Cep telefonu ve sağlık riskleri

Cep telefonu kullanımı yaygınlaşıyor. Kullanıcı sayısı ve konuşma süreleri uzadıkça sağlık uzmanlarının tereddütleri artıyor.

Birçok ülkede cep telefonlarının sağlığa zararlı olup olmadığı tartışması başladı. Bazı bilimsel araştırmaların ön sonuçları da bu tereddütleri doğruluyor. Cep telefonu kullanımının özellikle küçük çocuklar ve gençler arasında yaygınlaşması sağlık uzmanlarını korkutuyor.

Bir iki ay önce sevgili Uğur Dündar’ın "Arena" programına katıldım. O programda (tartışmalar daha bugünkü kadar alevlenmemişken) bir öngörüde bulundum: Cep telefonları (eğer gerekli önlemler alınmazsa) 30-40 yıl sonra sigaranın düştüğü duruma düşebilir! Bundan 50 yıl önce sigaranın bu duruma düşebileceğini kimse aklına bile getirmiyordu. Şimdi sigara paketlerinin üzerinde "Sağlığa zararlıdır" yazıyor. Yani bazı ürünlerde sağlık zararı söz konusu olduğunda birazcık "Karamanın koyunu sonra çıkar oyunu" gibi bir durum söz konusu olabiliyor. Zarar 20-30, hatta 50 yıl sonra ortaya çıkabiliyor. Cep telefonlarından vazgeçmek mümkün olmadığına göre cep telefonu üreticilerinin halkın taşıdığı bazı endişeleri gidermeleri gerekiyor. Cep telefonları ve baz istasyonlarının yaydıkları enerji nedeniyle beyin hücrelerinde tahribat yapmaları, kulak ve işitme sisteminde problem yaratmaları mümkün olabilir. Bazı uzmanlara göre cep telefonuna uzun süre maruz kalma durumunda kansere zemin hazırlama riski bile var.

NE YAPMAK GEREKİYOR

Söylemek istediğimiz şey gayet açık: Cep telefonunun bazı riskleri olduğunu düşünüyoruz. Kesin sonuçlar alıncaya kadar şu önlemlere başvurmanız yararlı olabilir:

- 10 yaşın altındaki çocuklarınıza acil durumlar haricinde cep telefonu kullandırmamanız,

- Cep telefonlarını mümkün olduğu kadar kısa kullanmanız,

- Üzerinizde taşımamanız ,1-2 metre uzakta tutmanız,

- Kapsama alanının zor çalıştığı yerlerde konuşmamanız,

- Çok zaruri olmayan durumlarda konuşmak yerine mesajla iletişim kurmanız,

- Telefonunuz çalar çalmaz açmamanız, birkaç uyarıdan sonra konuşmaya başlamanız,

- Kulaklık kullanmayı alışkanlık haline getirmeniz,

- Özellikle 2 yaş altındaki bebeklerin kulağına dayayıp sohbet etmeye kalkmamanız,

- Gerekmedikçe cep telefonu yerine başka bir iletişim aracından faydalanmaya çalışmanız, şeklinde özetlenebilir.

Benzer endişeleri kablosuz internet konusunda da taşıyoruz. O konuya başka bir yazımızda değineceğiz.

Meme yapınızı bilmenizde yarar var

Her kadının yılda bir kere doktor tarafından meme muayeneleri yapılmalıdır. Kadınlarda en sık rastlanan kanserin meme kanseri olduğu göz önüne alındığında, bu muayenenin önemi açıktır. Bununla beraber, meme kanseri tesbit edilmiş kadınların yarısından çoğunun memelerindeki değişimi kendilerinin farketmesiyle doktora gittikleri bilinmektedir. Mammografi, ultrason eşliğinde yapıldığında oldukça güvenilir bir testtir, ancak özellikle yoğun meme yapısı olduğunda bazen memedeki kanser oluşumlarını görüntüleyememektedir.

Doktordan veya çeşitli kaynaklardan öğrenerek kendi kendinize yaptığınız meme muayenesiyle memelerinizin yapısını anlarsanız, ileride olabilecek bir değişikliği fark edebilirsiniz. Meme muayeneleri adet bitiminde yapılmalı, farklı bir sertlik, meme cildinde tahriş, çekilme, kızarıklık varsa, meme başını sıkmakla süt haricinde bir akıntı gelirse sağlık kuruluşuna başvurmalısınız.

Kolesterol ilacı alanlar hangi desteği kullansın

Kolesterol ilacı olarak sitatinleri kullananların kanında Koenzim Q10 miktarı azalıyor. Bazı araştırmalara göre statin kullananlar bu maddeyi besin desteği olarak aldıklarında hem bu eksikliği gideriyor hem de kalpler için ek bir destek sağlıyor. Bu besin desteğinin biraz pahalı olması nedeniyle kullanımı çok yaygın değil. Özellikle kalbin kas dokusunda hücresel seviyede enerji yollarına yardımcı olabilen bu desteğin şeker hastalarında ve hipertansiyonlularda daha faydalı olabileceği ileri sürülüyor.

Morarma önemli bir işaret mi

Bazı insanlarda görülen el, ayak veya burun, dudak gibi bölgelerin morarması önemli sağlık sorunlarına işaret edebiliyor. Bazı kan hastalıkları ve dolaşım hastalıklarında morarma görülebiliyor. Morarma bir hastalık değil, bir belirtidir. Kanın esas yapısını ve rengini oluşturan hemoglobin pigmentinin bozulması morarmanın en sık görülen nedenidir. Bazı toksik maddeler hatta ilaçlar bu duruma yol açabiliyor. Doğumsal kalp hastalıkları veya sonradan oluşan damarsal bazı problemlerde, solunum yetmezliği gibi durumlarda da morarma ortaya çıkabiliyor. Eğer böyle bir belirtiyle karşılaşırsanız beklemeden doktorunuzla görüşmenizde fayda var.

Emzirirken antitiroid ilaç kullanılabilir mi

Propil tiourasil ve Metimazol içeren antitiroid ilaçlarının hamilelik ve emzirme döneminde kullanılmaları mümkün ve problem çıkma olasılığı azdır ama böyle bir durumda mutlaka doktorunuzla konuşmanız gerekiyor. Bazı doktorlar haklı olarak emziren annelerin bu ilaçları kullanmalarını istemiyor. Kararı doktorunuza bırakmakta yarar var.

Varis neden oluşur

Varis toplardamarların duvarının zayıflaması ve genişlemesi sonucu ortaya çıkıyor. En sık bacaklarda görülüyor. Bununla birlikte yumurtalıklarda (varikosel), yemek borusunda, makatda ve başka bölgelerde de toplar damar genişlemeleriyle de karşılaşmak mümkün. Varis kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülen bir problem. Özellikle ayaklarda ciddi estetik problemlere yol açabiliyor.

Varisin en önemli nedeni damar içindeki kapak sisteminin bozulmasıdır. Şişman insanlarda, gebelerde, ayakta uzun süre kalmak zorunda olanlarda daha sık görülüyor. Bazen dolaşım yetmezliği sonucu varis bölgesindeki ciltte kararma, morarma, şişme hatta sulu yaralar ortaya çıkabiliyor. Erken dönemde varis çorapları ve basit önlemler etkili oluyor. Tedavisinde lazer uygulamalarında bölgesel enjeksiyonlardan da faydalanılıyor. İlermiş vakalarda tek çözüm cerrahi girişim olarak gösteriliyor.

Bu yaz hangi ürünler moda

Cilt ürünlerinin de moda oldukları bir süreç var! İsterseniz önce modası hiç geçmeyecek olanları bir kez daha hatırlatalım: Alfa lipoik asid, resveratrol (üzüm çekirdeği özü), nar özleri, Koenzim Q-10, C vitamini, yeşil çay ve hyalüronik asid. Son zamanlarda çok sık kullanılan ürünlerden biri olan İdebenon bu yazın favori cilt destekleri arasında gösteriliyor. İdebenon’u patentli olarak üreten, botoksu da üreten firma yani Allergan’dır. Allergan firması bu ürünüyle daha iyi sonuç alabilmek için bir kozmetik firmasıyla, E. Arden ile anlaşmış ve ortaya muhteşem bir ürün çıkmış: Prevage!

Prevage hem mükemmel bir nemlenme sağlıyor hem de kırışıklıkları belirgin olarak azaltıyor. Bu yılın favori ürünlerinden biri de yukarıda saydığımız temel cilt desteklerinin yani "cilt ustaları"nın neredeyse hepsinin bir arada olduğu Amerika’da üretilen bir ürün: Firmagen Skin Repair System! Bu ürün "Firmagen" tarafından geliştirilmiş. Ülkemizde Pro-Der adıyla satılan bu üründen de kullanıcıları bir hayli memnun. Yaz sezonun önemli cilt ürünlerinden biri de, lipozom teknolojisi ile geliştirilmiş güneş koruma kremidir. Eczacıbaşı İlaç tarafından ithal edilerek satışa sunulan bu ürün kendine o kadar güveniyor ki neredeyse cilt kanserinden korunmanızı bile garanti ediyor. Daylong isimli ürünün farklı koruma gücünde olanları var.

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00

Diyet yaparken pirinç pilavı tüketmekte bir sakınca var mıdır? Pirinç pilavı sebzeli olabilir mi? Et ile birlikte tüketildiğinde şişmanlatır mı?

Kepekli pirinç deneyin

Pilav yanında et tüketmemek şeklinde oluşan genel yargı glisemik indeksi yüksek olan pirinç için yapılabilecek en büyük hatadır. Özellikle kan şekerini hızlı bir şekilde yükselten beyaz pirincin protein içerikli bir mönü ile tüketimi daha çok tercih edilmelidir. Bunun yanı sıra kepekli pirinç de glisemik indeks yönünden daha düşük olup, özelikle diyet yaparken kan şekerinde ani dalgalanmaların olmasını engelleyecektir. İşte size bir tarif:

Havuçlu-domatesli kepekli pirinç pilavı

(4 KİŞİLİK-1 PORSİYON 277 KALORİ)

n
2 su bardağı kepekli pirinç

n 4 su bardağı su

n 2 adet rendelenmiş domates

n 3 adet taze soğan (kıyılmış)

n 1 orta boy rendelenmiş havuç

n 1 yemek kaşığı zeytinyağ

n 1 çay kaşığı tuz

n 1 çorba kaşığı kıyılmış dereotu

Yağı tencereye koyup rendelenmiş domatesleri ilave edin. Kısık ateşte pişirin. Soğanları ve havucu ekleyip 3 dakika daha pişirin. Pirinçleri ve tuzu ekleyip 1 dakika karıştırın ve üzerine suyu ilave edin. Kapağını kapatın ve suyunu çekene kadar pişirin. Üzerine dereotu serpip servis edebilirisiniz.

Diyetimi ne sıklıkta değiştirmem gerekiyor

Uyguladığınız beslenme programıyla kilo kaybı devam ediyor ise diyetin kalorisinde değişiklik yapmanıza gerek yok demektir. Ama eğer kilo kaybı durduysa veya yeme saatleri veya yemek yediğiniz yerde değişiklik var ise bu duruma göre programınızda oynamalar yapabilirisiniz. Yani vücudunuzun verdiği tepkilere göre beslenme programınız değişebilir.

Ayda bir gün 10 soruluk "Nasıl gidiyor" testi uygulayın. İşte testinizin soruları:

1. Diyetimdeki öğün saatlerine dikkat edebiliyor muyum?

2. Diyetimde yer alan yiyeceklerin hepsini tüketebiliyor muyum?

3. Diyette olması gereken yiyecekleri hazırlıyor muyum?

4. Ne sıklıkla kaçamak yapıyorum?

5. Günde kaç bardak su içiyorum? Kaç gün su içmeyi unutuyorum?

6. Haftada kaç gün spor yapıyorum?

7. Bu ay kaç kilo verdim/ ne zamandır aynı kilodayım?

8. Besin çeşitliliğini sağlayabiliyor muyum?

9. Sosyal ortamlarda diyetin ne kadar dışına çıkıyorum?

10. Mutlu muyum? Kendimi nasıl hissediyorum?

Yazarın Tüm Yazıları