Basına yansımayan basın toplantısı

DAHA önce bir benzerini gördüğümü hatırlamıyorum.

10 Ocak günü bazı CHP yöneticileri basın toplantısı düzenliyor. Günümüzün popüler tartışması “yeni bir anayasa” çağrısını dile getiriyorlar.

Tayyip Erdoğan’ın yeni anayasa açıklamasından iki hafta önce.
Önceki gün Süheyl Batum arıyor ve ilginç bir durumu aktarıyor:
“Başbakan anayasa çağrısı yaptı, ama biz ondan önce yaptık.”
Ne zaman, nerede, nasıl? Batum devam ediyor:
“Haberiniz yok, haklısınız, çünkü bizim düzenlediğimiz basın toplantısı hiç bir TV’de, hiç bir gazetede yayınlanmadı.”
STÖ’LERE ÇAĞRI
Ben benzer bir olaya tanık olduğumu hatırlamıyorum.
Basın toplantısına gelince...
12 Eylül Anayasası bugüne kadar 17 kez değiştiriliyor, ancak hâlâ pek çok antidemokratik madde içeriyor. Yenisini yapmak gerek, bu şart.
O şarttan yola çıkarak, CHP sivil toplum örgütlerine (STÖ) bir mektup gönderiyor. Mektupta “Anayasa Hazırlık Komisyonu” kurduğunu belirterek, sivil toplum örgütlerinin katılımını bekliyor. Görüş ve önerileri ile birlikte anılan komisyona temsilci göndermeleri ricasında bulunuyor.
Henüz çok zaman var, yeni anayasa ancak seçim sonrasında masaya gelir, bununla birlikte AKP ve CHP’de yeni anayasa düşüncesi uç vermiş durumda.

En iyisi DSP kendini feshetsin

VAR mı, yok mu, zaten belli değil, üstüne üstlük, kendi belediye başkanlarını istifaya davet ediyor.
Türkiye’nin en başarılı belediye başkanlarından Yılmaz Büyükerşen’in Eskişehir’deki bir heykel açılışını Kemal Kılıçdaroğlu’na yaptırmasına kızan DSP, Büyükerşen’i istifaya davet ediyor. Büyükerşen dün istifa ediyor.
İki gün önce de, AKP’nin kalelerinden Ordu’da belediye başkanlığını kazanan DSP’li Seyit Torun partisinden istifa ediyor.
DSP’li başkanlar, DSP’li oldukları için değil, kendi kişisel kimlikleri üzerinden seçim kazanıyor. DSP bunun farkında değil.
Belki en iyi çözüm DSP’nin kendini feshetmesi.

Yaşanan skandal az buz değil

HİÇ bir AB ülkesinde, hiç bir demokratik hukuk devletinde böyle bir skandala tanık olmak mümkün değil.
Yargıtay Hizbullah sanıklarını tahliye ediyor, 25 gün sonra haklarında verilen ömür boyu hapis cezasını onaylıyor.
Bu arada tahliye edilen sanıkları bulabilirsen, bul. İzleri kaybolmuş durumda, yurt dışına kaçmış olabilirler. Kaçmadılarsa, katiller aramızda.
Kaçtılar, kaçmadılar, sorun o değil. Sorun, onlar nasıl tahliye edildi? Yargıtay’da şu kadar dosya varmış, bakmışlar, bakamamışlar, vatandaş olarak bizi ilgilendirmiyor.
Bizi ilgilendiren ortaya çıkan hukuk skandalı. Sistemin sapır sapır dökülmesi. Üzerine doktora tezi yazılır.

Mustazaf-Der’i ziyaret

İLKOKUL çocuklarının türbanla okula gitmesini zorlayan Mustazaf-Der isimli bir örgüt var. Bu örgütün türban eylemi bir ara yaygınlaşıyor, çeşitli yerlerde benzer eylemler birbirini izliyor. Hem İçişleri Bakanı, hem Milli Eğitim Bakanı o eylemleri “provokasyon” olarak niteliyor, şiddetle karşı çıkıyor.
Bu arada, gerçi beş, altı ay geride kalıyor ama, AKP milletvekili Ahmet İnal, zaten kendisi de açıklamak zorunda kalıyor, Batman Mustazaf-Der’i ziyaret etmiş. Bakanların, eylemini “provokasyon” diye nitelediği derneği, aynı partiden bir milletvekilinin ziyaret etmesi çok mu normal? Üstelik, türban eylemini yapan yerlerden biri de, Batman Mustazaf-Der.
AKP yönetimi bu ziyareti es mi geçecek, yoksa açıklama yapacak mı?
Yazarın Tüm Yazıları