Anayasa ve AKP’nin Avrupa testi

AKP hükümetinin AB konusundaki tavrı nedir? Bugün ben bu sorunun yanıtını net biçimde veremiyorum. Çünkü baktığım bir iki tane kriter var ve o noktalarda AKP’nin tavrı çok muğlak.

Şimdi diyeceksiniz ki, Avrupa Birliği de Türkiye’ye aynı biçimde davranıyor.

Diğer adayların müzakere sürecinin tam üyelikle sonuçlanacağı baştan belliydi. Bizim açımızdan durum çok farklı.

Evet haklısınız. Ama yine de AB ile ilişkilere yeni bir çerçeve çizmek için bile hükümetin niyetinin açık bir biçimde bilinmesi gerekiyor.

Öyle ipe un sererek ya da iş olacağına varır zihniyeti ile Avrupa ile ilişkileri bu kritik döneminde ilerletmek çok zor.

Size bugün Polonya’yı Avrupa üyeliğine taşıyan eski Cumhurbaşkanı Aleksander Kwasniewski ile yaptığım bir görüşmeyi aktaracağım.

* * *

YEDİ yıl önce, Polonya ve diğer aday ülkelerin tam üyeliklerinin henüz kesinleşmediği günlerde yaptığımız görüşmede, Kwasniewski ülkesinin Avrupa Birliği’ne nasıl hazırlandığını anlatırken şöyle demişti:

"Aday olur olmaz, Anayasa’mızı Avrupa Birliği’ne uyum sağlayacak biçimde değiştirdik. Anayasa’da Avrupa Birliği’ne üye olduktan sonra atacağımız adımlara da yer verdik."

"Örneğin biz görüşmeler bitince, Avrupa Birliği üyesi olup olmak istemediklerini halka soracağız. Referandum yapacağız. Bunu anayasamıza koyduk. Çünkü bu NATO’ya üyeliğe benzemez, o siyasi ve askeri nitelikte bir karar ama Avrupa Birliği üyeliği için halkın değişim kararını vermesi gerekiyor."

Polonya, Avrupa sürecinin başında Avrupa Birliği’ne uyum anayasası hazırlamakla kalmamış, AB üyeliğini halka götürme perspektifini de Anayasa’sına yerleştirmişti.

* * *

AKP’nin hazırlattığı anayasa taslağına bakıyorum. Avrupa Birliği’nin adı bir kez bile geçmiyor. Egemenlik ile ilgili maddede yer alan yeni bir ifade dışında.

O da şöyle diyor, "Milletlerarası ve milletler üstü kuruluşlara üyelikten kaynaklanan sınırlamalar saklıdır."

Bu ifadenin, AB vizyonu ile anayasaya girdiği anlaşılıyor ama oldukça mahcup.

Avrupa üyeliğinden sonra ne yapılacağına ilişkin bir madde ise hiç yok.

Siyasete bu konuda güçlü bir vizyon olsaydı anayasa çalışmalarına yansımaz mıydı?

Fransa, Türkiye’nin üyeliğini halka sorma kararı aldı. Biz de tam üyelik kararı için referanduma gideceğiz diyemez miyiz?

Yeni anayasayla konacak böyle bir maddenin siyasi anlamı çarpıcı olmaz mıydı?

Bu yaklaşım, Türkiye’nin Avrupa yolunda kırk yıllık yürüyüşünden doğan haklarına, hedefini anayasada telaffuz ederek sahip çıktığını gösterecekti.

Aynı zamanda Türkiye’nin tam üyelik kararını, Türk halkının iradesinin belirleyeceğinin, iç kamuoyunda güvencesi de olacaktır.

Ama hepsinden daha önemlisi, Avrupa Birliği hedefinin anayasaya konması, bunun köklü bir değişim süreci olarak kavrandığını gösteren bir yaklaşım olurdu.

* * *

TÜRBAN ile ilgili birkaç alternatif önerinin yer aldığı bir anayasa taslağında Avrupa Birliği hedefinin bir kez bile açıkça ifade edilmemesini, AKP’yi Avrupa Birliği’nin tek savunucusu olarak görüp, AKP’ye muhalefete "Avrupa karşıtlığı" damgasını yapıştıranlar fark ettiler mi acaba?
Yazarın Tüm Yazıları