Belediyeciliğin cılkı çıkmış

ANADOLU insanı gazeteci gördüğü zaman sorununu anlatmak istiyor; iyi ve güzel bir şeyi göstermek istiyor; gerektiğinde de eleştiriyor.

Haberin Devamı

Isparta’da da öyle oldu. Bilen tanıyan bizi yalnız bırakmadı; siyasetçisi, bürokratı, öğretim üyesi ve öğrencisi... Bunun sonucunda biz de çok şey öğrendik; Türkiye’nin nereye gittiğini, nasıl yağma edildiğini, turizmin nasıl gerilediğini...

Süleyman Demirel, iyi ki buraya -adı verilen- üniversiteyi kurdurmuş. Üniversiteler, kentlere kan ve can veriyor; çok şeyler de öğretiyor. Adam yetişiyor mu; ehhh... “Türkiye muhafazakârlaşıyor” sözü geride kaldı; muhafazakârlaştı artık, ‘iş’ bitti. Bunun da bir yararı oldu; “din tacirlerinin” içyüzü öğrenildi.

Trene kim binerse mutlu oluyor; biz de öyleyiz. TCDD Genel Müdürü Süleyman Bey’den herkes çok şey bekliyor; Binali Yıldırım’dan da... Başbakan Erdoğan, 3. köprü ve yollarına harcanacak kaynakları demiryollarına aktarsa emin olun “çok sevap” alır. Dinler mi? Ne yapacağını siz biliyorsunuz.

Haberin Devamı

Hürriyet Treni’nde artık yemekler bizim gazetenin personeli (korumalarımız da gazeteden gelmiş) tarafından pişiriliyor. İftarlıklar da hazır. Yiyecekler arasına yerel malzemeyi katmayı ihmal etmiyorlar. Tren ekibi 80 kişiyi buluyor. Vagonları dolaşırsanız... Gençler cıvıl cıvıl. Hürriyet ekibi, “toplantı salonu”nda günlük değerlendirmesini yapıyor; etkinliklere katılan bir başka grup ertesi günün programını hazırlıyor. Bir kısmı da çevre güzelliklerinden anlatıyor ve “Keşke Eğirdir ve Gölcük krater gölünü görseydiniz” diyor. Yazı İşleri’nden arkadaşlar, “Hürriyet Hakkımızdır/Tren Özgürlüktür” köşesini ana sisteme aktarıyor; yüzlerce fotoğraf arasından en iyi kareleri seçiyor. O arada bir genç elindeki bir kutudan macun ikram ediyor bizlere. Bir sokakta kurulan renkli Ramazan Panayırı’ndaki etkinlikleri anlatıyor; “Eminönü’ndeki gibi sucuk pazarı değil; burası daha güzel ve sıcak bir ortamda” diyor. Isparta Belediye Başkanı MHP’li Yusuf Ziya Günaydın iftar çadır kurmamış; bunun yerine muhtaç ailelere erzak yardımı yapıyormuş. Reklam yok! (Bu arada il sağlık müdürlüğü, düğünlerde yemeğin ortak kaptan değil, tabaklara alınarak yenmesi konusunda bir bildiri yayınlamış. Sağlık açısından her köyde uygulansa keşke!)

Haberin Devamı

Başkan Günaydın’dan söz edince... Kendi ağzından dönemin AKP’li Belediye Başkanı Hasan Balaman’ın ilginç “icraatlarını” da aktaralım. Bir kentin kaynakları, “yandaş ordusu”nca bu kadar hoyratça israf edilemez, diye düşündük. Günaydın, bir dönem aradan sonra 2. kez seçilmiş... Albayraklar’ın mali müşavirliğinden, ‘kontenjan’dan aday gösterilen Balaman (Sütçülerli), hem de Zaman Gazetesi’nin muhabirlerini dövmekten başka arkasında 125 milyon borç bırakmış. Vergi, sigorta, elektrik paralarını ödememiş. Belediye Başkanı Günaydın “625 milyon değerinde gayrimenkul kayıplarımız var ama bir para ortada yok. Halbuki ben ona borçsuz bir belediye bırakmıştım” diyor. Kendisini “çevreci” olarak tanıttığından, arıtma tesisinin değil onarımı, bakımı dahi yaptırmamış Balaman. Günaydın, AKP’nin ayrımcılığına karşı şunları söylüyor:

Haberin Devamı

 

BİZ GELDİK HACİZLER BAŞLADI

 

Bu kadar borcuna karşılık hiçbir icra işlemi, haciz yapılmamış, aksine gelen icra dosyaları da birtakım eller tarafından geri çekilmiş. Biz yönetime geldik, icra dosyaları yağmur gibi yağmaya başladı. Göreve başladıktan sonra aldığımız 21 araca dahi haciz işlemi yapıldı. Ne yapıp ne edip bu zorlukların üstesinden geleceğim.” Çevreci başkanın, işi bu iktidarla çok zor.

 

Batak belediyeyi alan AKP’li başkan da zorda

 

AKSİ bir durumu da Eğridir’de dinledik...Üç dönemdir Belediye Başkanlığı yapan DYP/DP’li Başkan Öner Şengöl,-hiç beklemediği şekilde- seçimi kaybetmiş, yerine AKP’li Osman Nuri Özmeral seçilmiş. Şengöl, Eğirdir Gölü’nün çevresinin “sakilliğini” ortadan kaldırmak için projeler düşünürken, belediyeden ayağını içeri atıp mali tabloyu gördüğünde “şok geçirmiş” adeta... Borç batağında bir belediye... İktidar bu kez, Isparta’nın tersine “muhalif” belediye diye buraya haciz yağdırmış... Yağmanın boyutunu dinleyince bir başkan için çileden çıkmamak mümkün değil. Özmeral devam ediyor:

Haberin Devamı

“700 parça gayrimenkulümüz (araçlarımız dahil) ve kira gelirlerimizin hepsi hacizli çıktı. Ayrıca 25 milyon da borç... 18-20 bin nüfuslu ilçede, yandaşlarla kadro şişirilerek 500’ün üzerine çıkartılmış. Neyse bazıları ayrıldı da 475’e düştü. Bir belediye başkanının aracının plakası sahte olur mu, benzin istasyonuna belediye borç takar mı, kendi oğlunu belediyeden sigortalı gösterir mi, belediyenin avukatı, temizlik işçi kadrosunda sigortalı yapılabilir mi? Belediyenin Vakıflar’a yatırdığı paranın “promosyon” bedelini çeşitli faturalarla kendi yandaşlarına aktarabilir mi? Belediyenin yönetmediği, başka ellere verilen Belediyespor kulübü ile Ispartaspor Kulübü’ne para aktarabilir mi? Naylon fatura tanzim ettirilebilir mi? Tapusu olmayan yere kooperatif kurdurup, -memurlar imzalamadığı için- sadece kendi imzasıyla iskan ve ruhsat verebilir mi? Yolsuzluk ve usulsüzlüklerin ortaya çıkması için gelen müfettişlerin raporunu bekliyoruz, iş yapabilmek için. Ama ben bu batağı kurutacağım.”

Haberin Devamı

Isparta’ya 35 km uzaklıktaki böyle güzel bir doğa parçasına nasıl kıyılmış! Gerçekten hesap sorulması lazım. Eğirdir Gölü, Isparta’ya 35 km. Türkiye’nin 4. büyük tatlı su gölü. Çevresindeki çirkin yapılaşmanın ve kaçak balık avının önlenmesi için Vali’nin hazırladığı önlem paketinin sonuçlarını önümüzdeki yaz görmek istiyoruz.

 

İki adaya yol yapan kafa ve bir öneri

 

EĞİRDİR İlçesi’nin önünde Can ve Yeşil adlı iki ada var. Bir akıllı, yan yana olan iki adayı bir yolla ana karaya birleştirmiş, özellikle Yeşilada’daki Rum evlerinin tahribatına neden olmuş... Çünkü bu adaya kaçak birçok pansiyon, lokanta ve cafe yapılmış...

1930’ların başında adanın yerlilerinden Hüseyin Cahit Uzun, Isparta’ya geldikten sonra görmediği bu adayı Atatürk’e bağışlamış; bugün belediyenin mülkü... Vali Öner’in bir düşüncesi var; adalara giden yolun bir kısmının –hiç olmazsa 150 metre- köprü haline getirilerek su sirkilasyonunun sağlanması ve bu çirkinliğe bir anlamda güzellik katmak gerektiğini söylüyor. “Bunu ancak sponsor(lar) eliyle yaptırabiliriz” diyor. Ispartalı gençlerin tasarladığı “İyi tarım, temiz eğirdir” projesinden de söz etmek gerekiyor. Proje, Hürriyet trenine katılan “Coca Cola Hayata Artı Vakfı” ve UNDP ekibi tarafından destekleniyor. Elma üreticileri bilinçlendirilerek ilaç ve gübre zararlıların oluşturduğu kirliliğin göle karışmasına engel olacak örnek bir proje... Bizim de bir önerimiz olsun; bu köprüyü Coca Cola, bu vakıf eliyle yapamaz mı? Eğirdir Kaymakamı Halil Serdar Cevheroğlu, göl ile Kovada arasındaki 25 km’lik bir alanın elma tarımı ile “Türkiye’nin en büyük bahçesi” olduğunu söylüyor. Süleyman Demirel, DSİ Müdürlüğü sırasında, batıklık olan sahayı drenaj ederek cazibe ile suyu Kovada Barajı’na kadar indirmiş; İtalya’nın Toskana’sı gibi bir vadi yaratılmış. Eğirdir’in Can adasının çevresine yürüyüş ve bisiklet yolları yapılırsa, oradaki kilise ve Rum evleri onarılırsa, özgün bir turizm mekanı olur. Aile kökenleri bu adadan olan İTÜ’den Prof. Eşre Adalı, proje bazında destek olursa, Başkan da para bulursa ve Eğirdekilerin kafasını değiştirirse neden olmasın?

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları