Antalya’da bir şeyler oluyor

O kadar önleme rağmen can kaybı ve çevresel zararın etkileri ekranlardan inmedi.

Antalya coğrafyasının iki ‘belalısı’ var: Yazın yangın, kışın sel.

Ne kadar önlem alınırsa alınsın, Akdeniz’den gelen fırtına, Toroslar’dan inen sağanak yağışlar bölgeyi öyle bir vuruyor ki, olağanüstü koşullara karşı insan gücü yenik düşüyor.

Turizmcisi de, tarımcısı da ‘darbe’ yiyor.

Biz kentlerimizi planlayamadığımız için bunların bedeli de ağır ödeniyor.

Son felaketin üç can kaybı ile atlatılması da büyük şansızlık sayılıyor. Eğer tedbirler alınmasaydı, daha büyük felaketle karşılaşabilinirdi. Bu bakımdan Antalya Valisi ve Belediye Başkanı’na ‘Geçmiş olsun’ demek herkesin borcu bir yerde...

Yüksel’den yeni şeyler dinledik. 2009’u ‘en çetin, en zor ve en zalim yıl’ olarak nitelendiriyor.

“Krizden sakladığımız Antalya bugün bir külçe altın gibi...”

Ocak ayında Antalya’ya kışın rekor sayılabilecek bir şekilde 175 bin turist gelmiş, bunun şubat ve martta daha da artması bekleniyor.

Yine geçen yıl 127 bin uçağın inip-kalkması da ayrı bir rekor.

Bu bakımdan olumlu veriler şaşırtıyor.

Artık turizmin ‘amiral gemisi’, tarımın da ‘lokomotifi’ olan Antalya, yeni trendler ve dünyada değişen koşullara bağlı olarak ‘kısa, öz ve doğru’ tanıtım ayağına geçmiş... (Türkiye’ye 27 milyon turist geliyor; bunun 9 bini Antalya’ya... Ki bu sayı 2003/2004’lerde 4 milyondu.)�Önümüzdeki günlerde Avrupa’daki turizm fuarlarına tam bir bindirme yapılacak; özellikle mart başındaki, ‘turizm borsası’ sayılan Berlin’e, sonra da Moskova’ya.... TÜYAP’ta açılmış olan EMİTT Fuarı’nı bugün mutlaka ziyaret edin, oradaki illerimizin kendilerini tanıtmak için neler yaptığını görebilirsiniz. EMİTT, Berlin, Moskova ve Londra’dan sonra en önemli turizm fuarları arasında yer alıyor.

Antalya Belediyesi ‘kentlilik bilinci’ni öne çıkarırken, bir panoda ‘Hepimiz Antalyalıyız’ yazıyor.

Artık turistin gittiği bölgede saygı beklediği, ‘fark edilmeyi’ istediği yeni tüketici anlayışı en önemli olgularından biri turizmde... Artık kazıklanmak istemeyen bir turist kitlesi gelişti dünyada...

Turiste rakı

? SURURİ Çorabatır, Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği Başkanı... Antalya bölgesindeki belgeli 420 otelin, yaklaşık 250 bin yatak kapasiteli derneğin başkanı... 650 km’lik Antalya sahilinde toplam 550 bin yatak var. İspanya’dan fazla 5 yıldızlı otel var. 172 adet...

“Yeni bir tanıtım konsepti ile�atağa geçiyoruz” diyor: “Cebimizi ve gücümüzü birleştirerek yola çıkıyoruz; Ticaret Odası ve Büyükşehir başta olmak üzere yerel yönetimler ve STK’lar ile birlikte bir şirket kuruyoruz. Bu şirkette hem tanıtıma önem veriyoruz, hem de kültür varlıklarının ayağa kaldırılması ile Türkiye’ye örnek olacak yeni bir model geliştiriyoruz.

İlk etapta, ören yerlerinin restorasyonları, Akdeniz’e dönük hediyelik eşyaların üretimi ve pazarlamasını yapacağız.”

Çorabatır, bir Antalya portresi çiziyor: “Antalya Türkiye’nin dışarıya açılan imajıdır. 62 ülkeden turistin geldiği dostluk ve barış kentidir. Ülkeye en büyük katkıyı yapan bölgedir. Yaz aylarında 300 bin kişiye istihdam sağlanmaktadır. Ya yiyecek-içecek konusunda...

Grubumdan örnek verirsem bir sezonda 3 milyon yumurta, 110 ton et tüketiyoruz. Ve milyonlarca litre içki...”

Yani Edirne’nin peyniri, Kars’ın kaşarı, Afyon’un eti, Ege’nin zeytinyağı...

Sururi Çorabatır “Antalya artık farklı; pamuk, turunç reçeli anlayışından çoktan uzaklaştı; artık dünya turizm kenti... Antalya olarak artık ülkelere göre turist sayılarıyla kıyas edilmek istiyoruz” diyor. Ahmet Barut (TUROFED Başkanı), Sururi Çorabatır (AKTOP Yönetim Kurulu Başkanı), Osman Ayık (TUROFED Yönetim Kurulu üyesi), Yusuf Hacısüleyman (AKTOP Yönetim Kurulu üyesi), Nizamettin Şen (Antalya Vakfı Başkanı) turizmin gelişiminde öne çıkan isimler. “Vali koştukça biz de birlikte koşuyoruz” diyorlar. Turizm organizasyonlarında Antalya için çırpınan bir isim de Hüseyin Baraner... Takım çalışmasının en önemli isimlerinden.

Türkiye’nin en ünlü güreşçisi ve Güreş Federasyonu Başkanı Ahmet Ayık’ın oğlu Osman Ayık, Antalyalı işadamlarının ‘güçbirliği’ ile Türkiye’de ilk entegre rakı tesisi olan ‘Topkapı’nın turistlere tanıtılması için büyük bir kampanya başlatacaklarını bildirirken “Her turiste bira ve şarap dışında böyle bir içkinin olduğunu göstermek istiyoruz” diyor. ‘Topkapı’nın ‘sıfır’ şeker�içerdiğini savunuyor; yeni markalarla votka ve likör üretimine de başlayacaklarını ve ithal içkilere rakip olduklarını söylüyor.

Antalya’ya 2016’da ‘EXPO botanik’

? PEK gürültü kopartılmadı ama 2016 EXPO’yu Antalya’nın aldığından kimin haberi oldu?

152 yıldır gerçekleştirilen ‘uluslararası pazar’ın 64’üncüsü Antalya’da yapılacak. EXPO’lar yapıldığı kentleri bir marka haline getiriyor... Turizmden sonra tarımı da öne çıkacak. En son 2008’de Zaragoza’da (İspanya) yapıldı; bu yıl en görkemlisi Şanghay’da gerçekleştirilecek. İzmir, 2015’i Milano’ya kaptırmıştı.

Antalya’nın fazla ‘gürültü’ yapılmadan 1.5 yıldır sürdürülen çalışmaları Gül ve Erdoğan’ın onayından sonra sunulan başvuru, geçen eylül ayında kabul edilmiş. EXPO yönetimi de, 2016’da altı ay sürecek EXPO’yu ‘botanik’ dalında seçmiş. ‘Antalya EXPO 2016 Uluslararası Bahçe Sergisi...’ Yani kesme çiçek... Teması; ‘Çevre, Bahçe ve Çocuk’. Vali, 2016 23 Nisan’ında çeşitli ülkelerden 100 bin öğrencinin açılışa katılacağını söylüyor. Genel ziyaretçi sayısı 8.5 milyon olarak hesaplanıyor.

İranlı ve İsrailli çocuklar yan yana

? TURİZMCİ Hüseyin Baraner’in bir tespiti çok önemli: “Antalya’daki ürünlerin içi dopdolu... Servis, hizmet, yatak ve gıda... Dünyanın en güzel otelleri burada; böyle yatakları başka bir ülkede pek bulamazsınız... Çocuklara dönük kampanyalarla artık çocuklar Antalya’yı istiyorlar.�Antalya’ya gelen ailelerin % 60’ı çocuklarını da getiriyor artık.

Açık büfe, geniş alanlar; çok güzel eğleniyorlar.

40 milletten ve dinden insan geliyor... ‘Savaş’ toplumları bile Antalya’da tatil yapıyor. İranlı ve İsrailli çocuklar birlikte eğleniyorlar.

Bu, çok önemli bir gelişme dünya için...”