Paylaş
Sonunda geçici kazanımlar da elde edildi.
Moda dergilerinde, podyumlarda sıfır beden mankenler daha az kullanılmaya başlandı, büyük modeller öne çıkarıldı.
Ama kötü haberi vereyim... Dünya modasında sıfır bedenin ayak sesleri yeniden duyulmaya başlandı.
İncecik modellerin tanıttıkları sıfır beden kıyafetler, yakın gelecekte yeniden moda dünyasına hakim olacak...
Önümüzdeki dönem ‘anoreksiya’, ‘sıfır beden’, ‘moda dünyası gençlere kötü örnek oluyor’ gibi tartışmalara hazırlıklı olun...
Peki kadın modasında sıfır beden tartışılıyor da erkek modasında neden ‘slim fit’ tartışılmıyor?
Bizim suçumuz ne?
Erkek modasında da birbirinden zayıf ve sportif modeller dolduruyor podyumu...
Nasıl ki sıfır beden modellerin tanıttığı kıyafetleri normal bir kadının giymesi imkansızsa, erkek modellerin tanıttığı ‘slim fit’ tişörtleri, gömlekleri, pantolonları da bizim giymemiz imkansız...
Ünlü markaların erkek reyonları ‘dar kesim’ tasarımlardan geçilmiyor...
Her şey daracık, üzerine yapışan türden...
Bu kıyafetleri giymek için ya Engincan olmak lazım ya da her gün antrenmana çıkan 20’li yaşlarda bir futbolcu...
Kadın modasında sıfır bedene karşı yürütülen kampanya, erkek modasında da slim fit’e karşı yürütülmeli.
Kalkın erkekler ayağa!
Türk erkeği çirkin mi?
Kişisel görüşümü söyleyeyim, evet...
Bu da tipinden ve fiziksel görünümünden çok hayata dair estetik kaygıları olmamasından kaynaklanıyor...
30 yaş üstü erkeklere soruyorum, kilolarını, koca göbeğini hep alkole, rakı masalarına bağlıyor...
Peki, hayatları boyunca ağzına içki koymayanlar...
Onlarda da 30 yaşındaki erkeklerin çoğu kilolu, ceketlerine zor sığıyorlar, gıdıları çıkmış...
Türk erkeğinin profili bu... İçtiğimizden değil, kötü beslenme alışkanlarımızdan böyle...
Yağlı yemekler, baklavalar, kadayıflar...
Bünye mi dayanır!
Yediğine içtiğine dikkat etmediği gibi, fiziksel görünümünü de önemsemiyor Türk erkeği...
En kötüsü de bu...
Aynadaki görüntüsünden rahatsız olmuyor.
İyi görünmek için spor yapmıyor, giydiğine dikkat etmiyor, kendine özen göstermiyor.
Çünkü herhangi bir estetik kaygısı yok.
Peki kendi vücuduyla ilgili bile estetik kaygısı olmayanların, yaşadıkları şehre, mahalleye, sokağa dair estetik bir kaygısı olabilir mi?
Olamaz...
Bu yüzden şehirlerimiz beton yığını, mimarimiz berbat, parklarımız özensiz, boyasız, badanasız, sıvaları dökülmüş binalarımız üst üste, meydanlarımız çirkin...
Bu yüzden Türk erkekleri çirkin mi sorusunun yanıtı şudur:
Şehirlerimize bakın!
Sevgililer Günü
Özel günler içinde Babalar Günü’nü bile değil, bir tek Anneler Günü’nü seviyorum, gerisi hep zorlama geliyor bana...
Sevgililer Günü de öyle...
Restoranların, mağazaların, çiçekçinin, esnafın işine yaradığı için memnunum.
Bir de şundan önemsiyorum Sevgililer Günü’nü...
Sevgisiz bir toplum olduğumuz için...
Hayatımızda sevgi yerine daha çok nefret, şefkat yerine daha çok şiddet, hoşgörü yerine daha çok hoyratlık olduğu için...
Belki kutlaya kutlaya gerçekten sevmeyi öğreniriz...
Herkesin Sevgililer Günü kutlu olsun.
BDP’li kadınlar...
Daha çok kadının yerel seçimlerde söz sahibi olması gerektiğini yazdığım geçen günkü yazıma BDP’lilerden tepki geldi...
“Bu seçimlerde AKP’li, CHP’li, MHP’li kadın adayları destekliyorsun da BDPli kadın adayları neden desteklemiyorsun” dediler...
Haklılar...
Yazıyı hızlıca yazarken atladığım bir nokta olmuş bu...
Yoksa BDP’nin adaylarını görmezden geldiğim için değil...
Son seçimlerde oyunu BDP’nin desteklediği bağımsız aday Sırrı Süreyya Önder’e vermiş biri olarak, BDP’nin adaylarını yok saymam mümkün olabilir mi?
Paylaş