Bir hırsızlık masalı Lefkoşa

KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, dün Lefkoşa'daki sohbetimizde, yine eskilere gitti. 1964'de Rumları Kıbrıs devletinin resmi temsilcisi olarak tanıyan karar çıktıktan sonra, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden ağlayarak çıktığını anlattı.

O gün Rumların ‘‘Kıbrıs'ı çaldıkları’’ gündüDenktaş için. Denktaş ile ne zaman konuşsanız, Kıbrıs konusunda her zaman böyle yapar, sorunu geçmişiyle birlikte ele alır. Çünkü Kıbrıs sorunu Denktaş'a göre, dünyanın bir türlü görmek istemediği bir ‘‘hırsızlık’’ hikayesidir. Devlet çalınmıştır, Avrupa Birliği üyeliği çalınmıştır, ‘‘çözümden yana olan taraf olma statüsü’’ de çalınmıştır.

Rum Lideri Papadopulos'un, ‘‘Lahey'de, Annan planını Denktaş imzalasaydı bile ben imzalamayacaktım’’ açıklaması; ardından eski lider Klerides'in, Avrupa Birliği hedefine ‘‘Kıbrıs müzakerelerinde hiçbir taviz vermeden, hiçbir şeyi kabul etmeden, başarısızlığı Türk tarafına yükleyecek davranışta bulunarak’’ ulaşıldığı itirafı, geçen yıl bu zamanlarda, Annan planına karşı çıktığı için büyük protesto mitinglerinin hedefi haline gelen Denktaş için ‘‘ilahi adaletin tecellisi’’.

Ama Çözüm ve Avrupa Birliği Partisi'nin kurucu üyelerinden iş adamı Asım Dedezade, ‘‘Rumların yüzde 80'i Annan planına karşıydı. Böyle bir durumda Papadopulos Kopenhag'a gitti ve zaferle döndü. Kim hediye etti ona bu zaferi?’’ diyor.

Kıbrıs sorununun yeni bir üslup gerektirdiği bir gerçek. Ama bir yıl öncesine göre bugün Kıbrıs'ta kafalar karışık. Hele bu itiraflar, acele çözüm isteyenleri bile frenlemişe benziyor.

Annan planını kabule hazır olan muhalefet çevrelerinde bile, bazı şüpheler belirmiş. Gençler arasında bıkkınlık ve kaderciliği yansıtan ‘‘hakkımızda hayırlı çözüm neyse o olsun’’ söyleminin arttığını duydum bir meslektaşımdan.

* * *

SEÇİMLERDEN sonra Kıbrıs, yeniden çözüm görüşmelerine hazırlanıyor. Ama artık Annan planı yok ortada.

Muhalefetin en güçlü partisi CTP lideri Mehmet Ali Talat, iktidara gelince Denktaş'ı görüşmecilikten alacağını söylese bile bu çok zayıf bir olasılık gibi görülüyor.

Seçimlerden sonra görüşme masasına yine Denktaş oturacağa benziyor. Hem de, Rum liderlerin itirafları sayesinde daha hırslı ve kendisini daha haklı görerek.

Üstelik de, Kıbrıs'ın Türkiye için Avrupa yolunda ciddi bir koz haline geldiğine inanarak. Görüşmemizde, ‘‘Türkiye'nin en büyük pazarlık kozuyuz artık. Yeter ki kullansınlar’’ diyor.

Gerçekten de öyle. Kıbrıs çözümü herkes için bir koz. Yunanistan'ın Türkiye ile sorunlarını kendi düşündüğü biçimde çözmesi, Kıbrıs'ın AB üyeliği, Türkiye'nin Avrupa hedefi, Avrupa'nın Türkiye'yi, kaçırmadan, kapıda bekletmesi için önemli koz.

Avrupa Birliği'nin tavrı yüzünden Kıbrıs'ta, ‘‘taksim’’e doğru gidildiğini söyleyenler artık sadece çözüme karşı olanlar değil. Çözümden yana olanlar bile ‘‘Avrupa Türkiye'yi de Türkleri de istemiyor. Sonunda bu adayı bölecek’’ diyorlar.

14 Aralık seçimi, bundan önce sonuçları belli olan seçimlerin aksine, bu kez sürprizli bir seçim. Ama, Kıbrıs'ı bekleyen takvimde hiçbir sürpriz yok. Her şey Avrupa'nın Türkiye'ye vereceği sinyallere bağlı.
Yazarın Tüm Yazıları