Asker ve barış

TÜRKİYE’de bazı şeylerin gerçekten değişmekte olduğunu dün Genelkurmay Başkanlığı’nın düzenlediği uluslararası sempozyumu izlerken daha iyi fark ettim. Askerin siyasetteki rolünün azaltılması konusu, Türkiye’yi dışlamak isteyen Avrupa çevrelerinin, ‘nasılsa Türkiye bunu beceremez’ inancıyla en çok sarıldığı konu. Oysa dün, Harp Akademileri’ndeki uluslararası sempozyumu izlerken, bu konuda da değişim sürecinin başladığını gördüm. Son yıllarda, Harp Akademileri’ndeki geleneksel bahar sempozyumları, ‘askerin iç politikaya ilişkin vereceği mesaj’ açısından merakla beklenirdi. Bu kez de -eskisi kadar olmasa da- böyle bir beklenti vardı. Hatta 27 Mayıs’a denk gelmesi ve AKP’nin Demokrat Parti imajını kamuoyunda çağrıştırma girişimi de göz önüne alındığında, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un konuşması sembolik bir nitelik kazanabilirdi. Ama öyle olmadı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içinden geçtiğimiz kritik dönemin Türkiye’nin güvenliğine etkileri konusundaki görüşlerini öğrendik bu konuşmadan. Bu konuşmada, laiklik konusuna değinilmiş olması da ‘askerin hükümete yani siyasete müdahalesi’ olarak algılanmamalı. ABD’nin, ortaya attığı ve hazırladığı ‘Büyük Ortadoğu Projesi’, önümüzdeki günlerde G8 Zirvesi’nde ilk kez masaya yatırılacak. Davetliler arasında projede öncelikli rol oynamaları düşünülen Ortadoğu ülkeleri ve ‘İslamiyet ile demokrasinin bir arada yaşayabileceklerinin örneği olarak’ Türkiye de var. Orgeneral Başbuğ, evrensel bir çerçeveden başlayıp küresel sorunları tartıştığı konuşmasında Büyük Ortadoğu Projesi çerçevesinde Türkiye’ye atfedilmek istenen role değinirken laiklikten söz etti. Daha sonra söz alan konuşmacıların büyük bir kısmının da dikkat çektiği bir noktanın altını çizdi. Demokrasi bir süreç meselesiydi. Genelkurmay İkinci Başkanı, ‘Türkiye’den hareketle nüfusun büyük bir bölümü Müslüman olan ülkelerin kolaylıkla demokratik bir yapıya dönüşebileceği sonucunu çıkarmak yanıltıcı olabilir’ dedi ve Türk demokrasisinin itici gücünün laiklik olduğunu söyledi. Bu, Türkiye’ye oynayamayacağı roller vermek isteyen ‘Büyük Ortadoğu Prodüktörleri’ne bir mesajdı. * * * KONUŞMADA benim dikkatimi çeken nokta, ABD’ye karşı tondu. Orgeneral İlker Başbuğ, terörizme karşı mücadelede ABD’nin, ‘dünyaya önderlik yapmaya mecbur olduğu kadar işbirliği yapmaya da mecbur olduğunu’ söyledi. ‘Yönlendirici politikalardan ziyade, işbirliğine yönelik yaklaşımlar önemlidir’ dedi. ‘Sorumlulukların paylaşımı ile tehdide karşı uygulanacak hareket tarzlarına iştirak arasındaki dengenin sağlanması’nın altını çizdi.Ve, PKK Kuzey Irak’ta varlığını sürdürdükçe Türk askerinin de bölgeyi terk etmeyeceğini açıklarken, bunun Türkiye’nin güvenlik gereksinimi olduğunu belirterek noktayı koydu: ‘ABD’nin terörle mücadele kapsamında bugüne kadar bu terörist unsurlara karşı aktif ve görülebilir bir faaliyette bulunmadığı da gözlenmektedir.’ * * * DİKKATİMİ çeken bir başka konu da askerlerin, ‘barış’a verdikleri önemi görülür hale getirmiş olduklarıydı. Orgeneral Başbuğ, Türkiye’nin uluslararası politikalarını kardeşlik ve dayanışma sacayağına oturtmaya özel önem verdiğini söylerken. 1. Ordu Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, kahve arasında biz gazetecilere, Bulgaristan sınırında eskiden askerlerin birbirlerine silah doğrultarak nöbet tuttuklarını anlatıyor, ‘Ama şimdi denetim için sınıra gittim. Durum kadar farklıydı ki. Barış güzel şey’ diyordu.
Yazarın Tüm Yazıları