette. Damarı ölçen cihazlar da şu an pahalı, 10 yıl sonra muazzam hale gelecekler. Benim sunumum Zincirlikuyu Mezarlığı’nın kapısıyla başlıyor, biliyorsun “Her canlı ölümü tadacaktır” yazıyor, orada bir şok oluyor insanlar, ardından şu cümle geliyor “Ama ölümü geciktirmek elimizde...” Buna gerçekten inanıyorum. Birtakım yeni teknolojiler çıkmışsa, kullanılıyorsa, imkânın da varsa faydalan. Bu sözünü ettiğim yaş grubundaki erkekler, arabalarının lastiğinin havasına iki senede bir, mutlaka baktırıyordur. Arabanın üç paralık lastiğine bakıyorsun da, beş senede bir, yedi senede bir kalbine bir kere niye baktırmıyorsun? Maliyeti de ne söyleyeyim, 10 dakika sürüyor, 1000 dolar tutuyor.

Nerede yapılıyor?
*  İstanbul’da her yerde. Çok gelişmiş bir teknoloji. Başka bir damarda tıkanma olsa bir derece, ama kalbe giden ana arterlerde olduğu zaman, motor stop ediyor.

Siz ne diyorsunuz “Bu CT anjiyoyu yaptırın kardeşim!” mi? Sunum, bu mu?
*  Yok yok ben insanlara “Yaptırın” demiyorum. Eşe dosta dedim, benden sonra Doğan Grubu’ndaki 25 üst düzey yönetici yaptırdı, hiçbirinde bir şey çıkmadı, zaten genellikle çıkmıyor, ama çıkınca hayat kurtarıyor. Benim sunumuma gelince profesyonellere, “Geliştirdiğiniz teknolojinin farkında mısınız?” diyorum, “Profesörlerin arkasına saklanmayın!” Çünkü ellerinde olmadan radyologlar, kardiyoglar, özel hastaneler, tanı merkezleri, her şey bir ticari düzen içinde hareket ediyor, “Kırın bu zinciri, insanlara bu teknolojinin faydalı olduğunu anlatın...” diyorum. Eskiden bir film vardı, hatırlar mısın, zzzzzz diye denizaltını küçültürler, şırıngayla vücuduna verirler, damarın içinde denizaltı dolaşır. Camından bakarlar damarı filan görürler. İşte bu teknoloji de, birebir bunun aynısı, 40 santimlik bir yeri, bir saniyeden az bir sürede tarıyor ve sana bir rapor veriyor.

İnsanın canı acıyor mu?
*  Yok canım. İçeri giriyorsun, soyunuyorsun, yatıyorsun, bzzzzzt, bzzzzzt, bitti.

Göğsünüz kesik mi sizin?
*  Evet. Kalp ameliyatlarının yüzde 90’ından fazlasında, göğüs kafesi kesiliyor. Bütün sinirler kesildiği için de, vücudunun göğüs kısmının tekrar hisli hale gelmesi epey zaman alıyor. İlk kez dokunduğunda, tahtaya dokunmuş gibi hissediyorsun.

Peki karakteriniz değişti mi, öyle derler ya...
*  (Gülüyor.) Yok kendimde çok fazla bir değişiklik görmüyorum. “Sen değiştin!” diyen de olmadı. Ama bazıları “Daha sessiz, sakin bir adam olacaksın zannettik, daha berbat biri oldun!” dediler. Bir tek şu var: Eskiden bir sürü şeyi kafaya takardım, dert ederdim, ama sonra benden başka kimsenin dert etmediğini gördüm. Şimdi vurdumduymaz değilim ama daha gerçekçiyim... 

Yazarın Tüm Yazıları