Anneliğin sorgulanması

Nevrim atıyor. Kendimi tutamıyorum. Ona da kızıyorum, kendime de.

Yazarken bile inanın zorlanıyorum. Durum şu: Bu çocuklar büyüyor. Biz de onları eğitiyoruz. Ya da öyle mi sanıyoruz?

Oğlumu arkadaşı Hakan’dan almaya gittim. Okul çıkışı ona gitmişti. Beraber oyun oynayıp ödev yaptılar. Tabii ki beni görünce (bir gece evvel anneannede kaldığını ve beni 2 gündür görmediğini de hatırlatayım) koşup boynuma atlayacağına, "Ya üfff; daha oyunumuz bitmemişti" diye bağırdı.

Bunu hazmettim. "Yahu 2 gün sonra böyle mi karşılayacaktın beni" diye sızlanarak toparlandık. Kapıdan çıkmadan ona çantasını almasını da hatırlattım. Bana "Dondurma alabilir miyiz?" diye sordu ben de "tabii" dedim.

Eve doğru yürürken birden oğlumun elini kolunu sallayarak dolaştığını fark ettim. Tabii ki çantayı almamış arkadaşının evinden. Ciddi tepem attı ve hemen geri dönerek çantayı alacağımızı ama bu durumda dondurma almaya da gidemeyeceğimizi söyledim. Kıyamet koptu. Gerçekten koptum. Evde de tartışmaya devam ettik. Mantıksız veya fazla düz mantıkla öne sürdüğü karşı fikirler beni daha da delirtti.

Ama dondurma almadım!

Gelelim Anneler Günü’ne... Açıkçası bu sabah yazımı yazmadan önce, Anneler Günü’nün kaldırılması için resmi olarak işlemlere başlamak kararındaydım, sakinleştim.

Sadece pazar sabahları ailecek kahvaltı edebildiğimizden, yine bunu gerçekleştirmeye çalışıyorduk. Minicik, kare yemek masamızın altında top oynamaya çalışan benim tatlı danam, topa kendini öyle bir kaptırdı ki masadaki bardak ve tabağını neredeyse deviriyordu. "Ne yapıyorsun, sakin ol," demeye kalktığımızda da bozulup sofrayı terk etmeye kalktı. Benim yine tepem attı tabii.

On dakikalık kıyametten sonra biraz daha sakin konuşmaya başladık. "Hep ben mi hatalıyım, insan yanlış yapamaz mı, unutamaz mı!" lafları etti bana.

Ben de ona tabii ki bunların mümkün olduğunu söyledim. Hata da yapacak, unutacak da! Ama arada bir! Hep unutmak, ya da artık yapman gereken bazı hareketleri hiç yapmamak durumu farklı bir noktaya getiriyor. İnsan bir şeyleri yapar. Arada yanlış ya da eksik yapar!

Bunu derken açıkçası o yaşta bir çocuktan neleri beklemem gerektiğini tekrar tekrar sorguluyordum kafamda. Ama bunun kesin bir cevabı olduğunu da sanmıyorum. Yine de inanın her seferinde onu azarlıyor, boşu boşuna yıpratıyor olmamak için bunu düşünüyorum. Ve onunla konuşurken önemli bir noktayı daha fark ettim: Ben onun hata yapmasından daha çok, hatayı kabul edip özür dileyeceğine, saldırıya geçmesine kızıyorum. Ve bunu ona anlatmaya çalıştım.

Evet, bardağı tabağı deviriyordun. "Ah anne özür dilerim" deyip, düşmek üzere olan bardağı tutacağına hem bana hem babana bağırıyordun, üstelik masadan kalkmaya kalktın. Oysa ki özür dileyip bardağı düzeltsen, bu iş bitecekti.

Bu olayı da atlattık. Sonra arkadaşımla konuştuk. O da sinemaya yetişmek için, oğlunu ite kaka evden çıkarttığını anlattı. Üstelik program çocuk içindi.

Bilemiyorum. 8 yaşında olup da tuvaletten çıkınca ışığı kapamayan bir çocuk karşısında kendimi sorgulamaya başlıyorum. Acaba ben mi beceremiyorum bu işi? Ben mi yanlış ya da yetersizim? Benim yüzümden ileride sorumsuz ve beceriksiz biri mi olacak?

İşte sanırım beni asıl endişelendiren bu. Biz anneler iyi ya da kötü çocuklarımızın durumunu kendimize yoracağız. Umarım iyi olurlar da çok vicdan azabı çekmeyiz!

AÇLIK uyandırıyor

Milupa, bebeklerin uyku alışkanlıklarını gözlemlemek amacıyla bir anket düzenledi. Ankete katılan 14 bine yakın annenin yüzde 83’ü, bebeklerini gece uyku arasında beslediğini belirtti. Anketten çıkan sonuca göre bebeklerinin uyanma sebepleri yüzde 68 açlık, yüzde 26 diş çıkarma, yüzde 6 gaz sancısı.

Yeni doğum yapan annelerin en büyük sıkıntısı, bebeklerinin uyku düzenini oturtabilmek. Gece gündüz ayırımını sağlamanın yanı sıra, iki saatte bir beslenmek isteyen küçücük midelerini doyurmak gerçekten zor bir süreç. Ne var ki bir süre sonra, bu iki saat yavaş yavaş uzamaya, 3-4 hatta 5-6 saati bulmaya başlar. Böylece bebek de anne ve hatta baba da uzun uykularına kavuşmuş olurlar. Bu güzel uykuyu sağlamak için tabii annelerin bilmesi gereken bir takım noktalar var. Öncelikle ilk sorumuz, bebeğin daha uzun uyuması için ne lazım? Tabii ki keyfinin yerinde olması: Sancısı, açlığı, şikayeti olmaması. Peki, bunu nasıl sağlayabiliriz?

Öncelikle sağlıklı bir bebeğin iyi uyuması için karnının tok olması çok önemli. Milupa’nın düzenlediği ankete göre, annelerin yüzde 84’ü bebeklerini gece uykuya yatırmadan önce, uyumasını kolaylaştırmak için besliyor. Annelerin yüzde 30’u, 0-36 ay aralığındaki bebeklerine biberon maması veriyor. Ayrıca annelerin yüzde 83’ü, bebeklerini gece uyku arasında da besliyor.

Anneler, bebeklerinin gece uyku arasında uyanma sebebi olarak yüzde 68 açlık, yüzde 26 diş çıkarma, yüzde 6 gaz sancısını göstermiş. Gece uyku arasında beslemek için annelerin yüzde 23’ü biberon mamasını, yüzde 6’sı anne sütünü tercih ediyor.

Ankete göre, annelerin yüzde 61’i bebekleri ile birlikte uyuyor. Bebeği uyutmak için uygulanan özel teknikler ise, yüzde 55 ayakta sallamak, yüzde 31 birlikte uzanmak, yüzde 13 ninni söylemek, yüzde 1 kitap okumak. Bebeklerin yüzde 78’i emziğiyle uyurken, yüzde 14’ü battaniyesi, yüzde 8’i ise oyuncağı ile uyuyor.

Anket sonuçlarını değerlendiren Milupa uzmanları, iyi bir uykunun bebeklerin fiziksel ve zihinsel gelişimi için en temel ihtiyaçlardan biri olduğunu belirtiyor. Yeni doğan bebekler zamanın yüzde 70’ini uykuda geçiriyor, 3 aylıktan sonra uyuma süresi azalıyor. Özellikle gece uykusunda en yüksek seviyeye çıkan büyüme hormonu sayesinde uykularında büyüyüp gelişiyorlar. Uyku esnasında son derece karmaşık ve bir o kadar da önemli nöro-kimyasal değişim yaşanıyor. Uykusuzluk bebeklerin bağışıklık sistemini etkiliyor ve hastalık riskini arttırabiliyor. Bu yüzden bebeklerin uykularının kesintisiz ve daha konforlu olmasına dikkat edilmesi gerekiyor.

BUNLARA DİKKAT EDİN

Bebeğinizin uyku düzenini anlayın.
Hangi saatlerde daha rahat uyuyor, uykuya dalmadan önce neler yapmaktan hoşlanıyor... Bebeğinizin uyku düzenini ve uykusu geldiğinde nasıl davrandığını gözlemleyin. Uyku saatlerinin her gün aynı olmasına dikkat edin. Böylece bebeğinizin uyku alışkanlıklarını öğrenebilir ve uykuya dalmasına yardımcı olabilirsiniz. Unutmayın bebeğinizin düzenli bir uyku programının olması ileride doğru uyku alışkanlıkları kazanması açısından çok önemlidir.

Bebeğinizi rahatlatın. Uyku saati yaklaşırken bebeğinizle oyun oynayarak banyosunu yaptırın. Oyun oynamak, bebeğinizi dozunda yormak daha rahat uyumasını sağlar. Uyku saatlerinden önce ritüeller ve özel oyunlar yaratarak uykuya dalma ritüelini keyifli bir hale getirebilirsiniz.

Uyku için mekan önemlidir. Bebeğinizin uykusunun geldiğini anladığınızda karyolasına götürün. Yumuşak battaniye ve uyku setiyle karyolasının konforlu ve rahat olmasını sağlayın. Uyuduğu odanın karanlık ve sessiz olmasına, çok sıcak veya soğuk olmamasına özen gösterin.

Huzurlu ve güvende hissettirin.
Uykuya özel oyuncaklar, sizin kokunuzun sindiği bir battaniye, yatağının başına asılı bir dönence kendini huzurlu ve güvende hissetmesine, uykuya daha çabuk dalmasına yardımcı olur.

Karnının tok olduğundan emin olun. Pirinç unu ve şekerli muhallebiler bebeklerin ihtiyaçları olan besinleri içermez ve sindirim sıkıntılarına sebep olur.

Altın madalyalı kitap serisi

Dünyaca ünlü ebeveynlik uzmanı Dr. Miriam Stoppard’ın hazırladığı, 2007 Mother and Baby Ödülleri’nde En İyi Bebek Oyuncağı Altın Madalya’ya hak kazanan 6 kitaptan oluşan seri en önemli kaynaklarınızdan biri olabilir. Serideki kitaplar; hem annelerin çocuklarıyla keyifli vakit geçirmelerini sağlıyor hem de çocukların eğitimlerine katkı bulunuyor. 2006 yılında Practical Preschool Dergisi’nin Altın Ödülü’ne layık görülen bu kitaplar, hareketli sayfaları ve sürpriz oyunlarıyla 6-18 aylık bebekler ile 1-13 yaş arası çocukların zihinsel gelişimlerini ve psiko-motor becerilerini de geliştiriyor. Örneğin serideki Harika Renkler kitabı sayfa ortalarında yer alan hareketli sürgüleri sayesinde bir yandan elmanın, gökyüzünün, yaprağın farklı renklerini öğretirken, diğer yandan da aynı sayfalarda yer alan resimlerle çocukların etraflarında ve doğada bulunan aynı renkteki başka nesneleri de kavramalarına yardımcı oluyor.

FUTBOL SEVEN ÇOCUKLAR KAÇIRMASIN

İstanbul’da gerçekleştirilecek olan AC Milan Junior Camp İstanbul, 900 şanslı çocuğa Avrupa’nın en büyük futbol takımı AC Milan’ın antrenörlerinden özel futbol eğitimi fırsatı sunuyor. İstanbul’da ilk kez yapılacak olan bu kampa, 6-16 yaş arasındaki kız erkek tüm çocuklar katılabilecek. Dünyada 47 ülkede yapılan Milan Junior Camp, yaklaşık 100 bin çocuğa bu fırsatı veriyor. Kamp 450 kişilik gruplar halinde, 16-20 Haziran 2008 ve 23-27 Haziran 2008 arasında olmak üzere iki ayrı dönemde gerçekleştirilecek. Organizasyonun biletleri Biletix’te.
Yazarın Tüm Yazıları