Asgari sefalete DİSK dava açıyor

Yeni asgari ücret belli oluyor, aylık 25.6 lira, günlük 85 kuruşluk artışla 630 liraya ulaşıyor. DİSK bu asgari ücreti, yapılan artıştan yola çıkarak, “asgari sefalet” olarak tanımlıyor. Hem ücretin kendisinden, hem de bu artışla bir günde neler alınabileceğinden hareket ediyor.
Hesaplama müthiş bir tablo ortaya çıkartıyor. Gıda maddelerinin resmi fiyatlarını dikkate alarak, bir asgari ücretli, günlük 85 kuruşluk artışla, günde şu maddelerden sadece birini alabiliyor:
62 gram beyaz peynir ya da dört yumurta ya da 16 gram bebek maması ya da 406 gram ekmek ya da 34 gram dana eti ya da 33 gram koyun eti ya da 162 gram tavuk eti ya da 742 gram patates ya da 442 gram makarna ya da 201 gram zeytinyağı ya da 202 gram kuru fasulye ya da iki belediye otobüs bileti.
Bundan daha çarpıcı bir karşılaştırma olamaz. Atılan taş, hiç biçimde kurbağa ürkütmeye yetmiyor. Bu asgari ücret, tabloda görüldüğü gibi, geçimi, yani hayatı traji komik hale getiriyor.
HANGİ MALA KAÇ SAAT
Aynı çalışmaya göre, bir asgari ücretli hangi malı satın almak için, kaç saat çalışmak zorunda, sorusunun karşılığı ise, yine dramatik.
Bir kilo pirinç için 2 saat, bir kilo et için 10 saat, bir buzdolabı için 402 saat, bir kadın ayakkabısı 29 saat, bir erkek ayakkabısı için 41 saat, bir kilo beyaz peynir için 5 saat, bir masa bir sandalye için 27 saat çalışması gerekiyor.
O kadar saat çalışma karşılığında, bunlardan ancak birini satın alacak, başka bir şey almayacak.
SOSYAL DEVLETE TERS
Bu veriler insanca yaşamaya el vermiyor, anayasanın sosyal devlet ilkesine ters düşüyor.
DİSK bu nedenle yürütmeyi durdurma davası açmaya hazırlanıyor. Geçen yıl olduğu gibi. Geçen yıl da, asgari ücretin belirlenmesinden sonra DİSK yine dava açıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı aleyhine.
Dava dilekçesinde Anayasanın ilkesini hatırlatıyor, asgari ücret ve gıda maddeleri fiyatlarının resmi istatistiklerle bağlantısını kuruyor, hukuki gerekçelerini sunuyor.
Peki, ne oluyor?
Bu da soru mu, hiç bir şey olmuyor. Asgari ücret belirlendiği gibi, yürürlükte kalıyor. Geçen yıl dava geri dönüyor.
Bu yıl? Farklı bir şey olacağını sanmıyorum. Bizim ülkemizde durum böyleyken böyle.

Ağlayan maketler ve AKP’den çok önemli adım

İKİ koltukta iki maket var. Maketlerden biri Başbakan Erdoğan, diğeri Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç. İkisi de, ağlıyor.
CHP Gurup Başkan Vekili Kemal Anadol ile CHP Mersin milletvekili Ali Rıza Öztürk dün Mecliste basın toplantısı düzenliyor. Ana konu 12 Eylül ile hesaplaşma.
Referandum öncesinde Erdoğan 12 Eylül hukuku ile hesaplaşmak için söz veriyor. O konuda konuşurken kürsüde ağlıyor. Arınç dayanamıyor, o da ağlıyor. Ne var ki, olay ağlamakla kalıyor.
Ali Rıza Öztürk iki kez yasa önerisi hazırlıyor, AKP dikkate almıyor. Anadol ve Öztürk dün, maketli basın toplantısında bunu hatırlatıyor.
Ama, şimdi bir başka gelişme var. AKP’liler CHP’lilere geliyor ve “12 Eylül ile hesaplaşmak için bir tasarı hazırladıklarını” söylüyor. AKP’nin bu yönde attığı ilk adım ve çok önemli.
Tasarının içeriği şu anda belli değil. Ne çıkar bilinmez, umarım, AKP’lilerin söylediği gibi, gerçek bir hesaplaşmayı içerir, dağ fare doğurmaz.
Eğer gerçek hesaplaşma olacaksa, Türkiye tarihinde bu ilk olacak.

‘Müjdenin’ kaynağı benzin

BAŞBAKAN Erdoğan önceki gün öğrencilerden çiftçilere, yeşil kartlılara kadar değişik gelir guruplarına yeni yılda sağlanan artışları açıklıyor. Bu açıklama “müjde” olarak tanımlanıyor.
Açıklamanın dumanı tüterken, benzine yeniden zam geliyor. Artık zam lafı abes kaçıyor, bu açıkça vergi. Enerji Bakanının bile haberi olmadan, Maliye zammı dayıyor.
Her yüz liralık benzinin 65 lirası vergi. Dünyada yok böyle bir fiyat.
Yeni yılda öğrenciler, çiftçiler ve başka gelir guruplarına yapılacak artışın önemli bölümünün kaynağı benzin zammı. Öngörülen sosyal yardımlar bütçe dengelerini bozmuyor.
Elde benzin ve telefonla konuşma ücretine vergi varken, bütçeyi hiç zorlamadan, bu kaynağı istediğin gibi kullan. Başka müjdeler için de.
Malum, seneye seçim var. Seçim müjde ister, müjde bekler.