Avcı/toplayıcı/kütüphaneci

MODA’daki öğrenci evini bir gözümüz Şam’a diğeri Fizan’a bakar halde terk ederken, kapıyı açıp dünyaya karışmadan hemen önce durur, kendimize biraz çekidüzen verir ve “Affet beni Oğuz Abi!” derdik.

Haberin Devamı

Oğuz Abi bize bakmazdı, o klasik yün kazaklı fotoğrafında sağ omzunun üstünden “Ne haliniz varsa görün” der gibi uzaklara bakardı.
Öğrenci evimizin kapısında asılı bu fotoğrafın altında şu cümle yazardı:
“Türk solu geç kalkar, çünkü bir gece önce sabaha kadar içmiştir.”

Oğuz Atay’ın “Günlük”ünü okumuş her seveni gibi o cümlenin sahibinin ustamız olmadığını bilirdik.
Günlüğünün 5 Ocak 1975 tarihli bölümünde bu sözü tırnak içine alıp kullanmadan önce ‘Bir sosyalist eleştirmenimizin dediği gibi’ hatırlatmasını yaptığını bilirdik.
Ama neticede “Oğuz Atay’dan kaptığımız güzel cümlelerden biri”ydi ve akşamdan kalmışsak eğer özrü o sosyalist eleştirmeni bulana kadar Oğuz Abi’den dilemek daha kolaydı!

Başbakan Erdoğan, grup toplantısında CHP’yle kafa bulurken “merhum yazar Oğuz Atay”dan alıntıladığı bu cümleyi araya sıkıştırdı, “Medya bunu da kullanır ha” dedi ve “Bak ben gol demiyorum adamın diyor” havasıyla alıntıyı noktaladı.
Erdoğan veya “avcı/toplayıcı/kütüphaneci” nutuk metni yazarlarının özellikle şiir alıntıları kullanmayı sevdiklerini biliyoruz.
Yunus Emre, Mehmet Âkif, Sezai Karakoç, İsmet Özel, Ece Ayhan, Nâzım Hikmet...
Tabii biraz “işlerine geldiği gibi” kullandıkları için ortaya enteresan manzaralar çıkabiliyor.

Haberin Devamı

Kendisine mal etmediği bir sözü Oğuz Atay’ın ağzındanmış gibi aktarmalarını sadece “yaygın bir hatayı tekrarlamışlar” diye geçiştirebiliriz.
“Türk solu geç kalır, çünkü akşamdan kalmadır”ı Oğuz Atay’ın “orijinal” cümlesi sanan, böyle olduğuna inanan çoktur.
“Frankenştayn”ı canavar sanmak gibi bir hadise.
Burada bir duralım çünkü “yaygın yanlışların” en meşhurudur.
Mesela “özel yetkili mahkemeler” tartışılırken çok sık kullanıldı “Yarattıkları Frankenştayn’la uğraşıyorlar şimdi...” diye başlayan cümleler.
Oysa Frankenştayn (Mary Shelley’in yazdığı Frankenstein, or The Modern Prometheus) canavar değildir, canavarı yaratan doktorun adıdır; hatta tam adıyla Victor Frankenstein’dır.

Başbakan Erdoğan veya “avcı/toplayıcı/kütüphaneci” nutuk ekibi, Ece Ayhan’ın “Yalınayak Şiirdir”ini de cımbızlama ve gündeme uyarlama yöntemiyle epeyce kullandı.
“Sivil Şiir”in, “İkinci Yeni”nin mühim isminin 1970 model şiirinden iki mısra çok sevildi bu ekip tarafından:
“Biz tüzüklerle çarpışarak büyüdük kardeşim”
“Velhasıl onlar vurdu biz büyüdük kardeşim”

Haberin Devamı

“Tüzük” yerine “manşet” dedin mi nutukluk oluyor işte...
Benim de çok sevdiğim bir şiirdir ancak şiirin tamamını bilenler “Acaba tamamını okuyup beğenip mi kullandılar?” sorusunu kendilerine muhakkak sormuştur.
Çünkü pek “muhafazakâr” çizgide değildir.
Devamını yazıp burada gereksiz hadise çıkarmayalım ama merak eden bulup okusun.
Veya durun bir örnekleme yapalım da durum anlaşılsın, edebiyat bilgimiz artsın:

“(2.) Velhasıl onlar vurdu biz büyüdük kardeşim
Babamız dövüldü güllabici odunlarla tımarhanede
Acaba halk nedir diye düşünür arada işittiği
Dudullu’dan tâ Salacak’a koşarak alkışlayalım
Fazla babalarıyla dondurma yiyen çocukları
Hangi çocukların neye imrenmesi yalınayak şiirdir?”

Yazarın Tüm Yazıları