Paylaş
Mehtap yok ama yıldızlı bir gece... Karşı taraf ışıl ışıl. Belki de aynı gökyüzü içerisinde; onlar bize, biz onlara aynı duyguları taşıyoruz...
Sesler ve ışıklar birbiri ile öpüşüyor; dostluklara selam ediyor.
İstanköy’e bakan Ortakent beldesi koyundaki ‘Dalga’da, Birsen Tezer soruyor:
“Aşk var mı?”
Sevenleri anlatmak ve yazmak; kolay değil.
Tezer’in o kadar çok özgün dinleyicisi var ki. Onu sessizce dinliyorlar; dalga sesi bile yok.
“Var” diyor şarkıda...
Bu karşılıklı bir mesaj mı?
Anlayana, anlamı çok büyük; anlamayana hiçbir şey.
Birsen Tezer duygu dolu sözlerine devam ediyor:
“Hadi çık sahile gel!”
Kime? O kendini biliyor.
İbrahim Gökalp, gitarını gece ile bütünleştiriyor. Bayramın ilk gecesinde bir mutluluk tablosu...
‘Dalga’ya gelenlerin çoğunluğu Bodrum’daki ‘İstanbul kaçkınları’...
Aya İrini’de bir klasik müzik konseri gibi sessizce izliyorlar. Müziğe saygı. Latife Tekin’in‚ Gümüşlük Festivali’ndeki konserlerin bir benzeri sanki.
Ortakent... Bodrum’un bir başka ‘aydınlık’ yüzü... ‘Mavi Bar’dan sonra yeni bir mekân yaratmış Zeynep Hanım... Birsen Tezer, “Ben bu mekânda mutlaka şarkı söylemek isterim” demiş. “Memnuniyetle” demiş ve 10 yıl aradan sonra Bodrumlularla yeniden buluşmuş. Ve Joan Baez’den, Münir Nurettin Selçuk’a; İlhan Şeşen’den Bülent Ortaçgil’e uzanan bir çoşku... Bir ara ‘kanun’unu alıyor kucağına; hocası Erol Deran’a ve Ortaçgil’e selamlar yolluyor ‘Cihan’daki parçalarından. Zeki Müren’i ölüm yıldönümünde anmayı ihmal etmiyor:
“Gözlerinin içine içine başka hayal girmesin.”
Yaz sonu... ‘Şehir yorgunlarına’ iyi geliyor:
Işıklardan dolayı gökteki yıldızlar görünmez. Ama hem sahnede, hem gökte iki yıldız vardı.
Bodrum’a her şey yakışır... Hınçal Uluç’un Büyükşehir statüsüne geçirilmesi önerisi de Bodrum’a en yakışan olacak.
İasos diye bir yer
Milas’ın Güllük beldesinde, Türkiye’nin, Sayıştay izni ile ilk imtiyaz sözleşmesi sonucu kurulan TASK (Çankaya merkezli) adlı şirket, Güllük ve Milas-Bodrum Havalimanı’na 28 km uzaklıkta antik Kıyıkışlacık (İasos) bölgesinde yazlıklara geçen yıldan beri su vermeye başladı. İyi bir hizmet aslında, vatandaş tuzlu su yerine tatlı su kullanıyor. Ancak bir tehlike var... Buralarda koylara gelişigüzel yapılan konutlarla nüfus artmaya başladı. Su nasıl temin edilecek? (İngilizler için Tepeköy’de (Güçlü İnşaat) ve sahildeki ünlü midyeci ‘Kaptan’ın Yeri’nin arkasında (Artev İnşaat’ın yaptığı) o konut yoğunluğuna kim izin verdi, esasında sorgulanmalı?) Az ilerdeki Zeytinlikuyu ise tam bir felaket; burada dağın sırtlarına kadar uzanan ‘villaların’ nasıl yapıldığını, harita mühendisliğinden sonra imamlığa başlayan Turgut Hoca’ya sormalı!)
Bodrum’dan sonra Güllük Körfezi kıyıları da yağmaya dönüşmüş durumda. Muğla Valiliği’nce araştırma konusu olmalı. Ne yazık ki mücavir alanlar yağmalanıyor.
Gerçekten bu güzelim koylara yazık olacak.
Bu arada bir şey anlatılıyor. Güllük Belediyesi’ni CHP’li Aytunç Kayrakçı kazanınca, Kıyıkışlacık Köyü muhtarı Halis Şahin, daha ilk hafta içinde CHP Milas örgütüne üye olmuş. Neden acaba? Ancak CHP Muğla Milletvekili Fevzi Topuz ‘bu’ transfere ne diyor?
Bu arada.. TASK’ın, AB örneğinde olduğu gibi bu ‘ticari’ modelin Türkiye’de yaygınlaşacağı biliniyor... Ama daha ilk yılda %40’a yaklaşan zam ne demek? Güllüklüler başta olmak üzere çevre köyler ve siteler, bu fahiş zamma tepki gösteriyor.
Aboneler bu konuda Milas Kaymakamlığı ve Güllük Belediyesi’ne çok sayıda karşı dilekçe vermişler. Tüketici Hakları Hakem Heyeti’ne başvurmuşlar. Soruyorlar:
“TASK, bir yatırım yapmadan, tatil sitelerinin daha önce çevre kuyulardan su getiren borularını kullanırken, bu kadar pahalı su satılır mı? TASK, tatil siteleri ile yaptığı sözleşmeye hiç bakıyor mu? Sözleşmeleri tüketici endeksine bağlı olduğuna göre böyle bir zam olmamalı deniyor. Lütfen biraz insaf! Kaymakamlığın hakem heyeti sorunu derinliğine incelerken, hakkaniyetli bir karar vermeli.”
CHP uyuyor mu uyutuluyor mu
? BÜYÜKÇEKMECE’den bir öğrenci diyor ki:
CHP’de neler oluyor, hiç bilmiyoruz. Kadroları ortalarda hiç gözükmüyor. Deniz Baykal’ı katmıyorum, bir de Kemal Kılıçdaroğlu var.
İktidarla kim boğuşacak. İki isim yetmiyor CHP’ye...
Mustafa Sarıgül‚ gümbür gümbür geliyor. Partisi için Anadolu’da örgütlerini kuruyor; ilginç isimler kendisine katılıyor.
Ege bölgesinde önemli bir ‘transfer’ yapmış Sarıgül... Ege Koop’un Genel Başkanı Hüseyin Aslan’ın verdiği demeçlerden anlaşıldığına göre İzmir ve Ege’yi örgütleşecek... ”Topluma siyaseten yeni bir güven vermenin gereklililiğini” belirterek, parlamentoya iki partinin daha girmesi gerektiğini söylüyor.
CHP’liler, kendi dışlarında ne oluyor, bunun izleyicisi bile olmuyorlar.
“Acaba ben de Sarıgül’ün ‘Türkiye Değişim Hareketi’ne katılsam mı?” diye düşünenlerin sayısı artıyor.
DP-ANAP’ın liderleri hiç olmazsa ramazanda birbirlerine gidip geliyorlar. MHP ise daha ilginç... Dikkat edilmesi gereken bir parti görünümü veriyor. 2011 seçimlerine hazırlıklarına şimdiden başlamış; genç kadrolarla yakın temas kuruyorlar. Rahşan Ecevit de ‘Demokratik Halk Partisi’ isimli partiyi kurma hazırlıklarını yürütüyor.
BEYLİKDÜZÜ’NE YENİ ATAMA
CHP ise öz kadrosunu yetiştiremediği için ‘toplama’ isimlerin peşinde... Hele parası pulu varsa bünyesine katıyor. Örgütten gelen tepkilere göre, Beylikdüzü Belediye Başkan adayı olmak için CHP’ye üye olan ve aday olamayınca seçim çalışmalarında ortalarda görünmeyen MHP kökenli müteahhit Ekrem İmamoğlu bu kez CHP İlçe Başkanlığı’na getirilmiş.
Daha doğrusu atanmış... Tepki sahipleri “CHP yönetimine bir sorar mısınız; geçen dönem AKP Belde Başkanı ve AKP Meclis üyeleri ile ortak inşaat şirketi kurup kaç imar tadilatını meclisten geçirdi; rant sağladı. 6 AKP’li üye, bu imar talanına isyan ederek partilerinden istifa etmedi mi? Yeşil alanı işgal eden bir kişi CHP’ye ne için gelir?” diyorlar.
Bilindiği gibi Beylikdüzü’nde belediye başkanlığını AKP kazanmasına karşın meclis üyelerinde CHP’nin ağırlığı var.
CHP üyeleri, imar rantı peşinde koşmamalıdır. Acısı sonra çıkar.
Paylaş