Anayasa değişikliği üzerine genel itirazlarım

DÜNE kadar Ergenekon davası ile yatıp kalkıyorduk, bugünlerde Anayasa değişikliği dışında herhangi başka bir konu değil gündemde, aklımızda bile yok.

Haberin Devamı

Birileri “Türkler iki meseleyi aynı anda akıllarında tutamaz!” diye düşünüyor. Meseleleri teker teker hazmettiriyor ve galiba haklı da çıkıyor.


Ancak, mesele değişse de aklımız yine de karışmıyor. Zira, bir meseleyi “unuturken” yenisi aynı kalıpla takdim edildiği için “yeni” olana anında uyum gösteriyoruz.


Ergenekon davasında “hukukun üstünlüğünü” arayanlar Anayasa değişikliğinde de “hukukun üstünlüğünü” arıyorlar, Ergenekon davasını bir intikam aracı olarak görenler Anayasa değişikliğini de, içerik tartışmasına katiyen girmeden, 12 Eylül’ün rövanşına indirgemeye çalışıyorlar.


Ancak, Hükümet’e zamanında yeni anayasa taslağı hazırlayan Prof. Dr. Ergun Özbudun, Prof. Dr. Levent Köker, Prof. Dr. Serap Yazıcı veya Hükümet’e genellikle destek veren Kürşat Bumin, Mustafa Erdoğan gibi kişilerin taslak hakkında ifade ettikleri kaygıları da not almadan geçmek olmaz.

* * *

Haberin Devamı


Ben Anayasa değişiklik taslağına şu ana gerekçeler ile karşı çıkıyorum:


1) Teknik konular (taslakta çeşitli hukuk kurumlarına üyelik seçiminden tutun özlük haklarına kadar detay var) referandumla oylanamaz.


2) Referandumlar azınlık haklarını koruyamadığı için genelde tehlikeli bir yasa yapma yöntemidir.


3) Paçal konular tek bir oyla oylanamaz. Anayasa taslağında ne kadar birbirinden bağımsız madde varsa, her biri teker teker oylanmak zorundadır. Vatandaşın “Evet” diyeceği konulara da tek oy kullanma nedeni ile “Hayır” demek zorunda kalması (veya tersi) “demokratik karar” doğurmaz. Nitekim, Venedik Komisyonu da aynı görüşte beyan ortaya sürmektedir.


4) CMK 250., 251., 252. maddeler hemen herkesin soruşturulmasını tek bir savcı kararına bağlamış iken milletvekillerinin hâlâ “dokunulmazlık” zırhına sığınıyor durumda kalması pişkinliktir.

5) Aylardır “Kürt açılımı” diye yeri göğü inleten Hükümet’in daha fazla özgürlük için Anayasa değişikliği yaparken Anayasa’ya “Kürt açılımı” ile ilgili (örneğin vatandaşlık tarifi, anadilde eğitim) koymaması samimiyetsizliğin dik âlâsıdır.

Haberin Devamı


6) “Kürtlerin haklarını” savunma retoriği ile nerede ise bir senedir hiçbir şey yapmadan ortalık yerde dolanan Hükümet’in, devamlı atıfta bulunduğu Venedik Komisyonu’nun da ısrarla uyarmasına rağmen, seçim barajını % 10’dan aşağı indirmemesi Anayasa değişikliğini kendisine hazırladığının bir göstergesidir.


7) 1982 Darbe Anayasası’na karşı panzehir olacağı söylenen taslak metinlerinin 82 Anayasası’nda çok eleştirilen “Cumhurbaşkanı’nın yetkilerinin aşırılığı”nı değil yontmak, beter artırması meselenin daha demokratik bir anayasa yapmak olmadığını bir kez daha göstermektedir.


8) HSYK’ya Adalet Bakanı’nın başkanlık etmesi, Müsteşarı’nın doğal üyesi olması da 1982 Anayasası ile sağlanmıştır. 82 Anayasası’na karşı eldeki taslağı “özgürlükler” adına savunan entellerin bu konuya ilaç niyetine bile olsa itiraz etmemeleri ne kadar hazindir. Herhalde, millet unutsa bile tarih bu utanç çelişkisini hatırlayacaktır.

Haberin Devamı

9) Parti kapatma izninin TBMM’ye verilmesi “Rabbena hep bana anayasası”nın çok özel bir metnidir. Bu maddeyi yarın ayrıca irdeleyeceğim.

 

Yazarın Tüm Yazıları