Paylaş
"ETİLER, Nispetiye Caddesi’nden girin, Akmerkez’i, Venüs Pastanesi'ni geçin. 'Profesörler Sitesi’ni de geçin, Boğaziçi Pastanesi’nin karşısına sapın, yani Uçaksavar Sitesi’nden Fatih Köprüsü istikametine doğru... Az sonra 8-10 metrelik iniş yolunda yıkama ve yağ değiştirme 'dükkanları’nın önünde durun. Solda boydan boya çinko levhalarla kapatılmış bir inşaatla
karşılaşacaksınız. Bu levhalardaki küçük bir delikten bakarsanız inanılmaz derinlikte bir inşaat çukuru (belki 10 kat inilen) göreceksiniz. Nasıl izin alınmış, hafriyat nasıl kaldırılmış, nereye dökülmüş? İTÜ İnşaat Fakültesi'nde bu faaliyet belki öğrenciler için tez olabilir.
Anlaşıldığına göre, burada Akmerkez büyüklüğünde bir yapı inşa ediliyor; belki inşaat alanı
200 bin m2'yi bulabilir. Maliyetini sorarsınız 200 milyon dolardan aşağı değildir, o muhakkak.Cengiz Topel Caddesi’nde oturanlar, böyle bir 'gökdelen'in yapımından rahatsız olup olmadıklarını bilmiyoruz. Belki de şikayet etmenin bir yararının olmadığını veya korktuklarını düşünebilirsiniz.Fatih Köprüsü’nün gişelerine ve kaçak Armutlu mahallesine nazır bu inşaatı Boğaziçi İmar Müdürlüğü mühendisleri hiç mi görmedi? Beşiktaş Belediyesi’nin zabıta memurları sadece 'pazar denetimi'ne mi bakarlar?"
Bir mimarın anlatımı üzerine buradan geçtik. İki aracın zor geçtiği bir çatağa bu kadar yoğunluğu kim verir; İstanbul'a ihanettir bu! AKP Belediye Meclisi verdiyse vebal altındadır. En önemlisi Boğaz’a ihanettir.Zeytinburnu'ndaki benzer bir inşaata karşı sessiz kalındığına göre bu inşaat da kaşla göz arasında yükselecektir. Önce 'kazı' ruhsatını al, sonra gökdeleni dik!İstanbul’u kimse 'dünya kenti' yapmaya kalkmasın, hem ihanet hem de rant var bu işin ucunda...AB yarın bunları da yıktırmaya kalkarsa, bunun ayıbını kim üstlenecek, cezasını kim çekecek?
Bu inşaatın tabelası da bu 'ayıp'tan ötürü mü yok!
Ankara'da beş örgüt, ilgilileri uyarıyor
Kolera kamusal bilinçle çözülür
SAĞLIK ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, Hasta ve Hasta Yakını Hakları Derneği, Tüm Belediye Çalışanları Sendikası ve Biyologlar Derneği, kolera konusunda Ankara'daki ilgilileri uyaran bir bildiri yayınladılar.
Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere tüm yetkili kurumların 'yalanladığı' kolera salgınının devam ettiği savunulan bildiride, olayın ısrarla inkar ve örtbas edilmek istendiği savunuluyor.
Açıklamada şöyle deniliyor:
"Sorun; Sağlık alanında uygulanan yanlış politikaların yarattığı halk sağlığı sorunudur. Koruyucu sağlık hizmetlerini yok eden, altyapı yatırımlarını önemsemeyen, sağlık hizmetlerini parası olanların yararlandığı bir hizmet şekline dönüştüren anlayışın yarattığı sonuçtur.
Sorun; Bireyle başlayan, toplumun tamamını kapsayan hasta hakları sorunudur. Hasta hakları ile ilgili çalışma yürüten Sağlık Bakanlığı’nın, bireyin ve toplumun en temel hakkı olan bilgilendirme hakkının ihlal edilmesi sorunudur.
Sorun; Nasıl bir çevrede yaşadığımız sorunudur. Kent yaşamında yerel yönetimlerin altyapıya verdiği önem ve toplum sağlığı konusundaki duyarlılıkları ile ilgili bir sorundur. Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e soruyoruz: 1994 yılında yaşanan kolera salgınında da Ankara’nın çevresindeki kirli su derelerinin mutlaka ıslah edilmesi önerilmişti. Aradan 11 yıl geçmesine rağmen bu konuda hiçbir şey yapmadınız. Bugünlerde bu derelerden sulanan sebze ve meyve bahçelerini kaldırtmaya çalışıyorsunuz. Bu konudaki görevinizi yapmak için ikinci bir kolera salgınını, yani 11 yıl beklemeniz mi gerekiyordu?
ÇOCUKLAR RİSK ALTINDA
Okulların açılmasıyla birlikte bizleri önemli bir tehlike bekliyor. Çocuklar hastalığın en kolay bulaşabileceği risk grubudur. Okullardaki tüm su depolarının kolera mikrobuyla kontamine (kirlenmiş-bulaşmış) olduğunu var sayarak en kısa sürede dezenfekte edilmesi gerekmektedir.
Toplum risk altında...
Gerek Sağlık Bakanlığı, gerekse Büyükşehir Belediyesi'nin konuyla ilgili çalışma yürüttüğünü gözlemliyoruz. Ancak sorunun adını koymaktan dahi çekinenlerin yürüttükleri çalışmaların yeterliliğinden şüpheliyiz. Bu aşamada toplumsal önlemlerin yanı sıra beslenme ve bireysel hijyen kurallarının tam olarak uygulanması zorunludur. Çiğ sebzelerin dezenfeksiyonu ve şüpheli suların tüketilmemesi gerekir.
Bizler, gerçekle yüzleşmeden hiçbir sorunun çözümlenemeyeceğini hatırlatıyoruz. Bilgilendirme başta olmak üzere sorunun çözümü için acil önlemlerin en kısa sürede alınmasını, bir daha benzer sorunları yaşamamak için sağlık, hasta hakları ve yerel yönetim çevre politikalarının bilimsel, toplum yararına bir içerikte oluşturulması ve hayata geçirilmesini istiyoruz."
Karaman'ın koyunu
"EL oğlunu bilmezsin o ne hin oğlu hindir /Pamuk gibi görünür granitten çetindir /Elini uzat ama boynunu hiç uzatma /Ölçünü alırsın ha uzatırsan boynunu /Karaman'ın koyunu sonra çıkar oyunu.
Senin ayıbını arar ahbabın bir işi gibi /Vatanında dolaşır sanki müfettiş gibi /Bırakırlar ortada seni bir ibiş gibi /Öğretirler sana dünyanın körfezini koyunu /Karamanın koyunu sonra çıkar oyunu."
Ortalık ajan kaynıyormuş. 3 Ekim yaklaştıkça ve olaylar arttıkça, "Acaba yine birileri düğmeye mi bastı?" diye düşünürken, aklıma rahmetli Namdar Rahmi Karatay'ın bu ünlü şiiri geldi.
Bekleyelim görelim bakalım, yine hangi oyunlarla bizi durdurmaya çalışacaklar.Şevki UYANIK-Betzdorf-ALMANYA
Yargı ve hükümet
ESKİ bir yargı mensubu olarak Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi'nin dövüş içinde olmasına üzüldüm.
Yargıtay Başkanı Osman Arslan'ın hükümetten çok Anayasa Mahkemesi'ni hedef alması talihsiz bir konuşmadır.
Yargıda kurumların birbirlerine güvensizliği ortaya çıkarsa, bu toplum adalete nasıl güvenir?
İki kurum da zedelenmez mi? Yargıda duyguların yeri yoktur.
Yargıtay Başkanı Arslan'ın 44 sayfalık konuşmasından 26 sayfasının Anayasa Mahkemesi'ne dönük olması şimdiye kadar görülen bir olay değil.
Yargıtay Başkanı'nın ilk kez hükümete ve rejime dönük eleştirisini açık ve net bir şekilde ortaya koymaması dikkat çekicidir. AKP hükümetinin elinin yargının içinde olduğunu kim inkar edebilir?
Buna karşılık "Hakim bağımsızlığı ve teminatı"nın yanı sıra, "Devletin nitelikleri' ve 'Laiklik ilkesine' özellikle vurgu yapması çok doğruydu.
Ancak hükümetin icraatlarının gözardı edilmesi, yetki kavgası etmesi, adaletin siyaset karşısında yenikliğini göstermez mi?Erdoğan Z. -İSTANBUL
Memur 'özel'de nasıl tedavi olur
OKURUMUZ Aylin Dereli'nin şikayeti üzerin Acıbadem Hastanesi Direktörü Meri Bahar bir bilgi notu gönderdi. Bahar şöyle diyor: "Sağlık hizmeti alınması için Özel Hastaneler Derneği ile Emekli Sandığı arasındaki sözleşmenin "Sağlık kurumu ve kuruluşları kamuda çalışan hekimler vasıtasıyla protokol kapsamındaki hastaların muayene ve tedavilerini yaptırmayacağını kabul ve taahhüt eder. Ayrıca kamuda çalışan hekimin bu kapsama giren herhangi bir hastayı özel sağlık kurum ve kuruluşunda tedavisini kendisi yapıp, o kurumdan tam zamanlı çalışan hekimlerin imzası ile faturalanamayacağını kabul ve taahhüt eder" hükmü gereğince Acıbadem Sağlık Grubu ve bu sözleşmeye taraf diğer hastaneler Emekli Sandığı mensubu hastalara ancak Emekli Sandığı'na bildirimde bulunduğu full-time hekimleri aracılığıyla hizmet verebilmektedir. Gündüz veya mesai saatleri dışında part-time görev yapan hekimlerimizin ise Emekli Sandığı ile yapılan iş bu anlaşma ve verilen taahhütname gereği Emekli Sandığı mensuplarına sağlık hizmeti vermesi mümkün değildir. Ayrıca kurumumuzda gündüz veya mesai saatleri dışında part-time olarak görev yapan tüm hekimlerimiz de sağlık mevzuatı hükümlerine uygun olarak görev yapmaktadır." Okurumuz, hastanede bilgilendirmemekten ötürü şikayeti başkaydı. Her hastane bu bilgileri kapıya asmalı ki, Emekli Sandığı, SSK ve Bağkur mensupları nerede ne yapacaklarını öğrenmeli değil mi?
Biliyor musunuz
SÜRPRİZ bir şekilde emekli olan Gençlik ve Spor İl Müdürü Ünal Erdemli'nin yerine, Rize İmam Hatip Lisesi meslek dersi 'Hadis ve Kuran' öğretmenlerinden Ömer Yılmaz'ın atanacağının öğrenildiğini... PETROL İş Sendikası'nın, satış ihalesini, pazartesi günü tüm rafinerlerde ve Yarımca Petro-Kimya tesislerinde tam gün iş bırakma eylemleriyle protesto edileceğini...CHP İstanbul İl Başkanı Şinasi Öktem'in yaptığı açıklamada, "Cumhuriyeti kuran partimizin 82. kuruluş yıldönümünde halkımıza sesleniyoruz: Gün, bugündür... Bu ülkeyi can bedeli kurup sana armağan edenlere layık olmak için Cumhuriyet’e, ülkene ve geleceğine sahip çık!" dediğini...
Çankaya'ya ceza mı
ANKARA'da Çankaya Ahmet Mithat Sokağı'nda oturan R.M. adlı okurumuz yazıyor: Çankaya son yıllarda adeta üvey evlat muamelesi görmeye başladı. Bu yaklaşım neredeyse her konuda geçerli ama en önemlisi elektrik kesintileri. BEDAŞ'ın bölge ayrımı yaptığı kuşkusuna kapılıyoruz. Kırsal kesimde bile olmayan kesintiler karşısında Çankaya cezalandırılmak mı isteniyor. Umarım böyle değildir.
Okul kitabı
İLKÖĞRETİM kitapları devlet tarafından parasız olarak dağıtılmaya başlandığından beri kırtasiyelerde satılmıyor. Bu kitaplar özel okullara da verilmediğinden biz veli olarak bu kitapları bulamıyoruz. Geçen sene birçok kitabın fotokopisi ile idare ettik. Bu kitaplar özel okullara parasız verilmiyorsa ücretle verilsin, tedarik edelim. Tufan YILMAZ
Pano
- PROF. Mete Tunçay'ın moderatörlüğünde, Prof. Murat Belge, Prof. Zafer Toprak, Prof. Ayhan Aktar ve gazeteci Rıdvan Akar'ın katılacağı 6-7 Eylül Olayları'nın 50. Yılında Uzmanlar Paneli 12 Eylül Pazartesi 15.00'te Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü'nde.
Paylaş