CHP, 7 cümlelik kısa bir açıklamayla yanıt verdi Genelkurmay Başkanlığı’na...
CHP’den gelen 7 cümlelik açıklamadaki "süs"ü kaldırırsak...
Ortaya şöyle bir metin çıkar:
"Abi ben sana bir şey dememiştim ki... Sen niye üzerine alınıyorsun ki... Benim derdim irticacı Tayyip’le... Sen niye araya giriyorsun ki? Hadi araya girdin diyelim... Bize niye hakaret ediyorsun be abi... Bak hakaret edersen ben de sana ’haksızsın’ derim ama..."
Bu hayli "çocuksu" ve "mızıldanma" efektli metnin sonunda ise, metnin genel havasına hiç de uymayan ve insanda ilk etapta "Ne alaka?" dedirten bir cümle yerleştirilmiş özenle...
O cümle şudur:
"CHP, ’manzara-i umumiye’yi tarih penceresinden ibretle seyretmektedir."
Cümleyi okuduğumda ilk tepkim "Hayda!" şeklinde oldu...
Ardından da "Bu ne şimdi? Acaba ne denmek isteniyor? Ne türden bir ’gönderme’ söz konusu..." diye sayıklamaya başladım.
Sonunda baktım olacak gibi değil, şifreyi çözmeye kalkıştım...
Elde ettiğim sonuç şudur:
* * *
Allah’tan Taha Akyol’un "Ama Hangi Atatürk" adlı kitabını daha yeni devirmişim...
Yetinmemiş, anlı şanlı tarihçilerimizle kitap çerçevesinde bir "Tarafsız Bölge" yapmıştım...
Bu nedenle hemen olaya dalabildim:
"Manzara-i umumiye", yani "genel görünüm" tabiri, Atatürk’ün Nutuk’a başlangıç cümlesinde geçer...
Atatürk, Nutuk’a, "1919 senesi Mayıs’ının 19. günü Samsun’a çıktım. Vaziyet ve manzara-i umumiye" diyerek başlar ve iki nokta üst üste koyar...
Ardından da umumi manzarayı anlatır...
Atatürk’ün anlattığı "manzara" özetle şöyledir:
"Osmanlı Devleti mağlup olmuş... Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş... Şartları ağır bir anlaşma imzalanmış... Millet yorgun ve fakir... Memleketi yönetenler, kendi hayatlarının endişesine düşerek memleketten firar etmişler... Vahideddin yozlaşmış tahtını elde tutacak aşağılık önlemler peşine düşmüş... Hükümet aciz, haysiyetsiz bir durumda... Ordunun silah ve cephanesi elinden alınmış..."
Yani...
"Manzara-i umumiye" tabiri, "Harap olmuş, bitmiş, tükenmiş, işgal edilmiş, talan edilmiş, ordusu bitirilmiş, yöneticileri ihanet içinde" bir ülkeye işaret etmektedir...
"Ey Yaşar Paşa! Memleket elden gitmiş, AKP vatanı satmış, ülke talan edilmiş, ihanet almış başını gitmiş... Sen hálá ’Üniformamı çıkarırım’ falan diyerek oyundasın... Bırak işin gerçeğini Paşa! İşler çıkmazda... 1919 şartlarını yaşıyoruz... Bu nedenle Samsun’a çıkamıyorsan bari ’İşin doğrusunu açıklayacağım’ falan diyerek AKP’ye destek çıkma."
Vallahi ne yalan söyleyeyim: Şifreden benim çıkarabildiğim sonuç budur...
Ve bu sonuca dayanarak şunları söyleyebilirim:
Madem ahval ve şerait böyledir...
Ve madem hiç kimse Samsun’a çıkmamaktadır...
Neden Baykal, yanına Onur Öymen ile Kemal Anadol’u alıp Samsun’a çıkmıyor?
Yoksa sorun Haluk Koç’un Samsunlu olması mı?
STV’nin aşçısına kıyak
SAMANYOLU Televizyonu’nda görev yapan duyarlı aşçı arkadaş, işgüzarlık yapıp kendince "müstehcen" bulduğu yemek ve tatlı isimlerinin değiştirilmesini teklif etmiş...
Buna göre...
O kallavi ve ağız dolduran "dilberdudağı"nı atıp, hiçbir derinliği ve hatırası olmayan, sade suya tirit "ay tatlısı" ismini kullanmalıymışız...
Duyarlı aşçı arkadaş, "kadınbudu köfte" yerine ise uyuz mu uyuz bir isim öneriyor: "Pirinçli köfte..."
Madem arkadaşımız, Türk mutfağındaki "terbiyesiz" yemek ve tatlıları, "terbiyeli" hale getirmeyi kafaya koymuş durumda...
O halde onun yeni isim bulmaktaki yeteneksizliğine teslim olmayalım...
İşte benim bu konuda yaptığım mütevazı çalışmanın sonuçları:
KEMALPAŞA Biliyorum, biraz belden aşağı kaçacak... Ama kahretsin, yine de espriyi yapmaktan geri duramıyorum: "Kemalpaşa tatlısı" yerine "Hocaefendi tatlısı" için ne buyurulur?
SÜTLÜ NURİYE Mademki her tür kadınsılık içinden çıkılmaz bir sorunsala işaret etmektedir, o halde "Nuriye"yi atalım, onun yerine "Nuri"yi koyalım... Ne de olsa "Kadın gider, erkek gelir" ise erotizm de biter.
DULAVRAT ÇORBASI "Dul Bir Kadın" filminin 80’li yıllar için epey erotik kaçan havasını solumuş bir adam olarak bu çorbanın adının "kul bacı çorbası" olarak değiştirilmesini teklif ediyorum...
YENGEN Türk milletinin en tuhaf buluşu olan "yengen" adlı yiyeceğin yaydığı "cinsel hava"yı ortadan kaldırmak için adını değiştirmek yetmez... "Yengen" toptan kaldırılmalıdır.
PROVOKATİF PİLİÇ En son The Sofa Otel’in lobisindeki mönüde rastlanılan bu yemeğin adının, bünyesinde barındırdığı erotik çağrışımları bertaraf etmek için "kışkırtmayan tavuk" olarak değiştirilmesi uygundur.
GÁVURDAĞI Bu salatanın adını İslami vurgusu yüksek olanlar "Hira Dağı" olarak, milliyetçi vurgusu yüksek olanlar da "Tanrı Dağı" olarak değiştirebilirler.
MEYHANE PİLAVI Mehmet Şevket Eygi’den ilham alarak bu pilavın adının "şerbethane pilavı" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ediyorum...