Ayrımcılığın alafrangası

KEŞKE tartışma parlamentoya taşınmasaydı. Fransız Parlamentosu’ndaki Türkiye tartışmasını Brüksel’de Avrupa Parlamentosu ekranlarından canlı izledik.

Zeynel Lüle, Şirin Payzın ve ben. Gazetecilik objektifliğinin de bir sınırı vardır. Kulağımızda kulaklıklarımız, gözlerimiz ekranlarda, notlarımızı tutarken bir an geldi, kulaklıklarımızı fırlatıp birbirimize baka kaldık.

Fransız Parlamentosu’ndaki Türkiye tartışması, günlerdir süren tartışmanın bir dönüm noktasıydı. Fransa’da tartışma siyasi boyutlarını aşarak, dışlama ve ayrımcılık boyutlarına vardı.

Fransız kamuoyunda, televizyonlarda, gazetelerde bu görüşler akıl ve izan süzgecinden geçmeden, ırkçılığa zemin hazırlayabilecek bir mecraya ilerliyor.

Ve, Türkiye’yi iç politika malzemesi olarak çiğneyenlerin karşısında Fransa’nın akıllı insanlarının direnci de azalıyor, ırkçı tamtamlar onların itirazlarını bastırıyor.

* * *

PERŞEMBE günü, Fransa Parlamentosu’ndaki tartışmanın notlarından alıntılar aktarmak istiyorum.

Phillip Pemezec (UMP iktidar): ‘Türkiye’de İslamcılık, güçlü ordu sayesinde bugüne kadar engellenebilmiştir. Ama biz bugün Türkiye’den ordunun iç politikada etkisizleştirmesini istiyoruz. İslamcılar da Avrupa Birliği’ne bunun için girmek istiyorlar. Ayrıca, Yahudi soykırımını inkar eden bir Almanya ile Avrupa’yı kurabilir miydik? Türk devleti, 2 milyona yakın Ermeni’nin soykırıma uğratıldığını reddetmeye devam ediyor. Soykırımlarda hiyerarşi olabilir mi? Fransızların çoğunluğu Türkiye’nin üyeliğine karşıdırlar. Türkiye bizim için bir müttefiktir o kadar. General de Gaulle Atlantik’ten Urallar’a uzanan bir Avrupa’yı hayal etmişti. Siz Atlantik’ten Fırat’a uzanan bir Avrupa kabusunu yaşamaya hazır mısınız?’

Dominique Paille (UMP): ‘Türkiye’nin katılımıyla Avrupa Birliği, hayalini kurduğumuz federasyondan uzaklaşıp sadece serbest değişim bölgesi haline gelecektir.’

François Bayrou (UDF): ‘Türkiye’nin katılımı Avrupa’nın birliğine değil, dağılımına yol açacaktır.’

François Baroin (UMP): ‘Türkiye’nin adaylığı tartışma yaratıyor. Çünkü diğerlerine benzemiyor. Birlik Türk Müslümanlığı’na uyum sağlayabilecek mi? 15 yıl sonra Türkiye’de rejimin değişmeyeceğini kim garanti edebilir?’

Edouard Balladour (Parlamento Dış ilişkiler Komisyonu Başkanı): ‘17 Aralık’ta Avrupa Konseyi, sadece tek görüşe bağlı kalmamalı, tam üyeliğin yanı sıra imtiyazlı ortaklık seçeneğini de müzakerelerin sonunda referanduma koyma kararını almalıdır.’

Rene Bouquet (Sosyalist): Türkiye geçmişine karşı inkarı sürdürdükçe, Ermeni soykırımını tanımadıkça, Kıbrıs’ı işgalden vazgeçmedikçe Avrupa Birliği’nin parçası olamaz. 17 Aralık’ta Türkiye ile müzakereler Ermeni soykırımını tanıma koşulu ile açılabilir.’

Fransız Parlementosu’nda üç görüş çarpışıyor. Tam üyelik müzakerelerinin açılmasına karşı çıkanlar, açılsın ama tam üyeliğin yanı sıra imtiyazlı ortaklık seçeneği de karara girsin diyenler. Sayıları çok az olmasına rağmen müzakerelerin tam üyelik hedefinde başlamasında ısrar edenler.

Karşıtlar, 17 Aralık’tan önce mutlaka Parlamentoda oylama yapılması için çabalarını sürdürüyorlar.

* * *

FRANÇOİS Bayrou’nun, 9 Temmuz’da Türk hükümetine yapılan ve Ortaklık Anlaşmasını yeni üyelerle yeniden imzalaması çağrısını temel alarak, oylama isteyeceği haberleri geliyor. Yeni gerekçe şöyle: ‘Türkiye Kıbrıs’ı tanımıyor, tanımak istemiyor çünkü işgalini sürdürüyor. Bir üyemizin topraklarını işgal eden bir adayın katılım talebi hakkında karar ulusal parlamentoda oylanmalıdır. Chirac, 17 Aralık’ta bu kararı dikkate almalıdır.’

Eğer bu girişim engellenemezse işler çatallaşabilir. Diğer üye ülkelerde de Türkiye’nin tam üyeliğine karşı olanlar aynı yolu izlemeye kalkabilirler.

Umuyorum bu kabus rüyalarımızı bölmez ve 17 Aralık’ta anlaşılmaz ve kabul edilemez bir sonuç çıkmaz karşımıza.

Gümrük Birliği’nden bu yana geçen dokuz yıl boyunca hiçbir şey söyleme de, Türkiye’nin Avrupalı olmadığına son anda karar ver. Ayrımcılığın alafrangası. Bir tarihi dostu ve müttefiki değil, Avrupa’ya yanaşmakta olanların da cesaretini kıracak bir dar görüşlülük.
Yazarın Tüm Yazıları