Misyonu bir araya getirmek olan bütün günler gibi, bayramlar da yalnızlığı getirir bana.
Bildim bileli yanımda olan, bana arkadaşlık eden yalnızlığımı gösterirler. Üstelik öyle klişedeki gibi “kalabalık içindeki yalnızlık” falan da değildir. Bildiğiniz su gibi, ekmek gibi yalnızlıktır. Hani çocuklar hayali arkadaş yaratırlar kendilerine; gerçekte olmayan biriyle konuşur, geceleri onunla uyurlar... Benim hayali arkadaşım yalnızlık olmuştur. Bilhassa yatılı okuldaki bayramlar bağlamıştır ikimizi. Tavanı sekiz metre olan yüzlerce yıllık binada benimle arkadaşlık etmeye fırsat bulmuş başka kimse yoktur. Başka çocuklar o günleri aileleriyle geçirir ve bitmek bilmeyen ziyaretlerden yakınırken yabancı bir şehirde yalnız olmanın özgürlüğünü yaşatmıştır bana. Zaten bu bayram yalnızlıklarıdır ilk şiirimi yazdıran: “Birden genişler sessizlik / sığsın diye şehrin tüm sevdaları.”
***
Toplumsal dokunun hafiften değiştiği ve “bayram tatili” olayını henüz keşfettiğimiz o yılların birden boşalıveren İstanbul sokaklarında elleri ceplerinde gezen çocuk yazmaktadır şimdi bunları. Daha doğrusu, gezerken cebine soktuğu eller, kendiliğinden yazmaktadırlar. Ellerin de hafızası vardır çünkü: Girdikleri cebi, tuttukları eli, dokundukları kadifeyi unutmazlar. Bir bilgisayar klavyesiyle oynaşarak boş yere uzanmaya çalışırlar bu yüzden; dünyanın orta yerinde tek başına duran o çocuğa dokunmanın artık mümkün olmadığını bile bile. Tıpkı “nerede o eski bayramlar” diyenler gibi, “nerede o eski yalnızlıklar” diye hayıflanarak.
Ateş suyu yasaktır
Anadolu’da bir belediye başkanı, yönettiği beldede içki satışını encümen kararıyla yasaklamış. “Başkanım bari sadece yabancılara yasaklayalım, belde halkına serbest olsun” demişlerse de dinletememişler. “Biz bu kararı beldenin huzur ve güvenliğinin tehlike altına girmesi üzerine aldık” demiş. Adamcağız korkudan yaptığını anlatmaya çalışmış aslında. Kültürümüz ateş suyu içip olay çıkarmaktan ibaretse başkan ne yapsın? İnsanların tango eşliğinde Chateau Margaux yudumladığı, kadınlı-kahkahalı bir yeri yönetseydi eminim yasaklamazdı. Bütün kötülüklerin anasının içki olup olmadığı tartışılır ama babasının cehalet olduğu bence tartışılmaz.
Hay Allah Salih Memecan
Bir dünya görüşünün destekçisi, hatta bayraktarı olabiliriz... O dünya görüşünün etkili bir ismiyle evlenebilir, menfaat bağı kurabilir, bunu ekmek kapısı yapabiliriz... Saydıklarımın hepsi hayata dahil şeylerdir. Normal karşılanması gerekir. Ama hiçbiri aynı dünya görüşünü paylaşmayanları rencide edecek kadar saygısız ve kaba olma hakkını vermez bize. Eğer verdiğini sanırsak, karikatürcü Salih Memecan’ın durumuna düşeriz. İnsanlar bizimle aynı oyu kullanmayacak olmaktan gurur duyarlar.
İncir çekirdeği Hatırası olan şarkıyı dinlemek, çürük dişi sancıyacağını bile bile dilimizle yoklamak gibi.