Bereket mi, vurgun mu

OKULLARIN açılmasıyla birçok sektörde hareketlenme oldu. Kitabevlerinden mağazalara, toplu taşıma araçlarından lokantalara kadar eğitim ve öğretim yılındaki öğrenci pazarı pastasından pay alma yarışı başladı.

Haberin Devamı

Bir başka pastadan pay alma yarışı da, ramazan ayına girilmesiyle farklı bir boyutta ama benzer sektörleri hareketlendirmektedir.

Bu hareketlenmelere bereket mi, yoksa vurgun mu diyeceğimizi ise anlayamadık ve bilmiyoruz. Dolayısıyla birçok örneğini, birçok işyerinde görmekteyiz.

Okulların açılmasıyla, okul servis ücretlerinin geçen yıla oranla yüzde 65-75 oranında artması ise düşündürücüdür. Bu artışın kimler tarafından ve hangi çoğunluğa hizmet ettiği ise enteresandır. Giyim sektöründe ise hükümetin ve TÜİK’in açıkladığı enflasyonun çok daha üzerinde artışların olduğunu da görmekteyiz. Bu pazarları rant haline dönüştürmek ise son derece yanlıştır.

Buna ramazanın bereket vurgununu da eklemeden edemeyeceğim. Küçük bir örnekle, mutfakların vazgeçilmezi olan yumurtada şok artışla yaşadık. Bunun gibi birçok artışı, artıda gösterilen enflasyonla ne yazık ki bağdaştıramadık.

Haberin Devamı

İftar sofralarımıza dahi uzanan rantın eli ramazanın maneviyatını da görmezden gelmiştir.

Ramazanın bereketiyle geldiği ise ancak zengin sofralarında görülmektedir. Ya asgari ücretlinin, ya emeklinin, ya işsizin sofrası ne âlemde biliyor musunuz? Akraba, tanıdık ve komşulardan başka kimi çağırmaktayız soframıza?

Gerek yeni eğitim ve öğretim yılının başlamasıyla olsun, gerek ramazan ayının başlamasıyla olsun... Ticaretin her türlüsü serbesttir düşüncesiyle bu ranta mübah gözüyle bakmanın, yoksulun hakkını yemek olduğunun bilinmesi gerekir. Dürüstlüğünden taviz vermeyen birçok işyeri sahiplerinin olmasına rağmen, bu zamanları ranta dönüştüren kesimler de elbette mevcuttur. Bunun denetlenmesinden öte, kişinin vicdan muhasebesini yapması daha önemlidir.

Şahabettin MERT

 

 

CHP CEPHESİ

 

Şinasi Öktem: Kaset olayı varsa ipini çekeriz

 

CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinde ortaya çıkan çeşitli iddialar parti kulislerini sarsmaya devam ediyor.

Haberin Devamı

Şile'deki evinden arayan İl Başkanı Şinasi Öktem, "Ben İstanbul'dayım, beni kimse Ankara'ya çağırmadı. En son 9 Eylül'de Genel Merkezdeydim" dedi.

"Başkan" dedik "Arayanlar nerede olduğunuzu bilmiyor, mutlaka Ankara'ya gitmiştir, diyorlar. Bu nedenle spekülasyon oluyor.

"Üç-dört gün kendi evimizde tatil yapmayacak mıyız yani?" diyor.

Eski Ümraniye Belediye Başkanı olarak, imar planları ile ilgili olarak 100 binlik, 5 binlik planları ve bunların belediye meclislerine görüşülme prosedürünü anlatırken "Yanlış şeyler yapmıyoruz" diyor.

- Kaset olayı nedir?

- Kimde varsa ortaya çıkarır 'bombayı' patlatırlar. Ama benim böyle bir şeyden haberim yok. Böyle bir şey varsa ipini çekeriz. Her koyun kendi bacağından asılır.

Haberin Devamı

- Plan değişikliklerine ilgili CHP olarak yaptığınız itirazlar...

- 100 değil, 146 itirazımız oldu. Büyükşehir'de bizce yanlış olan her konuyu

yargıya götürüyoruz.

- Ama bazı itirazlar, sonradan 'pazarlık' ile geri çekiliyormuş.

- Açılan davaları kişisel olarak geri çekmek mümkün değildir.

- Sahte imzalarla geri çekilmiş iddiası da var.

- Cidden mümkün değil.

Öktem bu arada, Büyükşehir'deki oylamada okul yerinin işmerkezine katılması ile ilgili plan değişikliği önerisine 17 değil, 19 hayır oyu verildiğini hatırlatıyor.

 

Kemal Akar: Meclisimiz üzerinden siyaset yapmak istiyorlar

 

CHP Büyükşehir Belediye Meclisi Grup Başkanvekili Kemal Akar ne diyor acaba?

Haberin Devamı

Grupta CHP'lilerin İstinye Park Projesi'ne hayır, kendisinin evet oyu

oyu vermesi üzerine istifa eden Akar, ayrıntıya girmek istemiyor. Ancak okulun, işmerkezi-rezidansa dahil edilmesini uygun buluyor.

- Sayın Akar, istifanızı İl Başkanı Öktem mi istedi.

- Hayır, bilakis engel olmak istedi, ama arkadaşlarla istifa kararı aldık.

- Siz kendinizi kullanılmış hissediyor musunuz?

- Bizleri kimse kullanamaz. Bakınız, il genel meclisi ayrı, Büyükşehir ayrı... İl Genel Meclisi Milli Eğitim'le ilgili, bizim konumuz ise o yerle ilgili imar plan değişikliği... Çeşitli söylentiler çıkarılarak, bazı kişilerbizim üzerimizden dedikodu üreterek siyaset yapmak istiyor.

Haberin Devamı

- Kaset olayı sizin grubunuzla ilgili olabilir mi?

- Bunun Büyükşehir'le ilgisi yok. Ama bu tepişmenin içinde atla it izi karıştırılıyor.

- Bazı imar planları ile ilgili AKP ile dosya kotası yapılıyormuş.

- Eğer böyle bir şeyi ispat eden varsa, siyasi hayatıma son veririm. Bu tepişmenin içine bizi kimse katmaya kalkışmasın.

Akar, gelişmeler karşısında üzgün.

Diyor ki:

"Sosyal demokrasilerde sevgi, dostluk, işbirliği olması lazım. Ne yazık ki biz birbirimizin kurdu olmuşuz... Neredeyse birbirimizin cebine uyuşturucu koyup, sonra birbirimizi ihbar edeceğiz. Biz o kadar çalışıyoruz, Büyükşehir ve Beşiktaş meclis toplantılarını kaçırmıyoruz, İstanbul yağmalanmasın, iyi şeyler olsun, rant kapıları kapansın diye mücadele ediyoruz. Ama kimse bize aferin demiyor. Ancak şunun bilinmesini isterim ki, ben meclis grubumuzun bütünlüğünü bozdurmayacağım.

Bu arada hem Öktem, hem Akar'la görüşürken, Kumburgaz Belediye Başkanı Hüseyin Çorbacıoğlu ve İlçe Başkanı Ali Şeker'in ihraçlarına karşı oldukları izlenimi aldığımızı da belirtmeliyiz.

CHP hiç bir zaman durulmayacağına göre, bu tür kavgalar hep sürecektir.

CHP Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Oğuz Oyan, yerel yönetimlerin 'Ali Dibo'larını araştırmakla görevlendirilmişken, İstanbul'daki iddiaları araştırmayı hiç düşünüyor mu?

Bu arada Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen ne düşünüyor acaba?

 

Özkan Öztürk: Adım bir haftadır ortalıkta dolaşıyor

 

CHP Büyükçekmece İlçe Başkanlığına atanacağı yolunda çıkan haberler üzerine dün bizi arayan Özkan Öztürk "Adım bir haftadır ortalıkta geçiyor ama resmen yapılmış bir teklif yok" dedi.

- Teklif yapılmış olsaydı kabul edecek miydiniz?

- Yorumda bulunmak istemiyorum.

- Büyükçekmece ve Kumburgaz Belediye Başkanlarının Disiplin Kurulu'na verilmesi nedeniyle gösterilen tepki bunda etkili mi oldu yoksa?

- Partinin kuralları var, ben görevden alıp almama konusunda bir yorum yapamam. Partinin aldığı bir karara karşı çıkmam.

- Tepecik beldesinin belediye başkanlığı iki dönemdir CHP'nin elindeydi. 2004 de siz aday oldunuz. Neden kazanamadınız.

- Yüzde 30 dolayında oy aldık ama AKP'nin de rüzgarı vardı. Sonra sağ oylar AKP'de birleşti.

- Yani Büyükçekmece'ye ilçe başkanı olarak atanmayı kabul etmiyorsunuz?

- Daha önce programlanmış yurtdışı gezilerim var, uzun süre dışarıda kalacağım. Üzerinde uzlaşıcı bir isim olduğum ve bölge sıkıntılı olduğu için ismim yakıştırılmış. Sonra parti başkanlığı sorumluluk isteyen bir durum. Benim dışımda çok talip var, onlara bakacaklar.

- Tepecik'te tutuklanan AKP'li Başkan için ne diyorsunuz?

- Olay yargıda, jandarmada görüntü olduğu söyleniyor.

 

İl Genel Meclisi'nin kararına karşı davayı ben açtım

 

CHP İl Genel Meclisi Beyoğlu üyesi ve İl Disiplin Kurulu üyesi Hasan Genç'in adının dünkü yazımızda adının geçmesi üzerine kızı Av. Devrim Derya Genç aradı, "Babam İstanbul dışında olduğu için arıyorum" diyerek bilgi vermek istediğini söyledi.

İstinye Park Projesinde (Orjin Grup) bir ilköğretim okulunun yerinin, inşaata dahil edilmesi üzerine geçen yaz başında başlayan karşı girişimler konusunda şunları söyledi:

"Bahsi geçen olayla ilgili dava açıldığını yazmışsınız. Evet iptal davasını babamın adına ben açtım.

- Biraz açar mısınız?

- İlgili firma, okul yerinin takası için Valiliğe müracaatta bulunmuş. İl Genel Meclisi bu talebi kabul etmiş. Karar oy çokluğu ile çıkmış, ancak buna bazı CHP'li üyeler karşı çıktı, babam da bunlara dahil.

Babam kamu malının projeye dahil edilmesine karşı çıktığı için, rica etti ve onun adına davayı açtım. Yani kararın iptalini için İdare Mahkemesi'ne gittik. Kararın yasal olmadığını, böyle bir tahsis kararını vermeye İl Genel Meclisinin yetkili olmadığını ve yürütmenin durdurulması kararının verilmesini istedik.

- İptal davasını babanız kendi adına mı, yoksa tek başına mı açtı?

- İl yönetimi açabilirsin demiş. Bütün masraflarını da biz karşıladık. Ben demokrat bir insan olarak bunlara üzülüyorum, babam gibi.

- CHP'de bu konuyla ilgili olarak çeşitli iddialar ortaya atılıyor. Yaygara neden koparılıyor?

- Mahkeme karar verme aşamasında... Neden bu sürtüşmeler çıkıyor, anlayamıyorum. Yaygara koparılarak bu işler böyle çözümlenemez.

Ben şahsen sağlam bir dava dilekçesi yazdığımı söyleyebilirim. Büyük bir olasılıkla bu dava kazınılır. Verilen kararlar iptal edilecektir. Devletin bir okulu sağa-sola peşkeş çekilemez. Bu işin peşini de bırakmayacağız. Artık ok yaydan çıktı. Öyle davayı geri çekme diye bir şey olamaz. İdare Mahkemesinde duruşma yok, açtığınız davaya göre karar veriliyor.

 

DYP’de neler oluyor?

 

Mehmet Yıldırım: Benim oyumu kaybettiniz

 

DYP İstanbul'da hafta başında 'Türk Ekonomisi Nereye Gidiyor' diye bir panel düzenledi. Genel Başkan Mehmet Ağar'ın konuşmasından sonra Prof. Eser Karakaş, Tanıl Küçük, Yaman Törüner ve Dr. Rüştü Bozkurt konuştular. Panelin izleyicileri arasında Duran Akbulut, Melih Sipahi, Adil Göksu, Sefer Kalkavan, Mehmet Yıldırım, Mahfi Eğilmez, Şükrü Binay, Fuat Miras, Tuğrul Kutadgubilik, Okan Oğuz ve Sedat Aloğlu gibi isimler dikkat çekiyor.

Bu isimlerden bazıları DYP'de politika yaptı. Bir başka konuk da, İl Başkanı Faik İçmeli'nin davet ettiği, Albayraklar'ın CEO'su ve MÜSİAD Başkanı Ömer Bolat... Protokolde yan yana oturmaları bir çok DYP'lide rahatsız yarattı.

Sabah'ta Meliha Okur, Bolat'tan yola çıkarak "DYP ile MÜSİAD flört mü ediyor?" diye yazdı.

Ancak gelişmelerin birkaç cephesi var: İSO Başkanı Tanıl Küçük'ün, İSO tarihinde olmadık şekilde bir siyasi partinin toplantısına konuşmacı olarak katılması... Bu gözden kaçırılarak bir durum değil. Çünkü büyük sanayiinin sorunları var. Küçük, artık sorunları her zeminde konuşmak istiyor.

İSO, siyaseti merkezde görmek istiyor.

Başta DYP olmak üzere kendisini merkezde sayan partilerin, bu mesajı çok iyi algılaması gerekiyor.

Asıl çarpıcı bir başka gelişme de İTO eski Başkanı Mehmet Yıldırım'ın beklenmedik tepkisi... Toplantıda bulunan DYP'li bir üye bakın neler söylüyor:

"İl Başkanı Faik İçmeli, MÜSİAD Başkanını nasıl başköşeye oturtur? DYP, MÜSİAD'tan mı medet ummaya başlanıldı? DYP bu kafayla İstanbul'da rüzgar müzgar estiremez. Ağar da kullanılmak isteniyor. Toplantı sonrasında Mehmet Yıldırım'ın tepkisini kaç kişi duydu acaba? Yıldırım, bu manzaradan hiç hoşlanmadığını çevresine açıkça hissettirdi. Hatta daha ileri giderek,

'Ben AKP'ye biat edecek olsaydım, İTO seçimlerinde bunlardan yanıma iki üye alır ve seçimi de alırdım. Biz dik durduğumuz için seçimi kaybettik. Hadi bundan sonra benim oyumu alın da görün' dedi o arada...Çok kızgındı.

Hem liberallerle bir arada olacaksınız, hem de tarikatların temsilcilerinden medet umacaksınız. Bunun parti tabanında kırılganlık yaratacağını sanıyorum.

Geçmişte DYP'de üst görevlerde bulunmuş bir başka siyasetçi ise "Bu fotografı doğru okumak gerekir" diyor.

Dinliyoruz:

"Mehmet Yıldırım'ın tepkisi çok önemli... Ama, o kadar işadamını da, MÜSİAD Başkanını da salona getirmek de bir başarıdır.

Ülke ekonomisinin tartışıldığı bir toplantı yapıyor ve davetiye gönderiyorsunuz. Davet ettiyseniz MÜSİAD Başkanı da gelir. Nerede oturtulmuş, o ayrı. TÜSİAD Başkanı da gelmeliydi, ama gelmemiş.

Yıldırım meselesine gelince... İTO'daki kavgasını siyasete taşımak istiyor. O tepkiyi gösterdiğine göre kendisine, bir önce kongrede MÜSİAD'la anlaşmadı mı diye sormak gerekiyor.

Ülke sorunlarının görüşüldüğü böyle bir toplantıyla, toplumun çeşitli kesimleriyle kucaklaşma noktasında bir irade konulması işin bir başka yanıdır. Bu nedenle olaya tek taraflı bakamıyorum.

Sonuç olarak Mehmet Yıldırım'ınki kişisel bir tepkidir. 'Benim mücadele ettiğim bir anlayışın temsilcilerinden birisini, bu partinin genel başkanıyla yan yana oturtamazsınız' anlamındadır. Ama Mehmet Yıldırım da, bir misyon adamı olduğu için söyledikleri dikkate alınamaz anlamında değildir."

DYP bu açılımlara yöneldikçe daha çok gündeme gelerek tartışılacağı anlaşılıyor.

 

 

Prof.Soysal: Kretshmerin 'istenmeyen kişi' ilan edilmeli

 

BAĞIMSIZ Cumhuriyet Partisi (CTP) Genel Başkanı Prof. Mümtaz Soysal dün şu açıklamayı yaptı:

"AB Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Hansjörg Kretschmer İstanbul’da yaptığı bir açılış konuşması vesilesiyle Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ilişkin olarak Türk halkının, dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kabul edemeyeceği sözler söylemiştir.

Konuşma, TESEV’in yani Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı’nın 'Türkiye Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim' adıyla yeni yayınladığı bir Almanak için düzenlenen tanıtım toplantısının açılış konuşmasıydı.

Kretschmer özellikle güvenlik sektörü ve Silahlı Kuvvetler’in 'hesap verebilirlikten muaf tutulduğunu, kendisine verilmiş görevleri yerine getirmekle kalmadığını, kendisini Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerini korumakla da görevli saydığını söylemiştir. Bunu yaparken, Silahlı Kuvvetler üzerinde sivil kontrol sağlamanın AB sürecinde 'kilit' konulardan biri olduğunuvurgulamayı da ihmal etmemiştir.

Ona göre, Silahlı Kuvvetler mensupları ulusal güvenlik konusuna çok geniş bir perspektiften bakarak kamu hayatının hemen her yönüyle ilgili örneğin din eğitimi, kültürel haklar,üniversite konuları gibi hususlarda açıklamalar yapmakta ve bu açıklamalar halk üzerinde büyük etki yaratmaktadır.

Biz BCP olarak TSK’nın halk üzerinde etki yaratmasını Türk halkının ordusuna duyduğu saygı ve sevgiden kaynaklandığına inanan bir parti olarak kamuoyuna şunları açıkça belirtmek gereğini dıuymaktayız.

1- Kretschmer’in zaman zamanbaşka AB kurumlarınca da tekrarlanan ve cumhuriyetle ordu arasındaki göbek bağı konusundaki cahillikten kaynaklanan bu görüşleri ülkemizdelaik Cumhuriyet karşıtı çevrelerin bakış açısıyla da örtüşmektedir.

2- AB nin aldığı kararlarda bu çeşit görüşleri ifade etmesi, resmi kanallardan açıklayıp hükümeteduyurması başka şeydir,ülkemizde (büyükelçi)sıfatı taşıyan bir kişinin bunu kamuya açık bir toplantıda özellikle vurgulayarak duyurması başka şey. Bu davranış diplomatik geleneklere ve bağışıklık kurallarına uymaz. Kretschmer yine diplomatik kurallar gereği istenmeyen kişi ilan edilmeyi haketmiş duruma gelmiştir. Ayrıca Türkiye AB ninhenüz tam üyesi olmadığı ve bekli de hiç olamayacağı için tam üye ülkelerde bu bakımdan kendisini koruyacak zırha da sahip değildir.  

3- Büyükelçi Kretschmer konusunda gereğinin yapılmasını hükümetten beklediğimizi açıkça ilan ediyoruz. "

 

 

YÖK'e bir öneri

 

BİNLERCE ÖSS mağduru genci ilgilendiren bir konuyu lütfen köşenizde acilen duyurur musunuz ?

Uzun uzun ÖSS sisteminin bozukluğundan ve gençlerin her sene yeni bir uygulamayla karşılaşmalarından bahsetmek istemiyorum. Bunlar herkesçe malum artık. Ama bu sene durum tam bir fiyasko...

Bu sene, ÖSS puan sistemindeki değişiklikten dolayı, bilindiği gibi üniversitelerde SAY-1, EA-1, SÖZ-1 puanıyla öğrenci alan programlar ve hatta2 yıllık MYO kontenjanları dolu, özellikle SAY-2, EA-2, SÖZ-2 puanıyla öğrenci alan bölümler de büyük bir kontenjan açığı var.

Bu kontenjan açıklarına 25-28Eylül tarihlerinde 4 yıllık ve 2 yıllıkherhangi bir okula kayıt yaptırmaya hak kazanamayan kişiler için ön kayıt ile öğrenci alımı yapılacaktır.

Bu seneye mahsus olmak üzere YÖK tarafından, ÖSS puan sistemindeki SAY-1SAY-2, EA-1, EA-2 ve SÖZ-1, SÖZ-2 ayırımı yapmadan kendi alanlarındaki puanlardan öğrenci alan açık kontenjanlara ön kayıt alabilirse ve sadece 4yıllık bir lisans programına kayıt hakkı kazananlar haricinde, herkesten ön kayıt alınırsa (birçok düz lise mezunu öğrenci ne yapacağını bilmeden istemedende olsa bilinçsiz birşekilde MYO kayıt hakkı kazandığı için ek kontenjanlara başvuramıyacak.

Hem bir çok gencin açıkta kalmasını engelleyecek, hem kontenjanlar dolacak,

hem de Vakıf Üniversiteleri zor durumda kalmayacaklar.

N.YALÇIN

 

MEB’in ilköğretim kitaplarında bir şiir:

 

“Hiç kimseye değil; Allah'a kuluz”

 

BAŞBAKAN Rize'de aydınlık gelecek için eğitime tam destek verdiklerini söylüyor:

"Bütçe gelirlerinin %50'sini Milli Eğitim'e veriyoruz, diğer yarısını da kalan bakanlıklara dağıtıyoruz" diyor. Ülkenin geleceğini kuracak çocukların eğitimi ihtiyaçlarının karşılanmasını görev saydıklarını bildiriyor.

Milli Eğitim Bakanı Çelik de, "bu yıl uygulamaya koydukları müfredatın sonuçlarının 8 yıl sonra alınacağını anlatıyor.

Bakalım, nasıl bir eğitim ve nasıl cumhuriyet için bu söylemler.

Dün Milliyet'te yeralan, "bu yıl 11. sınıfta okutulan 'Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi' kitabında yeralan 'Abdest tansiyonu normalleştirir, alyuvarları arttırır" gibi bilim dışı bilgilerle mi?

Alın size bir örnek daha... Bakırköy'den bir okurumuzun gönderdiği 'Hiç kimseye değil, Allah'a kuluz' gibi satırların yeraldığı okul şiirleriyle mi?

(Ders kitabı Koza şirketi tarafından yayınlanmış...)

 

İŞTE O ŞİİR

 

'Cumhuriyet' başlıklı bu şiiri okuyalım:

Ata'nın çizdiği amaca vardık, /Bizim istediğimiz cumhuriyettir. /Korunur hakkımız vatanda artık, /Bizim desteğimiz cumhuriyettir...

Hiç kimseye değil; Allah'a kuluz, /Neler imal eder, neler dokuruz, /Hepimiz çalışır, yazar, okuruz; /Bizim desteğimiz cumhuriyettir...

Kalbimiz imanlı, güçlü kolumuz, /Özgürlük içinde Anadolu'muz, /Cumhuriyet, bizim milli yolumuz, /Bizim desteğimiz cumhuriyettir...

Tarihte şeref, şan ve Türklük bizim, /Yurtta bağımsızlık, özgürlük bizim, /Milli hakimiyet, büyüklük bizim, /Bizim desteğimiz cumhuriyettir...

Getirdi bizlere medeniyeti, /Kazandık insanı her meziyeti, Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti, /Bizim desteğimiz cumhuriyettir...

Enver Tuncalp imzalı bu şiir İlköğretim 4. sınıf Türkçe kitabında yeralıyor.

(Enver Tuncalp, 1914 Prizren'li, babası Prizten Müftüsü; Balkan Savaşı'ndan sonra Mudanya'ya göç etmişler, Harp Okulu mezunu, 1960'da Albay rütbesiyle emekli oldu, Kısakürek'in 'Büyük Doğu' dergisini ilk bastırmak istediği Ülkü matbaasının sahibi)

 

10 YAŞINDAKİ ÇOCUĞA

DİN PROPAGANDASI

 

Öğretmen okurumuzu dinliyoruz:

"Ben 27 yıllık öğretmenim, ilk kez bir okul kitabında din propagandası yapan bir şiir görüyorum. Din anlayışında bir Cumhuriyetten söz ediliyor.

Artık işin rezilliği çıktı, göz göre göre her şeyi yapıyorlar. Kimseden korkmadan her şeyi Milli Eğitim Bakanı Çelik'e yaptırıyorlar. Lütfen, 100 Temel Eser kitaplarına bir bakın, genç beyinlere nelerin öğretilmek istendiğini anlayın. Bu kadrolaşma ile birkaç yıl sonra ulusal bir eğitim kalmayacaktır. Bu yıl kitaplarda 'Yurttaşlık ve Vatandaşlık' bilgisini bile kaldırmışlar. Hep birlikte uyuyoruz."

 

Topbaş'ın iki artısı

 

BÜYÜKŞEHİR'in bir çok uygulamasını eleştiriliyoruz.

Ama bir gerçeği saptamak ve hakkını vermek gerekiyor.

İşte Büyükşehir belediyesinden AKP dışındaki muhalif partilinin bize söyledikleri:

"Başkanımız Kadir Topbaş, Ramazan öncesi Umre'ye gitti; gezisi için Allah kabul etsin deriz. Son günlerde yaşanan iki olaydaki çıkışı, İstanbul için teminattır. (Araplar, Göztepe'ye cami vs. ayrı)

Biliyorsunuz İstanbul'a tüneller yapılacak. Bunların ihalesini yapmadan bir gruba ihale etti. Bazı çevreler hemen kendisini eleştirdi. Bana göre, bu ihaleyi davet ettiği beş firmadan tecrübeli bir firmaya vermekle doğru yaptı.

Siz, asfalt yapımcısı Makyol ile ortağı KİSKA'yı (Oğuz Gürsel) biliyor musunuz? Washington metrosunun tünellerini yapan inşaat firmasıdır; dışarıda bir çok projeye imza atmıştır.

Siz, ihaleyi ilan etseydiniz, biliniz ki, AKP kanadından tecrübesi ve bilgisi olmayan olmayan bir sürü asalak firma 'ucuz'luk adına büyük indirimler yaparak ihaleyi alacaktı.

Bakın Beyoğlu'nun kaldırımları için ihale açıldı; sonra ne oldu? Beceriksiz bir müteahhit, bir yıldır bu işi bitiremedi. Kadir Bey, işte döşenen taşları söktürdü. Bir yılı geçti hala onarım sürüyor. Halbuki onu da davet ettiği yetkin firmalardan birine verebilirdi.

Kadir Bey'e bir teşekkür daha etmek isterim.

Büyükşehir'in ilgili personeli, başkana sormadan Cihangir'deki küçük bir arsayı satmış. Bundan başkanın haberi bile yokmuş. Cihangir halkı orada nefes almaya ve yeşili görmeye çalışıyor. Başkanın satışı iptal ettirmesi çok doğru. Başkanın, görevlileri fırçalaması çok yerindedir. Herşey sattık oldu, mantığı ile yürümediğini AKP'li (bazı) bürokratlar sanırım anlamışlardır."

 

Sultanahmet'te Ramazan

 

Panayır ve rant

 

EMİNÖNÜ Belediye Başkanı Nevzat Er, göreve geldikten sonra artık Sultanahmet Meydanı'nda bu şenlikler yapılmayacak demişti. Ancak meydan gene işgal edildi. Er, Turizm Bakanı Atilla Koç ve TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy'u uyarılarını gene takmadı. Sultanahmet, bugün 'Rant Panayır'ına dönüştü. 100 dükkandan AKP ve SP'ye kaç kontenjan düştü acaba? Ne kadar kira ve sponsor parası toplandı; bunları kamuoyuna şeffaf şekilde açıklamak zorundadır Başkan Er... Ramazanın 'güzelliği' tamam da, bu sözcüğün arkasında neler olduğunu da kamuoyu öğrenmek istiyor.

 

Millet bitik

 

DIŞARIDA rüzgâr çıktı, bizim piyasalarda kasırga esiyor. İktidara ve bazı gazetecilere bakarsanız, ekonomi taş gibi. Bir fıkra var ya hani; ölümcül hasta doktora gitmiş, doktor durumu bildiği için "Kalp, beyin, ciğerler başta olmak üzere tüm organlar sağlam, turp gibisiniz" demiş. Hasta da kendi halini bildiği için: 'Desenize doktor bey sapasağlam öleceğim'. Bizimki de o hesap, sağlam ekonomiyle koşar adım daha önce benzeri görülmemiş krize doğru gidiyoruz.

Şimdiden millet bitik. Kredi kartının birinden çekip diğerine yatırıyor. Millet borç ödemek için kredi çekiyor. Yakında intiharlar patlayacak. Eskiden 'gemi su alıyor' falan denirdi. AKP iktidarı döneminde gemi denizaltı gibi oldu; yalnız dışarıdan hava alınacak hortumlar bağlı, yani sıcak para... Başbakan, hortumları keseceğiz derken yabancı sermaye hortumu kesilirse hepimiz boğulacağız, haberi yok.

Ayhan KAVAS-Avukat

 

Arıtma su 'haram' olur mu

 

BAHÇEŞEHİR'de oturuyorum. Biz 1994 yılında arıtma tesisi yaptık; 25 bin metrekarelik alandaki 2 bin 700 konut 5'er milyon lira ödedi. Kanalizasyon şebekemizdeki suyu arıtarak bahçelerimizde kullanıyorduk. Ancak iki yıl önce çıkan bir yasa ile İSKİ arıtmamızı kapattırdı. İSKİ'ye göre, yeraltı suları bize aittir dendi. Gerekçe olarak da, suyu mikrop taşıyabilir dendi. Ayrıca bazı çevrelerde, bahçeler sulanırken üzerimize başımıza sıçrayabileceğinden fosseptik suyunun 'haram' olduğu iddia edildi. İSKİ Genel Müdürü Dursun Ali Çodur köşenizde haklı olarak bir damla suyun israf edilmemesi gerektiğini söylüyor. Birçok fabrika ve tesis, kimyasallarla temizlenen arıtma suyuyla bahçelerini suluyorlar. Dışarıda bu tür atık suların üç-dört kez dönüşüme uğradığını da biliyoruz. Bu durumda arıtılan böyle bir su mikroplu olur mu? Din adamlarının fetvasına gerek var mı? Yeşil alanlarımızı, İSKİ'nin yüzde 64 oranına inen İstanbul suyuyla sulamak israf ve günah olur mu?

Kemalettin KAHRAMAN

 

Biliyor musunuz

 

- ESKİ Bitlis Milletvekili Kamran İnan'ın CHP'ye katılması için taraflar arasında görüşmeler yapıldığını...

- ESKİ başbakanlardan Derviş Eroğlu'nun KKTC'deki krizde “AKP'nin hiçbir rolünün olmadığını" savunduğunu, "CTP ile istifalarla kurulan Özgürlük ve Reform Partisi koalisyonun uzun ömürlü olmayacağını” söylediğini; bu arada muhalefet partileri UBP ile DP'nin Lefkoşa'da büyük bir protesto mitingine hazırlandıklarını...

 

Bursa'da fiyasko

 

20 Eylül'de Sayın Başbakan'a resmi açılışı yaptırılan ve 22 milyon YTL’ye mal olan Acemler Kavşağı'nın omurgası olan köprünün üstünde ve altında trafiğin kitlendiğini biliyor musunuz?

Yanlış, eksik, hatalı işler bir bir gözler önüne seriliyor. "Ulaştıran ulaşım" iflas ediyor. Bunları hep söyledik; dinlemediler.

Semih PALA-Büyükşehir Meclis Üyesi

Yazarın Tüm Yazıları