Annesinin elbiselerini giyen kız

Mete Özgencil, iyi bir şarkı yazarıdır diyebilir misiniz? İyi şarkıları vardır ama; bana soracak olursanız iyi şarkı yazarıdır demek pek doğru olmaz.

Sakın ola lafa sert girdiğim için gönül alıyorum sanmayın ancak; yazıya başlamadan Pop Virüs tarihine küçük bir not düşmek de isterim. Bana göre bu ülkede yetişmiş üç beş tane iyi şarkı yazarı var ise; henüz onlardan biri değildir demeye çalışıyorum. Yoksa niyetim Mete Özgencil’i; yaptığı her lay lay lomu bize şarkı diye yutturmaya çalışan kimi piyasa elemanlarıyla aynı kefeye koymak değil.

Peki başka bir soru; Mete Özgencil iyi bir şarkı sözü yazarıdır diyebilir misiniz? Doğruya doğru; ‘değildir’ diyenle selamı sabahı kesecek kadar ileri götürebilirim işi. ‘İyi şarkı yazarı değilmiş ama şarkı sözleri iyiymiş, demek ki besteleri kötü’ diye düşünüyor olabilirsiniz şimdi. İşte tam burada müdahale etmek zorundayım. Çünkü bence Özgencil şarkıları; iyi melodinin iyi sözle her bir araya gelişinde ‘iyi şarkı’ya eşitlenmediğine dair güzel örnekler oluşturuyor.

Bana göre bunun iki temel sebebi var. Birincisi, Mete Özgencil’in şarkılarını, sözlerin ekseni etrafında döndürüyor oluşu. Kendi şiirlerini bestelemeye çalışan bir şair gibi çoğu zaman. ‘Şarkı’ya, hayatın müzisyen tarafından değil, şair tarafından bakıyor. Bu durumda derinlikli lafların altına; melodiler döşemek zorunda kalması muhtemel ki; çoğunlukla da öyle oluyor.

İkinci ise bir başkasına verdiği şarkıların çoğunun bas bas; ‘Ben Mete Özgencil şarkısıyım. Mete Özgencil tarafından Mete Özgencil için yazıldım, gerisi umurumda değil’ diye bağırıyor olması. Aksi durum sadece Candan Erçetin’in ilk üç albümünde geçerli olduğu üzere, Özgencil’in kumaşının tuttuğu, keskin zekasını ve yaratıcılığını katabildiği işlerde geçerli oluyor. Bana soracak olursanız ‘kendi’ şarkılarını başkalarına vermekten bir an önce vazgeçmeli.

ZÜMRÜT GİBİ TİCARİ AMA KALİTELİ

Oyuncu Mine Çayıroğlu’nun yeni çıkan albümü ‘Zümrüt Gibi’yi dinleyin örneğin. Mine Çayıroğlu; Emrah, Ceylan kadar eski, tanıdıklığı TRT’nin meşhur ‘Çalıkuşu’ dizisine kadar uzanan bir isim. Öyle ya da böyle; oyunculuk yaparak yıllardır da ismini bir şekilde gündemde tutuyor. Bir pop albümü yapmaya karar vermiş ve kendini Mete Özgencil’in şarkılarına teslim etmiş genç bir kadın öte yandan. Lütfen albümü dinleyin, elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin; o şarkılar örneğin Zuhal Olcay’ın, Ayşegül Aldinç sound’una daha çok yakışmıyor mu?

Hissiyatım mı? Aynen şudur: Mine Çayıroğlu; Çalıkuşu’ndaki küçük haliyle annesinin elbiselerini giymiş, ağır bir makyaj yapmış, aynada kendini seyrediyor. Öte yandan Çayıroğlu’nun yolun başında bir şarkıcı olarak beni çok şaşırttığını da gizleyemeyeceğim, ama neye yarar? Takdir edersiniz ki bu; şarkıları, yorumu sevmekle ya da sevmemekle ilgili bir şey değil; umarım derdimi anlatabiliyorumdur. Devrim Karaoğlu, düzenlemeleriyle kasveti dağıtmaya çalışmış. Lakin üzülerek söylüyorum, ‘proje’ olmamış. İster satsın, ister satmasın.

Gel gelelim, bir istisnaya açıklık getirmeden de yazıyı bitirmeyi düşünmüyorum.

Albüme de adını veren çıkış şarkısı ‘Zümrüt Gibi’. Albümün geneli içinde yalnız kalmış bu şarkıyı hem ticari hem de kaliteli bulduğumu inkar edemeyeceğim. Açıkçası klibi izlediğimde, tüm albümün bu sound’da olduğunu düşünüp epeyce heyecanlanmıştım; hevesim kursağımda kaldı. Bana sorarsanız önümüzdeki günlerde sıkça duyacaksınız.

Mine Çayıroğlu’nu daha yakından tanımak adına ‘Gözler’ ve ‘Ölüm Yalan’ı da önerebilirim. Ama istisnalar kaideyi bozar mı, orasını bilemem.
Yazarın Tüm Yazıları