Güncelleme Tarihi:
OĞLUNUN ‘Krone’ adlı lokale gitmiş olabileceği düşüncesiyle oraya girdi. ‘Krone’, aşırı sağcı ‘Stander Greif MC’ adlı motosiklet çetesi üyelerinin uğrak yeriydi. Oğlunun burada olduğu ve kötüye kullanıldığı şüphesi taşıyan Seydi Battal Koparan ile içerideki aşırı sağcı grup arasında tartışma çıktı.
Lokal sahibinin karısı, “Pis Türkler, çekip gidin buralardan” diye bağırdı. Baba Seydi Battal Koparan lokalden çıkıp gitti ve başka bir yerde bulduğu oğluyla eve giderken, 6-7 kişilik bir grup tarafından önü kesildi. Baba Koparan, oğlunun gözleri önünde demir çubukla dövülerek komaya sokuldu. Oğlunun ise iki dişi kırıldı. Hastaneye kaldırılan Seydi Battal Koparan 5 saat sonra öldü. Geride 5 çocuk ve bir eş bıraktı.
Motosiklet çetesinin üç üyesi tutuklandı, biri beraat etti. Biri 3.5 yıl, diğeri 1 yıl 9 ay hapis cezasıyla kurtuldu. Koparan’ın eşi ayda 900 Mark’la ailesini tek başına geçindirmek zorunda kaldı.
Bu olayı 22 haziran 1982’de Tevfik Gürel cinayeti izledi. 26 yaşındaki Tevfik Gürel, Hamburg yakınlarındaki Norderstedt’te diskoda bir Alman kızla yakınlık kurdu. Görgü tanıklarının ifadesine göre, Gürel, kızın rızasıyla ona sarıldı. Ancak diskodaki bir grup, “Yabancılar defolsun” diye bağırarak, Tevfik Gürel’e saldırdı. Ağır yaralanan Tevfik Gürel hayatını kaybetti.
KAFASINI TAŞLA EZDİLER
29 yaşındaki duvar ustası Mehmet Kaymakçı, 24 Temmuz 1985 akşamı Hamburg’da, iş yorgunluğunu atmak için ‘Bei Ronnie’ adlı bir lokale girdi. Polis raporuna göre lokalde Frank Uwe P., Mario B. ve Bernd M. adlı üç neonazi kendi aralarında siyaset tartışıyorlardı.
Üç neonazi, gece lokalden çıkan Mehmet Kaymakçı’nın peşine düştü. Hohe Liedt Str. sokağında Mehmet Kaymakçı’nın önünü kesip komaya sokuncaya kadar döven üç neonazi bununla da yetinmedi. Mehmet Kaymakçı’yı sokağın kenarındaki bir çalılığın arkasına çektikten sonra, Frank Uwe P. ağır bir beton parçasıyla Mehmet Kaymakçı’nın kafasını parçaladı.
Olay esnasında çıkan gürültü üzerine uyanan mahalle sakinleri polisi arayıp rahatsız edildikleri şikâyetinde bulundu. Olay yerine gelen polis ekibi, Frank Uwe P.’yi gürültü yaptığı şüphesiyle kimlik tespiti yaptıktan sonra serbest bıraktı.
Ertesi gün yoldan geçen bir bisikletli çalılığın arkasında Mehmet Kaymakçı’nın cesedini görüp polise haber verdi. Polis, gece kimlik tespiti yaptığı Frank Uwe P.’yi gözaltına aldı. Zanlının ayakkabılarında halen Mehmet Kaymakçı’nın kan izleri vardı.
Frank Uwe P., polis verdiği ifadede, “Evet biz yaptık. Türkleri korkutmak istedik” dedi. Bu vahşi ırkçı cinayet, ‘Lokal kavgası’ olarak nitelendirildi. ‘Hamburger Abendblatt’ gazetesi, cinayeti ‘üç işsiz gencin’ işlediğini yazdı.
Cinayetten önce Hamburg metrosunda “Türken raus” (Türkler defolun) diye Almanca ve Türkçe pullar yapıştırılmıştı.
Savcı Reich, Hamburg Eyalet Mahkemesi’nde görülen davada üç neonaziyi “ölümle sonuçlanan adam yaralama” ve “adam öldürmeye teşebbüsle” suçladı. Saldırıyı mahkemede en ince ayrıntılarına kadar anlatan ve Mehmet Kaymakçı’nın dayak ve tekmeler sonucu hayatını kaybettiğini söyleyen savcı Reich, cinayetin siyasi motifli olduğu konusunda tek bir söz söylemedi.
Oysa adli tıp raporunda, dayak sonucu komaya giren Mehmet Kaymakçı’nın hırıltılar çıkardığı için beton parçasıyla kafasının ezildiği belirtiliyordu.
Poliste, adam yaralama ve nazi sloganları atmaktan dosyası bulunan Frank Uwe P., mahkemede cezaevi koşullarından, “Burada da Almanlar yabancılar tarafından eziliyor” diyerek şikâyet etti. Mahkeme, üç neonaziden ikisine 8’er yıl, birine ise 7 yıl hapis cezası verdi. Mahkeme kararında, saldırının sinsi bir ırkçı saldırı olduğuna dair hiçbir ifade yer almadı. Mehmet Kaymakçı’nın öldürüldüğü yerde bugün ne bir anıt ne de bir tabela var.
Mehmet Kaymakçı cinayeti Hamburg’da ilk ırkçı cinayet değildi. 1980 Ağustosu’nda ‘Deutsche Aktionsgruppe’ (Alman Eylem Grubu) adlı neonazi örgüt üyeleri Vietnamlı mültecilerin kaldığı bir evi kundakladı ve iki Vietnamlı hayatını kaybetti.
‘KANAKE’ DEYİP BIÇAĞI SAPLADI
Tarih: 12 Mayıs 1989 Yer: Berlin. 25 yaşındaki Ufuk şahin, Wilhelmsruher Damm Caddesi’ndeki evinde Murat P. adlı arkadaşıyla akşam çay içtikten sonra dışarıda bir tur atmak istedi. İki arkadaş evden çıktı. Karşıdan, yanında kız arkadaşıyla gelen Andreas Sch. adlı bir Alman, “Bu yabancılar buraya geleli, güvenlik kalmadı. Bak onlardan iki ‘Kanake’ geliyor” diye laf attı. İki arkadaş cevap vermeden yollarına devam etti. Ancak Andreas Sch. arkalarından, “Yabancılar defolun” diye bağırarak tekrar sataştı. Ufuk Şahin, şimdiye kadar hiç karşılaşmadığı katiline, “Biz de insanız, sen de. Ne demek bu şimdi” dedi. Andreas Sch. cebindeki sustalı bıçağı çıkarıp Ufuk Şahin’e sapladı. Şahin hayatını kaybetti.
Polis, saldırganın evinde aşırı sağla ilişkisine dair bir ipucu bulunmadığı sonucuna vardı. Ufuk Şahin’i yabancı olduğu için öldürdüğünü söyleyen saldırgan, 5 yıl hapis cezasıyla kurtuldu. Şahin, geride eşiyle birlikte 2 yaşında bir çocuk bıraktı. Neonaziler, Ufuk Şahin’i anma töreninde de olay çıkardı.
17 YAŞINDAKİ NİHAT’I SIRTINDAN BIÇAKLADILAR
Tarih: 28 Aralık 1990 Yer: Hachenburg. Rheinland Pfalz Eyaleti. Berlin Duvarı’nın yıkılıp iki Almanya’nın birleşmesinden sonraki ilk ırkçı saldırı. Kurbanı ise maalesef yine Türk. Neonaziler, 17 yaşındaki Nihat Yusufoğlu ve ailesinin kaldığı evin karşısını buluşma yeri haline getirmişti. 20 yaşındaki Alexander Tieze, neonazi grubun elebaşı olarak polis tarafından biliniyordu. Neonaziler olaydan haftalar öncesinde Yusufoğlu ailesine hakaretler ve tehditler savurmuştu. Olay günü 6 neonazi evin önüne gelerek, “Kanaken raus” (Kanaklar defolun) diye slogan attı. Nihat Yusufoğlu kardeşiyle birlikte dışarı çıkıp, neonazileri evin önünden göndermek istedi. Ancak saldırgan Alexander Tieze, Nihat Yusufoğlu’nu itişip kakışma sırasında sırtından sapladığı bıçak darbesiyle öldürdü.
Çok açık bir ırkçı saldırı olmasına rağmen, savcı ve mahkeme olayı ırkçı ya da aşırı sağ bir saldırı olarak görmedi. Alman basını, savcıyı, cinayeti ‘siyasi olmayan aptal bir gencin işlediği cinayet’ gibi göstermekle suçladı. Saldırgan 6 yıl cezayla kurtuldu.
‘ALMANCA KONUŞUN ALMANCA’
Tarih: 13 Kasım 1991 Yer: Adenauerplatz. 19 yaşında, Berlin doğumlu, Sophie Charlotte Lise öğrencisi Mete Ekşi, arkadaşlarıyla Adenauerplatz meydanında Türkçe sohbet ediyordu. Onlara daha sonra kardeş oldukları anlaşılan üç Alman, “Türkçe değil, Almanca konuşun, Almanca” diye laf attı. Bunun üzerine Türk gençleriyle üç Alman kardeş arasında başlayan tartışma, kavgaya dönüştü. Mete Ekşi başına aldığı beyzbol sopası darbesiyle komaya girdi. 17 gün hastanede yoğun bakımda yatan Mete Ekşi, 13 Kasım 1991’de hayatını kaybetti. Öldürücü darbeyi vuran 25 yaşındaki Michael Sch., bir Türk kadınına tecavüzden cezaevinde yatıp çıkmıştı. Mahkeme ırkçı bir saldırı olduğu iddiasını reddetti. Michael Sch. ‘ölüme yol açan adam yaralama’ suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezasıyla kurtuldu. Bu saldırıdan yaklaşık iki ay önce neonaziler Hoyerswerda kentinde gündüz vakti seyircilerin alkışları arasında bir mülteci yurdunu ateşe vermişti. Hoyerswerda saldırısı yabancı düşmanı saldırıları tetikledi.
PEŞLERİNE DÜŞTÜ, OTOMOBİLLE ÇARPTI
Tarih: 27 Aralık 1992 Yer: Meerbusch. Olay, Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’nin Meerbusch yakınındaki 57 numaralı otobanda oldu. 20 yaşındaki Şahin Çalışır ve iki arkadaşı otomobilleriyle giderken, polis tarafından aşırı sağcı olarak bilinen Klaus E. peşlerine düştü. Klaus E., Şahin Çalışır’ın aracına vura vura sıkıştırdı. Şahin Çalışır ve iki arkadaşı arabadan inip kaçmaya çalışırken, Klaus E. arabasını Şahin Çalışır’ın üzerine sürdü ve çarparak öldürdü. Mahkeme olayda ırkçı bir motif görmedi ve Klaus E.’yi ‘ihmalkârlıkla adam öldürme ve trafiği tehlikeye atma’ suçlarından 15 ay hapis cezasına çarptırdı. Saldırgan cezaevinden yazdığı mektupta, “Bir daha asalak asalak dolaşamayacaklar” diye yazdı.
Olay sırasında Klaus E.’nin yanındaki kişi, aşırı sağ Halk ve Vatan için Alman Ligi adlı örgütün aktif üyelerindendi.
KAFASINA GAZ TABANCASI DAYADILAR
Tarih: 9 Mart 1993 Yer: Mühlheim/Ruhr. 56 yaşındaki Mustafa Demiral yolda yürürken aşırı sağcı ‘Republikaner’ (Cumhuriyetçiler) partili iki neonazi tarafından hakarete uğradı. Aralarında tartışma çıktı. İki aşırı sağcı gaz tabancasını idam edeceklermiş gibi Mustafa Demiral’ın kafasına dayadı. Kalp hastası olan Mustafa Demiral kalp kriz geçirdi ve olay yerinde öldü. İki aşırı sağcı ‘ölümle sonuçlanan adam yaralama’ suçundan 4’er yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu saldırı da resmi istatistiklere ‘yabancı düşmanı motifli’ olarak girmedi.