Cikolata sevgilim beni hic üzer mi

Özellikle kadınlara “En sevdiğiniz besinleri sıralayın” dediniz mi ilk sırayı mutlaka çikolata alıyor. Yüksek kalorili bir keyif olması sonucu asla değiştirmiyor. Çikolata üreticileri bu çok sevilen yiyeceğin “aşk, cinsellik ve mutluluk” boyutunu da ön plana çıkarma gayretindeler.

Haberin Devamı

Haksız da sayılmazlar.

ÜZÜLEN, sevinen, eşine, dostuna, sevgilisine küçük bir hediye yollamak, götürmek isteyen herkesin aklına önce o geliyor. Çikolatanın aslında sağlığa faydalı bazı yönleri de yok değil. Mesela magnezyum, kalsiyum, demir, çinko, bakır gibi minerallerden çok zengin! Ayrıca antioksidan gücü de yüksek ve bunu sahip olduğu yoğun polifenol içeriğine borçlu. Çikolata polifenollerinin kan damarlarını genişletebildiği, damar duvarında nitrik oksit (NO) üretimini artırarak kan basıncını dengelediği kanıtlandı. Kanı incelterek akışkanlığını da kolaylaştırıyor.
Aşk, seks, mutluluk
Sonuçta hipertansiyon ve kalp damar hastalıklarından korunmaya destek verebiliyor. Bu yetenek özellikle siyah (dark, bitter) çikolatada var. Siyah çikolata günlük tüketimi 25 miligramı geçmezse sağlığa faydalı olabilir.
Çikolata reklamlarındaki “aşk, cinsellik ve mutluluk” mesajını fazlasıyla hissediyor olmalısınız. Haksız da sayılmazlar. Çikolatadaki “feniletilamin” ve “teobromin” isimli maddeler güçlü uyarıcılar. Ayrıca “triptofan” isimli madde beyinde serotonin üretimini arttırıyor. Ayrıca “Anandamid” isimli madde de mutluluk duygusunu destekliyor. Kısacası çikolata tutkumuz yalnız lezzetten değil, biraz da sağladığı “iyilik hissi”nden verdiği keyiften de kaynaklanıyor.
Yine de dikkat edin
Avrupa’da bazı üreticiler “chocopyrin” ve “chocopower” isimli tablet şeklinde “ilaç çikolatalar” üretip eczane ve marketlerde çoktan satışa sundular bile. Siz yine de fazla miktarda şeker ve yağ içeriği nedeniyle kaloriden zengin olduğunu, bazı kişilerde migren tipi baş ağrılarını, reflüyü ve herpes virüsü enfeksiyonlarını tetikleyebildiğini aklınızdan
çıkarmayın.

Haberin Devamı

Yağlı balık zengin olur

İÇİNDE faydalı omega-3 yağlarının bol miktarda bulunması balığa ilgiyi artırdı. Balık sadece omega-3 zengini bir besin de değil. Güçlü protein yapısı ihtiva ettiği vitamin ve minerallerin özelliği nedeniyle de mükemmel bir yiyecek. Balığın kalp damar hastalıklarında koruyucu rolü olduğunu gösteren yüzlerce çalışma var. Omega-3 yağ asitleri EPA ve DHA damar duvarını koruyor kanı inceltiyor, iyi kolesterolü artırıp trigliseridi düşüyor, kalp ritim bozukluklarını engelliyor, damarları genç ve güçlü tutuyor. Balık aynı zamanda tam bir fikir gıdası. Sağlık açısından yağlı balıkları tercih edin. Çiftlik balıkları yerine derin ve soğuk denizlerde büyüyüp gelişenleri yemeye çalışın. Yaylalarda soğuk sularda yaşayan alabalıklarda da bol miktarda omega-3 var.

Haberin Devamı

Brokoli mi lahana mı

SAĞLIK dendi mi, sağlıklı beslenmeden bahsedildi mi akla brokoli geliyor. Brokolinin ciddi bir anti kanserojen olan sülforafan isimli maddeden zengin olduğu doğru. Sülforafan üç nedenle kanserle savaşıyor. Bir; kanserojenlerden zarar gören hücrelerde metabolik süreçleri yavaşlatarak onların onarıcı sistemlerinin işlerini daha kolay yapmasına fırsat sağlıyor, iki; kanserli hücreleri ölmeye ve bu şekilde tümörün gelişme hızını yavaşlatmaya çalışıyor, üç; hücrelerdeki doğal detoks sistemlerini çalıştıran enzimlerin üretimini artırarak vücudun kanserojenlerden temizlenmesini hızlandırıyor. Yine de bedeninize sülforafan kazandırmanız için ille de brokoli yemek zorunda değilsiniz. Lahana, turp ve karnabaharda da bol miktarda sülforafan var. Bu yiyeceklerden faydalanmayı ihmal etmeyin.

DETOKS

Haberin Devamı

Aç aç yaşamak değildir

 BODRUM’daki Yaşasın Hayat Enstitüsü’nün son konuklarından biri de Ayşe Özyılmazel’di. Ayşe Hanım “Bodrum-detoks” izlenimlerini köşesinde pek güzel yazdı. Benim en çok dikkatimi çeken uygulanan detoks kürünün açlık kürü olmadığını fark edince gösterdiği şaşkınlık oldu. Haksız sayılmaz! “Açlık kürü” yanlışını detoks merkezlerinin çoğu hala ısrarla uyguluyor. Oysa detoks süresince bedeni açlığa mahkûm etmenin biriken toksinlerin daha kolay temizlediğini gösteren bilimsel bir kanıt yok. Hatta açlık kürleri kas yakmanıza ve toksin üretmenize bile yol açabiliyor. Zaten bilimsel bakımdan da insan bedeninin öyle özel detoks haplarına, formüllerine, şuruplarına ihtiyacı da yok. Çünkü bedenimiz çok güçlü iki detoks makinesiyle donatılmış durumda: Karaciğerimiz ve böbreklerimiz. Bu organlar inanılmaz birer detoks aygıtı gibi çalışıyor. Asit baz dengesini ayarlıyor, toksik maddelerin her türlüsünü hiç sektirmeden bedenden anında kovalıyor. Yeter ki sağlam kalsınlar sağlıklı olsunlar.

Yazarın Tüm Yazıları