ANKARA Temsilcimiz Enis Berberoğlu geçen pazar günü çok önemli bir yazı yazdı.
Ankara’da işlenen töre cinayetinde öldürülen kızın annesi ve babasının profilini verdi.
Her ikisi de ilkokul mezunu.
Öyleyse bu bir eğitim sorunu mu?
* * *
Rahmetli babam ilkokul ikinci sınıftan ayrılmaydı.
Annem ise ilkokula hiç gitmedi.
Okuma yazmayı kendi kendine öğrenmiş.
Kendini çok iyi yetiştirdi, kılık kıyafeti, davranışı, olaylara bakışı ile bize hep çok iyi bir örnek oldu.
Öyleyse aradaki fark ne?
* * *
Artık bu sorunun adını açıkça koyma zamanı geldi.
Töre cinayetleri, Türkiye’nin değil, Doğu’nun, özellikle Güneydoğu’nun sorunudur.
Eğer Türkiye’de bir "Kürt sorunundan" söz ediyorsak, bu da Kürtlerin gerçek anlamda bir "Kürt sorunudur".
Şimdi Avrupalılara seslenmek istiyorum.
Gün geçmiyor ki, bir Avrupalı siyasetçi veya gazeteci Diyarbakır’a gitmesin.
Orada belediye başkanlarıyla, yerel siyasetçilerle konuşuyorlar.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti hakkında her tür şikáyeti dinliyorlar.
Ama içlerinden biri bile çıkıp orada konuştuğu siyasetçilere "Kardeşim siz de şu töre cinayeti ayıbınızı önlemek için biraz parmağınızı oynatın" demiyor.
Sizce bu çok büyük bir ikiyüzlülük, ağır bir ayıp değil mi?
Hatta bazıları töre cinayeti ayıbını bile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin boynuna asmaya kalkışıyor.
* * *
Avrupalı dostlarımıza sesleniyorum.
Eğer samimiyseniz, eğer töre cinayetini Avrupa’nın bir ayıbı olarak görüyorsanız, lütfen bunu onlara hatırlatınız.
Bu ayıp asıl onların ayıbıdır ve bugüne kadar bunu önlemeyi bırakın, tartışılmasına bile izin vermediler.
Ya da, üç beş oy uğruna bu feodal ayıba ses çıkarmayacak kadar küçüldüler.
* * *
Bir çift sözüm de Türk medyasının "dini hassasiyeti ağır" bölümüne.
Enis Berberoğlu o yazısında, bu kesimin medyasına sesleniyor.
"Bu gazeteleri tarattım. Başkent infazı bu gazetelerin hiçbirinde yok... Çok satan bütün gazeteler töre cinayetini lanetliyor, AKP Meclis’te töre ve namus cinayetleri komisyonu kuruyor, başkanı AKP Gaziantep milletvekili Fatma Şahin canını dişine takmış çalışıyor. Ama muhafazakár medya bu insanlık ayıbına sesiz kalıyor. Neden diye sorulmaz mı?"
Sorarsınız da, cevabını alamazsınız.
Diyeceksiniz ki sana ne?
Doğru bize ne.
O kesimde fahri medya ombudsmanlığı çok revaçta olan bir meslektir.
Hemen hepsinin medya eleştiri sayfaları vardır.
Ama nedense orada birbirlerine hiç dokunmazlar, oklarını sadece merkez medyaya, çok büyük çoğunlukla da Hürriyet’e atarlar.
Sonunda burası özgür bir ülke, hakaret etmediği sürece katlanmak zorundayız.
* * *
Ama burada söz konusu olan Hürriyet veya merkezin öteki gazetelerinden birine çamur atmak meselesi değil.
Çok ciddi ve ağır bir toplumsal sorun var.
Berberoğlu’yla birlikte ben de soruyorum.
Hadi Güneydoğu’daki bazı ikiyüzlü siyasetçiler "Kol kırılır yen içinde kalır" diye bakıyorlar, ya siz?
Yoksa siz de bunu bir "ahlak" meselesi olarak görüp, o değil de bu yenin içinde mi tutmaya çalışıyorsunuz.
Bu ahlaki enkaz altında kalmış fahri ombudsmanlara da sesleniyorum.