Çözümün de şansı Denktaş

BİR tanıyanı kulağıma eğildi ve dedi ki: 'Denktaş'ı görseydin, işleri onun götürdüğünü anlardın. Durumu en hızlı kavrayan, herkesi dengeleyerek süreci ileriye götüren oydu.'

Arkadaşıma güvenirim, Denktaş'ı da tanıyorum.

O, 'Bundan sonra ne olacak?' diye sorduğumda 'icabına bakacağız' diyen bir arkadaşını 'yok o kelimeyi kullanma doğru değil, gerekeni yapacağız diyelim' sözleriyle düzelten ayrıntı insanı.

New York'ta Annan'a yanıtını vermek üzere BM'ye girişinde, kendisine 'Evet diyecek misiniz mi?' diye seslenen Rum gazetecilere, bir an durarak 'Neden hayır densin ki?' yanıtını yapıştırması siyasi kıvraklığın örneği değil mi?

Papadopulos'a da biz aynı soruyu sorduk. 'Şimdi konuşamam, yukarıdaki toplantı bittikten sonra yanıtımı size açıklayacağım' dedi. Hiç mi fark yok iki üslup arasında?

* * *

BUGÜN gelinen noktada Denktaş'ın rolü çok büyük. Eğer dengeleri gözetmese, koşulları iyi değerlendirmese New York'ta ortalığı toza dumana boğmak onun için o kadar kolaydı ki.

Hatırlamanın her zaman iyi bir şey olmadığını düşünsem de, Denktaş, hafızasıyla yeni başlayan çözüm sürecinin bence artık garantisi.

Önümüzdeki üç hafta, iki şey önemli. Birincisi, pazarlık masasına hakim olmak, sıkı pazarlık edebilmek, ikincisi ise sürecin devamını sağlayacak sonucu almak. Çünkü sonuç alınamazsa, BM Genel Sekreteri Annan'ın dediği olacak.

Bu işi, isterse en iyi biçimde yapacak olan Denktaş. Görüşme sürecinin tüm ayrıntılarına hakim, kim ne demiş, nereye kadar taviz kopartılmış, nerede taviz verilmiş bellek arşivinde kullanıma hazır. Rum devletinin cumhurbaşkanı Tasos Papadopulos'un, Kleridis'i yanından ayırmaması bu süreçte geçmiş görüşme deneyiminin öneminden ileri geliyor zaten.

* * *

GÖRÜŞMELERİN ardından Denktaş'ın düşüncelerini öğrenmek istedim. Yorumsuz özetliyorum:

KKTC ve Türkiye'nin arzusu doğrultusunda gereken açılım yapıldı. MGK ilkelerinden vazgeçmiş değiliz.

Bundan sonra önemli olan Rum tarafının, Avrupa yoluyla Türkleri azınlık haline getirmekten vazgeçip geçmeyeceği.

Masaya eşit taraf olarak oturmalıyız.

Bizim mücadelemiz, bugüne kadar sürdürdüğümüz mücadeleden farklı değil.

Şikayetlerimiz artık daha ciddiye alınmalı. Örneğin, bize uygulanan ambargo çok haksız bir şey. Biz adım attık artık Avrupa Birliği bu ambargoyu kaldırmalı. Kendilerine bu sefer de söyledik. Şikayetlerimizi ilettik. Bize yönelik ambargonun devam ettirilmesi başlayan süreç ile hiç uymuyor, bağdaşmıyor.

Her görüştüğümüz kişiyle konuştuk bu meseleyi. Bize, 'İşte artık görüşmelere başladınız. Onlar bitince işler halledilir' diyorlar. Ama bu durumu bile bile koruyorlar. Yanlış yapıyorlar.

Çünkü bu eşitsizlikle, bu dengesizlikle müzakere yürütülürse bu psikolojik olarak Rum tarafını etkiliyor, istifade ediyor bu durumdan.

Denktaş önümüzdeki günlerde en ağır görevi üstlenen kişi. Hem karşı çıktığı bir sürecin liderliğini yapacak, hem de bunu halkına anlatacak. Bu hiç de kolay değil. Ama New York'u atlatan, bunu da atlatır diye düşünüyorum doğrusu. 1 Mayıs'ta nasılsa ambargo filan ortada kalmayacak ama bu aşamada ambargoların kalkmasının psikolojik etkisi hiç şüphe yok çok büyük olacak. Bu süreçte Avrupa'nın müzakereleri teşvik edecek adımları düşünmesinde yarar var tabii.

* * *

DENKTAŞ, Kıbrıs Türk toplumunun lideriydi, sonra cumhurbaşkanı oldu ama New York, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin toplumdan, gerçek bir Yönetim'e geçişini herkese gösterdi. Artık sadece Denktaş yok, Denktaş'ın önderliğinde KKTC Yönetimi'nden söz edilebileceği ortaya çıktı. Başbakan Mehmet Ali Talat ve yardımcısı Serdar Denktaş'ın gösterdikleri liderlik KKTC'nin devamlılık olgunluğuna ulaştığını gösterdi.
Yazarın Tüm Yazıları