DEVLET Bakanı Kürşad Tüzmen ile ekim ayı ortalarında Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği'nin milletvekileri adaylarını tanıştırmak için yaptığı toplantıda karşılaşmıştık.
Sözleri çok net aklımda.
Tüzmen ‘‘Müsteşar iken bazı şeyleri değiştirmek için çok uğraştık ceket küçük geldi. Bu yüzden sırtımıza daha büyük bir ceket geçirmek istiyoruz’’ demişti.
İşte Tüzmen daha büyük bir ceketle, ‘‘bakanlık’’ ceketiyle dün Dış Ticaret Müsteşarlığı binasına adımını attı.
Dış Ticaret artık ondan sorulacak.
Zaten kendisi de daha büyük bir ceketle daha büyük işler yapacağının işaretini verdi:
‘‘Hedef 3 yıl içinde 50 milyar dolarlık ihracat.’’
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Umut Oran, Kürşad Tüzmen'i en yakından tanıyanlardan biri. Tunca Toskay tarafından mayıs ayında görevden alındığında en fazla tepkiyi o göstermişti.
Oran, Tüzmen'in bakan olarak hizmet vermesini ‘‘Türkiye'nin şansı’’ olarak tanımlıyor.
‘‘Kapısı daima herkese açıktır. Sanayici, ihracatçı tarafından sevilir’’ diyor. Tüzmen ile birlikte Avrupa, Amerika'ya yaptıkları ziyaretlerde, karşısındakileri daima etkilediğini anlatıyor.
Peki Oran'ın Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı olarak, Tüzmen'in acilen çözüm getirmesini beklediği konular hangileri?
Güney ve Güneydoğu'da yatırımı teşvik eden 4325 sayılı yasanın revize edilerek yeniden yürürlüğe sokulması.
İkincisi de ABD ile Türkiye arasında ticareti arttırmaya yönelik Nitelikli Sanayi Bölgeleri'' (Oran, ‘‘nitelikli’’ yerine ‘‘tanımlanmış’’ sıfatının kullanılmasının daha doğru olduğu görüşünde) projesine tekstil sektörünün de dahil edilmesi.
Umut Oran'a göre, Tüzmen bu iki konuya el attığı takdirde, tekstil sektörünün tek başına 2010 yılına kadar 50 milyar dolarlık ihracatı gerçekleştirmesi işten bile değil.
İngiliz'in vizesi 10 dolar Amerikalı'nın 100 dolar
ÇİÇEĞİ burnunda Turizm Bakanı'na ilk çağrı Rehberler Birliği'nden (TUREB) geldi.
TUREB Yürütme Kurulu Başkanı Şerif Yenen dikkat çekti.
Meğer, Amerikalı turistler Türkiye'ye gelirken İngiliz turistlerden 10 kat fazla vize parası ödüyormuş.
Yani İngiliz 10 dolar öderken, Amerikalı 100 dolar ödüyor.
Hong Konglu'nun ödediği miktar 16 dolar, Norveçlinin ödediği ise 20 dolar.
Yenen diyor ki, kültür turlarıyla gelen yabancılar arasında en yüksek oranı oluşturan Amerikalılara haksızlık yapılıyor.
100 dolar Türklerin Amerikan vizesine ödediklerinin karşılığı olarak belirlenmiş.
Ancak Amerikan vizesi çoğunlukla 10 yıllık bir dönemi kapsıyor. Amerikalı turistin aldığı vizenin geçerliliği ise sadece birkaç ay. Hatta kimi zaman gemiyle Kuşadası’na gelip, günü birlik Efes turuna katılan Amerikalı turist bile 100 dolar ödüyormuş.
Yenen, başta Yunanistan diğer ülkelerle rekabeti zorlaştıran bu uygulamanın Güldal Akşit tarafından düzeltileceği inancında.
Yabancı sermaye korumamız altında
İNGİLİZ iş dünyası AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan'ı nasıl karşıladı?
İngilizler ekonomimizle ilgili en çok neyi merak ediyor?
Bu soruları Londra'da Erdoğan'ı ağırlayan Türk-İngiliz Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreteri Feride Alp'e yöneltiyorum.
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış ilebirlikteAKP liderini dinleyen yaklaşık 100 kadar İngiliz işadamı arasında, Morgan Stanley, Shell, BP, Thames Water, HSBC, British-American Tobacco, Credit Suisse gibi önemli kuruluşların temsilcileri var.
Erdoğan'a yöneltilen soruların başında IMF geliyor.
Türkiye IMF programına sadık kalacak mı?
Diğer merak edilen bir konu ise yabancı yatırımcılara nasıl bir ortam sağlanacağı.
IMF ile ilgili sorulardan bir tanesi HSCB Ortadoğu Başkanı Shaun Willams'tan geliyor.
Erdoğan IMF ile ilgili bir sıkıntı olmadığını belirterek ‘‘Programın sosyal yönüyle ilgili eksiklikleri tamamlamak istiyoruz ve bu konuda IMF'nin bize yardımcı olacağına inanıyoruz’’ diyor.
Erdoğan'ın yabancı yatırımcılara yönelik mesajı ise şöyle:
‘‘Türkiye bugünden itibaren yeni bir döneme girmektedir. Buna yeni bir istikrar dönemi de diyebiliriz. Yabancı yatırımcılar kesinlikle endişeye kapılmamalıdır. Yabancı sermaye bizim korumamız altında olacak.’’
Erdoğan, yabancı yatırım için nasıl bir ortam sağlanacağı konusunda fazla bir ayrıntıya girmemekle birlikte, ‘‘Hükümet olarak yabancı yatırımcının işini kolaylaştırmak için her şeyi yapacağız. Uygulamayı göreceksiniz’’ diyor.
Toplantıda elbet geçtiğimiz ağustos ayında kabul edilen reform paketiyle ilgili bir soru da geliyor.
Soruyu yönelten uzun yıllar Ankara'da hizmet vermiş olan, Türkçeyi ana dili gibi konuşan İngiliz elçisi David Logan.
Logan, AB ülkelerinden sıkça duyduğumuz ‘‘Aman reformlar kağıt üzerinde kalmasın’’ kaygısını dile getiriyor.
Sorusunu da Türkçe olarak Rifat Hisarcıklıoğlu'ya yöneltiyor.
Ancak Hisarcıklıoğlu'nunismi Logan'a oyun oynuyor.
Zira eski elçi çok uzun ismi telaffuz etmekte zorlanıyor, edemeyince de soyadından vazgeçip ‘‘Sayın Rifat’’ demeyi yeğliyor.
Salonda gülüşmeler oluyor, reform sorusu da böylelikle yumuşuyor.