Baba beni neden terk ettin

1859 yılının güzel bir gününde, Almanya’nın Bad Kreuznach Kasabası yakınlarında demiryolu inşaatı için toprağı kazan işçiler, bir mezara rastladılar.

Burası eski bir Roma mezarlığıydı.

Mezardan çıkan yazıtlar ve heykeller, civardaki bir müzeye konuldu.

Bu müze, büyük bir şans eseri, İkinci Dünya Savaşı’nda bombalanmadı.

Fazla insanın dikkatini de çekmedi.

Ta ki, aynı müzenin bir başka odasında, bazı yağlıboya tabloların bulunuşuna kadar.

Bu yağlıboya tablolar, 1860 yılında yapılmıştı.

Yani, demiryolu işçilerinin, o mezarı buluşundan bir yıl sonra.

Bir ressam, o mezarlığın nasıl bulunduğunu fotoroman gibi çizmişti.

İşte o tablonun üzerindeki bir isim, bir anda arkeologların dikkatini çekti ve Hıristiyanlık tarihinin en ilgi çekici tartışmalarından biri başladı.

* * *

Mezarlıkta bulunan heykellerden birinin altında, şöyle bir isim vardı:

"Sidon’lu Tiberius Julius Abdes Pantera."

Bu isim, orada mezarı bulunan Romalı askere aitti.

Altında da şu bilgi yer alıyordu:

"Birinci okçu birliğinde 40 yıl hizmet verdikten sonra 62 yaşında ölen asker burada yatıyor."

İlk bakışta sıradan bir Romalı askerin mezarıydı.

Mezar Milattan Sonra birinci yüzyıla aitti.

Ama "Pantera" ismi bazı arkeologlara, bir şeyler hatırlattı.

Özellikle komplo teorisine düşkün arkeologlara.

Bu ismi, ilk defa Celsus isimli bir Yunan filozofu telaffuz etmişti.

Celsus, "Gerçek Doktrin Üzerine" adlı bir kitap yazmıştı.

Orada, "Hazreti İsa’nın annesi Meryem Ana’nın, Pantera isimli Romalı bir askerden hamile kaldığını" iddia ediyordu.

Bu da İsa’nın "biyolojik" bir babası bulunduğu anlamına geliyordu.

Hıristiyanlığın en temel varsayımlarından biri çöküyor muydu?

Bu iddia, kilise tarafından anında geçersiz kılındı ve unutuldu.

* * *

James D. Tabor
, Amerika’nın North Caroline Üniversitesi’nin Dini Bilimler Bölümü’nün kürsü başkanıydı.

Bir gün, Almanya’da bulunan bu mezarla ilgili bilgileri okuyunca kalkıp Bad Kreuznach’a gitti.

Araştırmalarıyla ilginç bazı benzerliklere ulaştı.

Ulaştığı ilk bilgi şuydu:

Pantera’nın doğum yeri olan Sidon, Suriye-Filistin sınırında bir yerdi.

Pantera, Filistin’de görev yapmış bir Romalı askerdi. Yani Hazreti İsa’nın doğduğu topraklardan geliyordu.

Doğuştan Romalı değildi. Köle olarak çalıştıktan sonra kendisine hürriyeti ve Roma vatandaşlığı verilmişti.

O dönemde Filistin’deki Romalı okçular, önce Hırvatistan’a, oradan da Almanya’ya gönderilmişti.

İkinci buluşu şuydu:

"Abdes" ismi, Aramice’nin Latinleşmiş şekli olan "Ebed"den geliyordu.

Anlamı da "Tanrı’nın Hizmetkárı"ydı.

Bu da, Pantera’nın Yahudi kökenli olduğunu ortaya koyuyordu.

* * *

Ancak bu tezi çürütecek başka şeyler vardı.

1891 yılında Charles Clermont-Ganneau adlı bir Fransız arkeolog, Kudüs’ün kuzeyinde Nablus yolu üzerinde eski bir Yahudi mezarlığı keşfetmişti.

Buradaki lahitlerden birinin üzerinde Yunanca Pantheros ismi yazılıydı.

Yani Pantera veya Pantheros o dönemde hem Romalılar hem de Yahudiler tarafından kullanılan bir isimdi.

Öyleyse, bu Pantera, Hazreti İsa’nın gerçek babası mıydı?

Meryem’i o mu hamile bırakmıştı?

Bir tecavüz söz konusu olmuş olabilir miydi?

Matta İncili’nde Hazreti İsa ile ilgili küçücük bir ayrıntı var.

Hazreti İsa, bir seyahati sırasında Sidon’a uğramıştı.

Yani Pantera’nın doğduğu kasabaya.

Oysa Sidon, yolunun üzerinde değildi.

O günden beri kimse onun o seyahatte Sidon’a neden uğradığını açıklayamadı.

* * *

Peki heykeldeki askerin yüzü, Hazreti İsa tasvirlerine benziyor muydu?

Bu sorunun cevabı da verilemedi.

Çünkü demiryolu işçileri, heykeli bulduğunda başı yoktu...

Hazreti İsa, çarmıhta can verirken "Baba beni neden terk ettin" demişti.

Her şey işte son nefesteki o "Baba" kelimesinde kilitleniyor.

Ve o sorunun cevabı hiçbir zaman verilemeyecek...



(*) Bilgiler, James T. Tabor’un bu yıl Simon and Schuster Yayınevi’nden çıkan "The Jesus Dynasty" adlı kitabından alındı.
Yazarın Tüm Yazıları