Başbakan’ın ikna sızıntısı

RETORİK ikna amacı güden güzel ve etkin konuşma sanatı. Amaç konuşmayı dinleyen kitlede tutum ve davranış değişikliği oluşturmak. Reklamlarda, siyasi iletişimde bol bol retorikten yararlanılır

Örneğin Omo’nun "Kirlenmek Güzeldir" konseptli son reklamını ele alalım. Düz anlamıyla kabul edersek "kirlenmenin neresi güzeldir?". Ama kir bir çocuğun büyükler arasında cesaretle spor yapıp, kendini kanıtlama çabalarından kaynaklanıyorsa kim kirlenmenin güzel olmadığını ileri sürebilir? Çoçuk-spor-çaba bağlantısı zihinlerde kiri güzelleştirir, Omo’ya karşı tutumları olumlu hale getirir.

Retorik’in babası Aristoydu. Ta ki Tayyip Erdoğan Cunhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e yanıt verene kadar.

İşte Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in sözleri:

"İrtica siyasete, eğitime ve devlete sızmaya çalışmakta, Cumhuriyet’in temel niteliklerine yönelik, başta milliyetçilik ve laiklik gibi toplumun büyük kesimince özümsenmiş değerlerin yıpratılmasına yönelik etkinlikleri sistemli biçimde uygulamaktadır."

İşte Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yanıtı:

"Eğer irtica dini siyasete alet etmekse, bunu da Türkiye’de kimlerin yaptığı bellidir. Siz dindar insanları siyasetten uzak tutmak için konuşuyorsanız, bu millet sizi affetmez, bunu böyle bilin. Çünkü bu ülkede dindar insanın da siyaset yapmaya hakkı vardır. Kimse kalkıp irtica tehlikesi var demesin."

Ne olur karşılatırın bu sözleri. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer "Dindarlar siyasete, eğitime, devlete sızmaya çalışıyor" diyor. Başbakan’ın irtica ile ilgili tanımlamasındaki yanlışlığı bir yana bırakacak olursak Sezer’in sözlerinden "dindarlar siyaset yapmasın" diye bir anlam çıkması mümkün mü?

Değil. Ama Tayyip Erdoğan’ın konuşmasını dinleyenler, bu konuşmadan sonra Ahmet Necdet Sezer’in "dindarlara karşı" olduğunu sanacak ve artık her irtica var diyeni "dindarlara karşı" algılayacak. Aristo mantığıyla da bu bilgi her irtica karşıtına transfer edilecek.

Başka kim "irtica yaygınlaşıyor" diyor? Yargı. Demek ki yargıda dindarların siyasete girmesine karşı.

Başka? Ordu. Demek o da dindarlara karşı.

Ne oldu? Başbakan Tayyip Erdoğan bir kez daha dinin arkasına yaslandı, üstelik bir de Türkiye’yi dindarlar ve dindar olmayanlar diye ikiye ayırdı.

AKP’nin seçimdeki iletişim stratejisi de Tayyip Erdoğan sözleriyle ortaya çıktı.

Dindarlar birleşin! Siyasete girmenizi isteyemeyenlere yanıtı sandıkta oylarınızla verin!

Çalışır mı? Ne demek. Denemek isterseniz açın pencereyi "Din elden gidiyor" diye bas bas bağırın. Bakın kısa sürede kendinizi parti başkanı olarak bulmuyor musunuz.

Şimdi kız çocuklar gözde

15 Nisan tarihli The Economist dergisinin 73’üncü sayfasında çok ilginç bir haber var. Bu habere göre birçok gelişmiş ülkede kızlar okullarda erkeklere göre daha iyi notlar alıyor. Erkeklere göre daha fazla kadın üniversiteye gidiyor. Dolayısıyla kadınlar iş hayatına daha iyi hazırlanıyor. Ve yapılan birçok anket gösteriyor ki kadınların finansal getirisi erkeklere göre daha fazla.

Hatta Economist gelişmekte olan ülkelere de diyor ki: "Çin’i ya da İnternet’i unutun ekonomik büyüme için kadınlara yönelin. Geçen yıl tüm dünyada kadınlar Çin ve Hindistan’ın yarattığı büyümden daha fazla büyüme yarattılar."

Türkiye’ye dönecek olursak. ÖSS’de kız öğrencilerin daha başarılı sonuçlar aldıklarını biliyoruz. Kızların üniversitede erkeklere göre daha başarılı olduklarını söylemek mümkün. Demek ki Türkiye’de de kızlar, eğer fırsat yaratılırsa, iş hayatına daha iyi hazırlanıyorlar.

Durum böyleyse siz niye hala "oğlan çocuk isterim de isterim" diye tutturuyorsunuz? Sanıyorsunuz ki oğlan büyüyecek yaşlanınca size bakacak. Bakamıyor iste. Kendine bile bakamıyor. Gelin hálá zaman varken tercihinizi değiştirin. Kız çocuğuna yatırım yapın.

Esra Ceyhan’ın ayıbı

HÜRRİYET Cuma’da da yazdım ama bir kere daha yazmak da fayda görüyorum. Kadın Doğum uzmanı Dr. Ümit Kaya ile görüştüm. Hamilelik döneminde kadınların çiğ et ve katkı maddesi içermesi nedeniyle sucuk salam gibi şarküteri ürünleri tüketmelerini doğru bulmuyorlar. Bunun ilk nedeni katkı maddelerinin kanserojen risk taşıması. İkinci neden çiğ etten geçecek parazit yapılar nedeniyle de doğumda bebeğin enfeksiyon kapma riski.

Gelin görün ki Esra Ceyhan hamile hamile yetmiş milyonun önünde herkese sucuk salam tüketin diyor. Bravo! Bir ünlü hamile hayranlarına ancak bu kadar ihanet edebilir. Esra Ceyhan’ın yaptığının zehirli atık dolu varilleri toprağa gömen firmanın yaptığından ne farkı var? Her ikisi de insan hayatını göz göre tehlikeye atmıyorlar mı? Sorumsuzluk her yerde de biz sadece işin içine "zehir" karşınca mı dikkat kesiliyoruz!

Çekirgelik

LÜKSÜ seviyorum. Lüks mutlaka zenginlik ya da çok süslü olmak demek değildir. Lüks kabalığın olmamasıdır

(Coco Chanel)
Yazarın Tüm Yazıları