Güncelleme Tarihi:
Son dönemin en popüler beslenme modellerinden biri Türkçeye "aralıklı oruç" olarak çevrilen intermittent fasting. Ancak geçtiğimiz günlerde yayımlanan bir araştırma, aralıklı orucun tahtından indirebilir.
Araştırmacılar, "orucu taklit eden diyet" (fasting-mimicking diet ya da kısaca FMD) adını verdikleri bu beslenme modelini 15 gün uygulayan kişilerin, biyolojik yaşlarında ortalama 2 yıl azalma görüldüğünü kaydetti.
FMD modelini uygulayanlardan alınan kan örnekleri üzerinde yapılan testler, diyabet, kalp hastalığı ve inme riskinde azalma olduğuna da işaret etti.
GÜNDE 1.000 KALORİNİN ALTINDA KALMAK ÖNEMLİ
Daily Mail'in haberine göre, FMD diyeti araştırması kapsamında kişiler günde 1.000 kalorinin altında besin aldı. Bu besinlerin önemli bir kısmını, bitkisel malzemelerle yapılmış çorbalar, enerji içecekleri ve takviyeler oluşturuyordu.
Araştırmacılar, FMD'nin püf noktası, vücutta orucun etkilerini yaratarak, uzun ömürle ilişkilendirilen enzimlerin ve diğer kimyasalların salgılanmasını sağlamak olduğunu belirtti.
Bu diyeti geliştirip yayımladığı makaleyle tüm dünyaya duyuran kişi, ABD'nin Los Angeles şehrinde bulunan Southern California Üniversitesi'nde görev yapan biyolog Prof. Dr. Valter Longo.
Longo, bilim dergisi Nature Communications'da yayımlanan makalede, "Bu, kronik beslenme ya da yaşam tarzı değişiklikleri gerektirmeyen gıda bazlı müdahalelerin, insanları biyolojik olarak daha genç hale getirebileceğini gösteren ilk çalışma" ifadelerini kullandı.
5 GÜN FMD, 25 GÜN NORMAL BESLENME
Araştırma kapsamında katılımcılar, beşer günlük üç periyotta FMD uyguladı. Birinci günde 1.100 kalori alan katılımcılar iki, üç, dört ve beşinci günlerde 720 kalorilik gıdalarla beslendi. Katılımcılar gün içinde sağlıklı cipslerden oluşan atıştırmalıklar yiyip çay da içti.
1.100 kalorilik menünün yüzde 34'ü karbonhidrat, yüzde 10'u protein, yüzde 56'sı ise yağdan oluşuyordu. Sonraki günlerde ise katılımcılar yüzde 7 karbonhidrat, yüzde 9 protein ve yüzde 44 yağ tüketti.
Sondaki 25 günde ise katılımcılar her zaman beslendikleri şekilde beslenmeye devam etti.
Hem kontrol hem de deney grubu yaşları 18 ila 70 arasında değişen erkek ve kadınlardan oluşuyordu.
Üç ayın ardından araştırmacılar katılımcıların kan örneklerini test etti. Sonuçta, FMD uygulayan gruptakilerin insülin direnci ve kan şekeri düzeyi gibi diyabet risk faktörlerinde azalma olduğu görüldü.
KARIN YAĞLARINDA DA AZALMA KAYDEDİLDİ
Yapılan MR taramaları da FMD'yi uygulayan gruptakilerin karın yağlarında ve karaciğerlerindeki yağlanmada azalma olduğunu gösterdi. Bunlar kişinin metabolik sendrom riskinin azaldığına işaret ediyor. Metabolik sendrom, kalp hastalığı, inme ve diyabet risklerini artıran bir faktör olduğundan sağlıklı olmanın en önemli kriterlerinden biri kabul ediliyor.
Daha önce yapılan araştırmalarda zaman zaman FMD uygulamanın, kansere yol açan faktörlerin ortaya çıkma riskini dahi azalttığı anlaşılmıştı.
FMD uygulamanın aynı zamanda katılımcıların lenfoid-miyeloid oranını yükselttiği görüldü. Bu da kişinin bağışıklık sisteminin daha genç olması şeklinde yorumlanıyor.
İlerleyen dönemde yapılan analizlerde FMD katılımcılarının biyolojik yaşlarında azalma olduğu anlaşıldı. FMD uygulayanların biyolojik yaşları ile kronolojik yaşları arasında ortalama 2,5 yıllık bir fark tespit edildi.
Kişinin kronolojik yaşı doğum gününden bugüne geçen süre olarak hesaplanırken, hücrelerin ve dokuların yıpranmışlığı biyolojik yaş olarak adlandırılıyor. Biyolojik yaş, kişinin hasta olmaya yatkınlığını gösterdiği için önemli bir değer kabul ediliyor.
OTOFAJİ SÜRECİNİ HIZLANDIRIYOR
Araştırmacılar, FMD'nin bağışıklık sistemi üzerinde de gençleştirici etkileri olduğuna inanıyor. Daha önce farelerde yapılan çalışmalar bu şekilde beslenmenin "kan profilinde gençleşme" sağladığını gösterdi.
Dahası FMD diyeti vücudun her yerindeki hücrelerin "yaşlanma karşıtı" bir moda geçmesini sağlıyor. Bu etki uzun vadede devam ediyor.
Şöyle ki vücudun atık maddeleri temizlemesi olarak tarif edebileceğimiz otofaji süreci, "besin algılayan" yollar tarafından kontrol ediyor. Otofaji vücutta sürekli devam ediyor ve hücrelerdeki süreçler sonucu ortaya çıkan istenmeyen yan ürünlerden kurtulmamızı sağlıyor. Vücutta otofaji arttıkça kişi kendini daha iyi hissediyor ve gelecekte çeşitli hastalıklara kapılma riski o kadar az oluyor.
FMD, otofajiyi hızlandırıyor. Bu da vücuttan daha fazla atık madde ve kötü hücrenin temizlenmesi anlamına geliyor. Yani vücut hastalıklara ve yaşanmaya sebep olan etkenlerden daha hızlı arınıyor.
Daily Mail'in "Diet that mimics the effect of fasting WITHOUT starving yourself could add years to followers' lives, trial shows" başlıklı haberinden derlenmiştir.