Anayasa platformları artıyor

AKP Hükümeti’nin ısmarlama anayasa girişimine karşı, TOBB’un arama konferansının yanı sıra İstanbul’da elliden fazla sivil toplum örgütünün katıldığı Anayasa Uzlaşma Platformu da görüşlerini kamuoyuna açıkladı.

Anayasa hukukçusu Prof. Süheyl Batum’un başkanlığını yaptığı uzlaşma platformu, internetteki sitesini herkese açtığını da duyurdu.

Sivil toplumun, oturup anayasa yazmasını kimse beklemiyor.

Prof. Batum da açıklamasında bu süreçte ilkelerde anlaşmanın çok önemli olduğunu vurguluyor, "çağdaş bir anayasa ancak özgür ve demokratik bir ortamda tüm toplumsal kesimlerin katılacağı bir yöntemle ortaya çıkabilir" diyor.

Bu tartışma süreci sonunda ister istemez anayasa taslakları ortaya çıkıyor.

TOBB’un Ankara’da düzenlediği arama konferansında kişisel görüşlerin belirtilmesi istenmesine rağmen, açıklanan sonuçlar kurumların görüşü olarak kamuoyuna yansıdı.

40 milyon kişiyi temsil eden seksen küsur örgütün ortak görüşü olarak sunuldu iki günlük arama konferansının sonuçları. Buna "İşte toplumsal uzlaşma" diyebilir miyiz?

Bu yöntemle ilgili eleştirilerim üzerine TEPAV’dan aradılar ve bunun sadece bir başlangıç olduğunu söylediler. Çalışmaların değişik yöntemlerle süreceğini açıkladılar.

Ne TOBB’un çalışması ne de Anayasa Uzlaşma Platformu’nun girişimi kendi başlarına tam bir uzlaşma iddiasını taşıyabilir.

***

EVET
herkesi memnun etmek mümkün değil ama, bunu açıkça söyleyip uzlaşma arayışında acele etmek, gelen gelir anlayışı ya da, görüş oluşturma sırasında temsilde bilinçli ya da bilinçsiz eşitsizlikler, yönlendirmeler iyi sonuç vermez.

Her görüş kendi anayasa taslağını hazırlar ve uzlaşma zahmetine girmez.

Bunun nereye varacağını kestirmek ise hiç zor değil.

Sonunda, hükümet oturur ve anayasayı hazırlar. İtiraz edildiğinde ise, "Bu kadar zaman çalıştınız, değişik taslaklar elimizde. Ortak payda hesabını biz yapacağız" der ve söyleyecek sözünüz pek kalmaz.

Ama, Prof. Batum’un vurguladığı gibi temel ilkelerde geniş bir uzlaşma sağlanabilir.

Ayrıntılar üzerindeki uzlaşma ise anayasayı kimin hazırlayacağına bağlı.

Tüm görüşlerin temsil edileceği bağımsız bir komisyon en iyi çözüm. En azından bu, herkesin temsil edildiğine inandığı ve her şeyi kabul etmese bile içinin rahat ettiği bir yöntem olacaktır.

***

ANAYASA
’dan söz açılmışken, bu sürecin dışarıdan da dikkatle izlendiğini söylemeliyim.

Avrupa Birliği zirve sonuç bildirisinde Türkiye ile ilgili bölümde, ne katılım ne üyelik lafları kaldı. Müzakerelere birlikte başladığımız Hırvatistan için "üyelik dokunma mesafesinde" denmesi, bizimle ilgili ifadenin daha doğrusu ifadesizliğin ne kadar kuvvetli olduğunu ortaya koyuyor.

Ama yeni anayasa sürecinin Türkiye’yi Avrupa değerlerine gerçekten yaklaştıracak bir fırsat olduğunun altı çiziliyor.

Tabii bu sürecin, reformları yapmamak için bir gerekçe olamayacağı da hatırlatılıyor.

Avrupa Zirve kararına verilen, tepkinin yumuşaklığına ve sıkıntının sadece Türkiye ile Fransa arasında bir mesele gibi sunulmasına baktığımda hükümetin, önümüzdeki dönemde reformlar konusunda canla başla harekete geçmesini beklemiyorum. Bu sürecin gerçek ve zorlayıcı bir ilişki biçiminden gevşek bir "tabela adaylığı" haline gelmesi herkesin işine geliyor. Artık bu iyice ortaya çıktı.

Ancak, yeni anayasanın alacağı şekil Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine aday olarak ortaya koyduğu iddialara uygun davranıp davranmadığını da gösterecek.

Kısa ömürlü bir maytap mı, kaynağını uzlaşmanın gücünden alan etkili bir ışık mı olacak seçimin sonucu?

Sadece Avrupa değil, uzak yakın komşularımızın, dünyanın gözü bu kararda.
Yazarın Tüm Yazıları