Ayşe'nin Gözlüğü

Ayşe ARMAN
Haberin Devamı

X-sevgili diye kart mı bastırayım?

Size yemin ediyorum onun hiç bir suçu yok.

O bu röportajı istemedi.

O düzgün bir adam.

Tek suçu 17:35 uçağıyla Ankara'dan gelmesi...

Bu konuşma -zorla- arabada Gayrettepe'deki ofisine giderken yolda gerçekleşti.

Biliyorum ben alçağım.

Ama teyp elimdeydi, ‘‘cart’’ diye açtım, ben de işini yapmaya çalışan bir gazeteciyim, sadece (biraz) fazla ısrarcıyım.

Gizli kayıt değildi, bakın onu ben bile yapmazdım.

Yani teybin ‘‘kırmızı gözü’’ yanıyordu.

Ömer Durak da bunu görüyordu.

Ama havaalanından şehre kadar olan yolda ‘‘tıp oynaması’’ (demek istiyorum ki hiç konuşmadan susması) tuhaf olurdu, o da haliyle konuştu...

Zaten çok kibar.

Dedim ki ‘‘Ne yazarsam mutlu olursunuz?’’

Dedi ki, ‘‘Siz ne yazarsanız yazın ben mutsuz olacağım’’.

Bir işe yaramayacak ama kendisinin affına sığınıyorum ve hayatı boyunca hiç bir gazeteciye güvenmemeyi öğrenmesi gerektiğini düşünüyorum. Yine de eline düştüğü en kötü gazeteci ben değilim...

Yani hiç mi söyleyecek bir şeyiniz yok!

- Kimseyi ilgilendirmez ki söyleyeceklerim. Gazetelerde yer alacak kadar önemli bir adam değilim ben.

Peki mesleğinizle ilgili sorular sorsam. Mesela telif haklarıyla ilgili.

- Neden olmasın? Ama 6 ay sonra.

Meslekte ilerleyeceğiniz branşı nasıl seçtiniz, yani neden bu alanda uzmanlaştınız. Tesadüf mü?

- Aynen. Müvekillerimden birisi Raks idi. İşleri yoğundu, bu konuya yoğunlaştım. Bakın, ben kontrolden çıkıyorum. Konuşmak istemiyorum, beni anlayın.

Yeni Telif Hakları Kanunu'nu konuşalım.

- Hangi konuda konuşursam konuşayım, bana zarar gelir. Reklam olarak değerlendirirler. N'olur beni affedin. Kendi ses tonumdam ve ifademden ben bile bıktım. Kendimden sıkıldım!

SUÇUM AŞIK OLMAK

Pişman oldunuz değil mi? Herşeye. Burnunuzdan geldi.

- Öyle deyip, kendimi sıyıramam. Haksızlık olur bu. Benim de suçum var. Suçum aşık olmak.

Avukatsınız ya: Aşkın adaleti var mı?

- Cevap vermeyeceğim.

Bu kadar da ciddiye alınacak bir şey değil.

- Bakın, ben takıntılı bir adamım. Konuşmak istemiyorum. Ben sizi her gördüğümde elinizi sıkarım ama bu konuştuklarımızı bile yayınlarsanız beni üzmüş olursunuz. Artık kötü geçen Pazar'lardan nefret etmeye başladım. Hakkımda hiçbir haber çıksın istemiyorum.

Ben de bunu anlamıyorum. Yani sizi tenzih ederek söylüyorum ama bazıları ünlü kadınlarla oraya buraya gidiyor, aşk yaşıyorlar sonra da ‘‘Ama haber olmak istemiyordum’’ diyorlar.

- Hayatımda bir tane ünlü kadın oldu: O da Ebru! Başka olmadı ki. Gerçi 14, 15 tane daha sanatçı müvekkilim var ama hiç biriyle ilişkim filan olmadı. Ben öyle bir adam değilim. Ben playboy değilim. Öyle anılmak beni rahatsız ediyor. Araba sizi nereye bıraksın?

Siz durduğunuzda ben de inerim.

- Bu saatte nereye gideceksiniz ki? Çok rica ediyorum, şoförüm nereye gitmek istiyorsanız oraya bıraksın sizi. Yani ben eminim kendi kendinize gidecek maharetiniz vardır ama...

HABER DEĞERİM YOK

Şurada üç tane soru vardı soracaktım. Üstelik hiç Ebru Gündeş ismi geçmeyecekti...

- Anlatamıyorum ben galiba. Ben akılda kalmamak için elimden geleni yapıyorum, kız kardeşimle sinemaya bile gitmiyorum. Herşey anlamsızlaştı. Çok saçma. Çok saçma.

Aleyhinizde çıkan, sizi suçlayan olumsuz haberleri görünce bir hukuku adamı olarak siz bir şey yapamıyor musunuz?

- Aslında en iyi bildiğim konulardan birisi. 5 sene Akşam Gazetesi'nin avukatlığını yaptım. Dahası Savaş Kalafat'ın ve Kenan Erçetingöz'ün avukatıydım. Ama kendime faydam olmuyor. Ebru'yla beraberken ‘‘Bu işin kaderi bu’’ diye razı oluyordum. Gerçi yine fotoğraf çektirmemeye, objektiflere bakmamaya gayret ediyordum, ben de böyle bir adamım, hoşlanmıyorum, ama artık ilişkimiz de bitti, n'olur yani insanlar beni rahat bıraksa, zaten haber değeri olan biri değilim ki. Ama işte beni Ebru Gündeş'in sevgilisi olarak tanıdılar bir kere.

Ve siz bundan rahatsız oluyorsunuz...

- Allahaşkına ne yapayım? X-sevgili diye kart mı bastırayım? ‘‘Kusura bakma, Ramazan'da haber yok, fotoğrafını basacağız, sen de bizi idare et’’ diyorlar, benden anlayış bekliyorlar. Böyle bir şey olur mu?

Bir fikir: Ortalığa çıkıp, ‘‘Kardeşim bir ilişkimiz vardı, ama yaşandı, bitti. Beni artık rahat bırakın’’ deseniz...

- Bunu anlayacak insan zaten o haberi yapmaz ki. Zamana bıraktım ben. Bundan sonra başka bir medyatik ilişki yaşarsam... Gerçi uzak dururum... Elimi bile sürmem... O zaman anlayacağım, ama şimdi neden gazeteciler peşimde?

HANIMEFENDİYİ GÖTÜR

İnsanlar genelde ünlü biriyle birlikte olmanın sefasını sürerler, siz cefasını çekiyorsunuz.

- Tanımadığım insanlarla sevgili diye yazıldım. Bu sevimsiz bir şey. Tüm çevrem, ailem, en önemlisi müvekillerim de okuyor yazılanları. Bir toplantıya giriyorsunuz, suratınıza tuhaf tuhaf bakıyorlar. İşin fenası bir yere gitmiş oluyorsunuz, beş kamera birden çekiyor ve hepsi birer gün arayla yayınlıyor. İnsanlar sizi her gece dışarıda zannediyor! Bir kere daha rica ediyorum. Beni anlıyorsunuz değil mi, tüm bunları yazmanız için değil, neler hissettiğimi anlamanız ve yazmamanız için söylüyorum. Ne diyeyim ki başka? Ümit, ben kapıda ineyim, hanımefendiyi dilediği yere götür.

Bu anevrizma hikayesi de herşeyin tuzu biberi oldu değil mi?

- Evet. Elbette. Ve Ebru'nun başına gelmesi daha da feci. Kimin başına gelse feci olurdu aslında, ama o çok sevdiğim bir insan. Siz inmiyorsunuz arabadan! Ne yapmam gerekiyor şimdi? Bari gelin, size yukarıda bir kahve ikram edeyim...

Yazarın Tüm Yazıları