Boş dolap boş gün, iyi şarkı

Buzdolabının kapısını açtığımda kedi en alt rafa girdi ve yüzüme bakmaya başladı.

Manzara, reklam filmlerindeki buzdolabı manzarasından çok uzak.

Sanırım bu kadar boş ve acınası bir buzdolabı manzarasıyla son olarak Topesto ile yıllar önce oturduğumuz evde karşılaşmıştım.

Bir adet eritme peynir kutusu (dünya bekarlarının ortak yiyeceği), iyi niyetle alındığı belli olan fakat kaderine terk edilmiş bir bezelye konservesi, çeşitli fast food restoranlarının paket servislerinden artan ketçap ve hardal poşetleri, bir adet siyah bira, bir litrelik ’aystii’, Riko’nun rakısı ve kedi.

Manzara bu...

"Bir şeylerin yanlış olduğu açık! Ya ben markete gideyim, ya market bana gelsin" diye düşünürken kediyi de dışarı davet ettim. Onun niyeti bu farklı ortamı değerlendirmek tabii. "Ne güzel eğleniyoruz, ne uyuz adamsın!" gibilerden yüzüme bakıp "Mev" dedi.

Sabah huysuzluğumla buzlu çay olayına yoğunlaşırken kediye de "Peki o zaman, kal birader! Mev’miş! Ne mev’i be!" diyerek kapıyı kapattım.

*

10 saniye sonra Litrelik Aysti Abi’yi yerine koymak için kapıyı açtığımda "Ehe-ehe! Soğukmuş hakkaten be abi!" vaziyetinde çıktı, bacağıma sürünerek ısındı ve az önce olağandışı bir şey yaşayan kendisi değilmiş gibi sakin sakin uzaklaştı.

Canım Türkçe bir şey dinlemek istedi. Bulutsuzluk Özlemi’nden -benim açımdan- güncelliğini hiç kaybetmeyen eski bir şarkı koydum, oda Nejat’ın sesiyle zangırdamaya başladı:

"Sabah oldu kalktıııım/ Elim boşa gidiyorduuu/ Gitarımın alt teli kopmuuuuuş/ Arayıp bulamıyorduuum/ Aklımı tutamadım kafatasımda/ Uçtu-uuçtuu!.. Heladaki musluk bozuuuk/ Cırıl cırıl cırlıyorduuu/ E, kalktım bi de ben cırtlattııım/ Yok çok sesli, yok tek sesli/ Aklımı tutamadım kafatasıımdaaa/ Uçtu-uçtuuuu!.."

*

Nejat’ın sesinin peşinden Star 88’in Güvercinlik’teki bahçesine, 1989 model Bodrum Mavi Bar’a filan sürüklenirken şarkının hikayesi geldi aklıma.

Bizzat Nejat’tan dinlemiştim. Şarkının resmi makamlardan onay alması gerekiyor.

Şarkıda "heladaki muslukların durumundan" söz ettikten sonra gelen kısım denetleyicinin üstün dikkatinden kaçmamış tabii!

Nejat’a Selmi Andak usta yardımcı oluyor. Kültür Bakanlığı Bandrol Kurulu’ndaki denetçinin yanına birlikte gidiyorlar.

Anlamadığı bir kelimenin ayıp olduğundan emin vaziyetteki denetçi "Böyle ayıp laf mı olur Selmi Bey?" diyor.

Beyefendilerin beyefendisi Selmi Andak "Teşaşür demek istiyor arkadaş" şeklinde yumuşak iniş zemini hazırlamaya çalışıyor.

Fakat bandrol insanı ikna edilemiyor ve şarkı tam oraya geldiğinde susularak piyasaya çıkıyor.

O "susturma" müdahalesi iyice gıcık olmamıza yol açtığından konserlerde "o an" geldiğinde kendimizi yırtarak bağırırdık.

Hálá da öyle yapıyorum.

Zaten sonra şarkı normal haliyle de yayınlandı.

Duman+Nejat versiyonu da şahane oldu...

*

Tam "Bi daha dinleyeyim albümü baştan" durumundayken Topesto aradı: "Aç mısın? Bir masaya çöksek mi?"

"Olur abi ama kedi buzdolabını yazlık rezidansı sanıyor. Alış ve veriş de yapmam gerekiyor..."

"Benim de. Yarın temizlikçi gelecek, utanıyorum buzdolabından... Bulutsuzluk mu dinliyorsun?"

"Evet, iyi geliyor..."

"İyidir tabii. O zaman Balık Pazarı’na gidelim alışverişi yapalım, bi dükkana çökelim, paketleri de dolaba koydurturuz, çıkarken alırız."

"Kompakt program, severim..."
Yazarın Tüm Yazıları