Beşar Esad geri adım mı attı?

SURİYE Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Madrid’de İspanya Başbakanı Zapatero ile düzenlediği ortak basın toplantısında Türkiye hakkındaki sözleri olay yaratınca, bir hafta sonra derhal bir grup gazeteci davet edildi ve “yanlış anlama” düzeltildi.

Esad, basın toplantısında “ İsrail ile ilişkiler düzelmezse, Türkiye’nin barış müzakerelerindeki yerini koruması zor olur” demişti.
Bu açıklama, Türkiye’nin bölgedeki rolünün sona erdiği yorumlarına yol açtı.
Bir hafta sonra Esad bunu düzeltmek için, “Türkiye’nin arabuluculuğu olmadan Ortadoğu’da barışın mümkün olamayacağı” mesajını verdi.
Zıt gibi görünseler de, her iki açıklama gerçeği yansıtıyor.
İsrail ile ilişkilerin kesilme noktasına geldiği bir sırada Ankara’nın herhangi bir arabuluculuk rolü oynaması imkânsız.
Esad ilk açıklamasında bu noktaya işaret ediyor. Ve Türkiye’nin barış sürecinin çok önemli bir parçası olduğunu söylüyor.
Washington’un Suriye ile İsrail arasında dolaylı turlara başladığı bugünlerde Türkiye’nin gündeme getirilmesi tesadüf değil.
Türkiye, önümüzdeki dönemde gerçekten önemli rol oynayabilir. Barış sürecinin tüm aktörleri bunun farkında.
Bu yüzden de İsrail ile ilişkilerin düzelmesi için baskılar geliyor. Ama Obama Yönetimi’nin zayıflığı, İsrail lobisinin etkisi işi zorlaştırıyor.

BEŞAR ESAD’ın açıklamaları yaptığı günlerde Washington’un, Suriye ile İsrail arasında dolaylı arabuluculuk turları için devreye soktuğu Senatör Arlen Specter Şam ve Kudüs’e gitti.
Kimilerine göre talep Şam’dan gelmişti, kimileri de bunun bir Washington inisiyatifi olduğunu söylediler.
“Syria Now” adlı web sitesi ABD’nin, Şam Yönetimi’nden İsrail ile doğrudan görüşmelere başlaması için Filistin Hükümeti’ne destek istediğini ileri sürdü.
Gerçekten de İsrail ile Filistin arasındaki doğrudan görüşmelerin başlamasının önünde şu aşamada ciddi sorunlar var. Suriye’nin desteği sürecin hareketlendirilmesinde çok önemli. Arap ülkeleri ise şüpheli yaklaşıyorlar.
Obama Yönetimi’nin Suriye’yi devreye sokmak için havuç-sopa politikasına ağırlık vermeye başlamasının nedeni de bu zaten.
Bir yandan Senatör Specter’ı Esad’a gönderen Obama Yönetimi öte yandan Suriye’ye yaptırımların devamına karar veriyor.
Yine aynı günlerde, 15 Temmuz’da, ABD’nin Uluslararası Atom Enerji Ajansı’ndaki temsilcisi Glynn Davies, Suriye’yi Kuzey Kore ile gizli ilişkiler içinde olmakla suçluyordu.
Davies, Eş-şark el Evsat Gazetesi’ne yaptığı açıklamada, esas olarak İran’ın uranyum zenginleştirmeye devam etmesiyle ilgili açıklamalar yaparken hemen yanına Suriye’nin nükleer calışmalarıyla ilgili “şüpheleri” de sıralıyordu.
“Suriye’nin UAEA ile işbirliği yetersiz, denetim olanağı tanımıyor. Ve Kuzey Kore ile yasa dışı işler yapıyor” diyordu.

OBAMA Yönetimi, Suriye ile ilişkilerde hatalar yaptı. Büyükelçi atama kararı almasına rağmen, engelleri aşıp bu kararını hayata geçiremedi. Barış görüşmelerini canlandırmak için attığı adımların sonunu getiremedi.
Ne yazık ki Obama Yönetimi’nin Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin düzelmesini sağlayacak gücü de yok.
Ama Beşar Esad’ın dediği gibi, Türkiye ile İsrail ilişkileri düzelmezse, Türkiye’nin barış masasındaki yerini koruması zor. Türkiye barış sürecinde önemli ama boşluklar her zaman dolar. Bunu da unutmamak lazım.
Yazarın Tüm Yazıları