Cam odadaki ustamız

STRASBOURGŞEVKİ Bey’i, gazeteciliğe ilk adımı yanında attığım ustamı kaybettim.

Gazeteciliğe onun yanında başlamamış olsaydım, meslek maceram bu kadar uzun sürer miydi? Sanmıyorum.

Dış haber servislerinin çeviri servisi olarak algılandığı günlerdi. Zaten gazetelerde Dış Haberler için ayrılan yer de çok sınırlıydı. Yarım sayfa. Bazen ondan bile az.

Şevki Adalı yönetimindeki Hürriyet Dış Haberler böyle değildi.

Orası, dünyanın her yerindeki zehir gibi muhabirleriyle, zengin haber kaynaklarıyla haberlerin yeniden oluşturulduğu, her gün dünyaya Türkiye üzerinden açılan bir pencereydi.

***

SOVYETLER
Birliği’nin dağılışının ilk işaretlerini, Avrupa gazetelerinden önce fark ederek sayfalarına taşımıştı Hürriyet.

Dünyanın nabzı, Hürriyet Dış Haberler Servisi’nde atardı.

Bugün, Ayşe Özek Karasu ile hálá süren bu geleneğin altında hiç kuşkusuz Şevki Adalı’nın imzası var.

Hürriyet Dış Haberler geleneğinden söz ederken neyi kastettiğimi de açıklayayım. Bu, köşe yazarının değil, haberlerin sayfayı cazip kıldığı bir gazetecilik geleneğidir.

Haberlere, onu hazırlayanın, editörün ve birlikte tartışılarak oluşturulduğu için servisin maharetinin yansıtıldığı bir anlayışın geleneği.

Şefimiz Ahmet Altan’dı 1980’lerin başlarında. Şevki Bey müdürümüz. Her olay bir tartışma, her haber bir yaratıcılık serüveni olurdu bizim için.

Servislerin içinde, müdürlerin kendilerine ayrılan odaları vardı o zaman. Şevki Bey’in odası camdandı. Çevresiyle hem iç içe ama her zaman mesafeli. Babıali’nin ayak oyunları ile arasına mesafe koymasının formülü buydu herhalde. Bu duruşu, özgürce üretmemizi, keyifle çalışmamızı sağlayan camdan bir dokunulmazlık kalkanı oluşturuyordu bizim için de.

Şevki Bey, bizi koruyan Şövalyemizdi.

***

BU
meslekte nasıl olup da uzun yılar kalabildiğini sormuştum bir gün. Çizgili kadife takımları, titizliği bile Babıali’nin tozuna dumanına aykırıydı. Asla taviz vermediği ilkelerine bağlılığı da onu farklılaştırıyordu. "Dış Haberler Servisi, değişik bir servistir" demişti "Bu serviste işinizi iyi yaparsanız birkaç üniversite bitirmiş kadar olursunuz. Bunun keyfine vardığınızda dış habercilikten vazgeçemezsiniz."

Türk basınında o zamanlar London School of Economics mezunu belki de tek kişiydi Şevki Bey. Tatillerini geçirdiği İsviçre’den valizler dolusu kitapla dönerdi. İşlerimizi bitirdikten sonra o camlı odadaki sohbetlerimizde sadece kitapları konuşmazdık tabii. Çok da gülerdik. Keskin zekasının ürünü esprileri ve gördüğüne hemen notunu veren acımasız gözlemleriyle bizi çok güldürürdü. Biz orada, onun başında olduğu serviste, o emekli olana kadar "başka adanın çocukları" olarak çalıştık.

O benim ustam olmasaydı gazeteci olmazdım. Mesleğimin her aşamasında arkamda durmasaydı on yedi yıldır bu köşede yazamazdım.

Ustamızı kaybettik. Dış Haberler Servisi bugün çok üzgün.
Yazarın Tüm Yazıları