Bayram seyran zamanı İstanbul’da kalanlara (evet maalesef sadece İstanbul’la sınırlı) mini bir "gece nereye akmalı" rotası aşağıdaki güncel notlar. Her telden çalıyor, buyrun bakalım...
DERDİNİZ CANLI MÜZİKSE...
n Canlı müzik sevenlere sıkı bir öneri: Murat Dalkılıç.
Yazları Çeşme’ye takılanların sahnesini yakından bildiği Dalkılıç her çarşamba Levent’teki Fancy’de sahne alıyor.
Ve sahnede bir enerji küpü adeta, hem yerinde durmuyor hem de her şarkıyı hakkını vererek söylüyor.
Nasılsa bar ortamı diye sallamıyor.
Canlı müzik mekanlarında alışık olunan oturma düzeni Fancy’de yok, herkes ayakta. Sadece arka taraflarda localar var. Ama ayakta dinlemek en güzeli. Dalkılıç genelde Yalın, Kenan Doğulu şarkıları söylüyor ve diğer popüler hitleri.
Ve şuraya yazıyorum: Bu adam yeni bir Kenan Doğulu. Sahnesi tıpkı onun gibi: Eğlenceli, dinamik, profesyonel...
KALABALIKTAN HOŞLANANA...
n Discorium gibi koca bir mekan Airport. Perşembeleri R&B geceleri yapıyorlar. Hafta sonları da ortaya karışık bir müzik.
Gelen kitle genelde özel üniversite gençliği. Bazen de, eski Airport’u özlemle anmak için gelen otuzlarındakiler...
Fazla büyük Airport, ama değişiklik için gidilebilir. Belki yurtdışından gelen iyi bir dj’e de denk gelirsiniz, belli mi olur.
BOHEM VE MAKUL SEVENE...
n Asmalımescit’teki Jurnal Sokak eskiden bir-iki küçük restoranın ucuz ama lezzetli yemekler verdiği sempatik bir "ara alan"dı.
Hálá öyle, ama bu kez mekanlar çoğalmış ve biraz daha şıkırlaşmış ortam. Parantez’in uzun barı, Delicatessen’in şarap ve peynirleri ve Babylon Lounge tabii bu sokakta.
Kitle; zarif, bohem, birbirine öküz gibi bakmayan, geneli öğrenci, genç ve çoğunluğu sanatçı. Fiyatlar her mekanda makul üstelik.
n Yine aynı civardan, Asmalımescit’in paralelinde arada kalmış bir sokaktan, Gönül Sokak’tan bahsetmeden olmaz. Burada da yan yana sıralanmış, birkaç tane sempatik kafe-restoran mevcut.
En gözde olanı Nar Pera. Arada parti de yapıyorlar burada.
Hava güzel olduğu sürece sokağa da taşıyor insanlar.
Kitle, az önce profilini çizdiğim Jurnal Sokak kitlesi gibi.
MEYHANE DELİLERİNE...
n Canınız bayramda meyhaneye gitmek istediyse hep aynı yerlere (Nevizade, Kumkapı filan) gitmek zorunda değilsiniz. Fransız Sokağı adıyla projelendirilen, sonradan adı yeniden Cezayir Sokağı’na dönen malum yerde (Galatasaray’a yakın) Cambaz İstanbul Meyhanesi var. Mezeleri çok çeşitli ve iddialı. Çok kalender bir saz grubu da var, şahane alaturkalar söylüyorlar.
Ayrıca buranın artısı, mekan sahibi Rıza Sönmez dolayısıyla (kendisi en son Vicdan’da Nurgül Yeşilçay’la evlenen memur rolündeydi) tüm dizi oyuncusu tayfasının buraya akması.
Yani rakınızı yudumlarken selam çaktığınız yan masadaki kişi bir dizi oyuncusu olabilir, ona göre...
ALTERNATİF OLSUN DİYENE...
n Daha alternatif, daha "bu gece ipin ucu kaçsın" tarzı bir eğlence hayal ediyorsanız, şöyle bir rota çizilebilir.
Sıraselviler’de Studio 54 diye bir mekan var. Geçmişin meşhur New York kulübüne özenen. İçeriğinin tabii ki o Studio 54’le ilgisi yok.
Ama kulüp dekorasyonu bir başka NY kulübünü, Hell Kitchen’daki Ritz’i andırıyor. 54’ün kitlesi ilginç: Şişe açan ağır abiler de var, onlara aldırmadan dans eden giyimi kuşamı kendine özgü bir gay/biseksüel kalabalık da... 54 sonrası Taksim Otherside’a ya da Harbiye’deki Love’a gidilebilir. Bu ikisi de bana göre değil diyen kendini Dogzstar’a atabilir.
VE DİĞERLERİ...
n Son olarak, Ümit Karan’ın Reina’vari mekanı Frame’in Ozan Doğulu’lu salı gecelerini, Nişantaşı Leea’nın yine salı yapılan klasik partisini, Longtable ve Al-Jamal’in geç saatlerde barını, Cihangir’deki Baykuş’ta ise akşamüstü (ve de ayaküstü) demlenmeyi tavsiye ederim uzun bayramda. E daha ne olsun?