Suçlu ilan etmeden

3dk okuma

KİŞİLERİN suçlandığı olayların haberlerinin nasıl yazılması gerektiği konusunda iki somut örnek son günlerde medyada geniş yer buldu. Birincisi Kanal D’deki ‘Beyaz Show’a telefonla bağlanan Ayşe Çelik, ikincisi “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriye imza atan 1128 akademisyen.

Haberin Devamı

Kanal D’deki olayla ilgili olarak ilk haber Hürriyet’te, 11 Ocak’ta “Beni politikaya malzeme etmeyin” başlığıyla yayınlandı. Bu haberde ağırlıklı olarak program sunucusu Beyazıt Öztürk’ün olayla ilgili değerlendirmelerine yer veriliyordu. Kendisini “öğretmen” olarak tanıtan Ayşe Çelik’in programdaki sözleri de “Burada doğmamış çocuklar, anneler, insanlar öldürülüyor. Sessiz kalmamalısınız” diye özetleniyor; hakkında soruşturma açıldığı belirtiliyordu.

 

 

Olayın bütün yönleri aktarılıyor; Çelik’in görüşü okura duyuruluyor ama yargılayıcı ifadelere yer verilmiyordu. Gazetecilik açısından doğru yaklaşım sergilenmişti bu haberde. Çünkü haberlerin hazırlanmasında pusula niteliğindeki Doğan Yayın İlkeleri’nde “kişilerin peşinen suçlu ilan edilmemesi ve okurun, doğru ve eksiksiz biçimde bilgilendirilmesi” gerektiğinin altı çiziliyor. Ayrıca bu tip haberlerde “suçlanan tarafın görüşüne mutlaka yer verilmesi” isteniyor.

 

 

İkinci örnek olan “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisi, 11 Ocak’ta açıklandı. Ama 12 Ocak’ta Hürriyet’te bu konuda haber yoktu. Hürriyet okuru bu bildiriden, 13 Ocak’ta yayınlanan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın suçlamalarıyla haberdar oldu. “Karanlık mandacı aydın müsveddeleri” başlıklı bu haberde de 1128 akademisyenin imzaladığı metnin içeriği yoktu, sadece “barış çağrısı”na imza attıkları yazılmıştı. Bu haliyle haber hem eksikti hem de akademisyenler, Erdoğan’ın sözleri üzerinden peşinen suçlu ilan ediliyordu.

Haberin Devamı

 

 

Bereket, 14 Ocak’ta yayınlanan “Bildiri depremi” haberi, eksikliği bir ölçüde giderdi. Bu haberde bildiriye tepkiler ve soruşturma ile birlikte, bildirinin içeriği özetlenmiş, metni imzalayan bir akademisyenin Erdoğan’a yanıtına da yer verilmişti. Sonraki günlerde de akademisyenlere yönelik soruşturmalar ve suçlamalara verilen yanıtlar gazetede geniş olarak yayınlandı.

 

 

Keşke ilk haberde de suçlanan taraf olarak akademisyenlerin görüşü olsaydı. Demokrasinin temel değerlerinden olan ifade özgürlüğünü savunmak biz gazetecilerin de görevi...

 

TEK VE İLK ASTRONOMLAR

 

 

HÜRRİYET Pazar’da yayınlanan “İşte Diyanet’in astronomları” başlıklı haberde söyleşi yapılan üç astronom, “Türkiye’nin ilk kadrolu astronomları” olarak nitelendiriliyordu. Bu astronomlardan biri olan H. Nur İşlek’in de “Türkiye’nin kadrolu tek kadın astronomu” olduğu vurgulanıyordu.

 

 

Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü’nden Prof. Dr. Günay Taş, 10 Ocak’ta çıkan bu habere itiraz etti:

Haberin Devamı

 

 

“Eğer haberi ‘astronomların, devlette sadece Diyanet’te kadro bulabildiği’ düşüncesiyle yazdıysanız ülkemiz devlet üniversitelerinde, Adli Tıp’ta, poliste çalışan, danışmanlık yapan kadın-erkek tüm astronomlar sizi yalanlayacaktır. Cumhuriyet tarihinin ilk kadın astronomları Nüzhet Gökdoğan ve Paris Pişmiş için TÜBİTAK’ın web sayfasına bakmanız yeter.

 

 

Diyanet İşleri her zaman bölümlerimizle işbirliği içinde oldu ve hep bizlere sordu, bizler de yanıt verdik. Daha sonra bazı mezunların Diyanet’te istihdam edildiğini de duyduk. Kısacası bu kişilerin Diyanet’teki ilk kişiler olup olmadığı konusunda kesin bir bilgim yok ama kuvvetli şüphem var.”
Prof. Dr. Taş’ın söylediklerini araştırdım. Birincisi, bu üç astronomdan önce de Diyanet’te aynı kadroyla çalışan var. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı Vakit Hesaplama Şubesi’nde olduğu gibi, Adli Tıp, Meteoroloji ve kamu üniversitelerinin astronomi ve uzay bilimleri bölümlerinde de “astronom” unvanlı kadrolarda görev yapanlar bulunuyor. Adli Tıp kurumlarında “Adli astronomi” bölümleri 1970’lerde kurulmuş, meteorolojilerde astronom görevlendirmeleri ise Kandilli Rasathanesi ve ardından Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün kuruluş yıllarına kadar uzanıyor.

Haberin Devamı

 

 

Bu durumda Prof. Dr. Taş’ın Diyanet’teki astronomların “Türkiye’deki ilk kadrolu astronomlar olmadığı” eleştirisinin haklı olduğunu söylemek mümkün.
Ayrıca “tek kadın astronom” bilgisi de yanlış. Prof. Dr. H. Nüzhet Gökdoğan, bilimsel kaynaklarda “Türkiye’nin ilk kadın dekanı” ve “Türkiye’nin ilk kadın astronomu” olarak tanımlanıyor. Gökdoğan, İstanbul Üniversitesi’nin o zamanki adıyla Astronomi Enstitüsü’ne 1934 yılında kadrolu olarak girmiş. Günümüzde ise Adlı Tıp, Meteoroloji ve Kandilli’de erkeklerin yanı sıra kadın astronomlar da çalışıyor. Sanırım daha fazla ayrıntıya gerek yok; “tek” ve “ilk” diye yazmanın ne denli riskli olduğu açık.

Haberin Devamı

 

 

OKURDAN KISA KISA

Haberin Devamı

 

Sinan Emre: Kadını ‘ideal’ hale getirebilmenin karşılığı fiziksel değişim mi? Kadın neden ideal bir forma sokuluyor? “Türkiye’nin ideal kadınını açıklıyoruz” haberi yaptınız ama ideal kadın ölçütü estetize edilmiş olmak mı? (9 Ocak)

 


Arif Aslan: İnternette yayınlanan Suriyeli bir bebeğin Batman’da donarak öldüğü haberi yanlış. Bazı haber ajanslarının geçtiği bu haberi, Vali Azmi Çelik, AFAD İl Müdürü, Mazlum-Der Şube Müdürü yalanladı. Ölen bebeğin annesi Berivan Ali, bebeğinin hastalıktan öldüğünü anlattı. Amcası Hıdır Ali de haberi yapan gazetecilerin kendilerini kandırdığını söyledi.(5 Ocak)

 


Emrah Esen/ Cihan Bingöl/ Gündüz Baytok: 12 Ocak’ta son sayfada yer alan yanlışlığın sitenizde de tekrarlandığını gördüm. “Amur ile Timur” başlıklı haberin fotoğrafında görünen hayvan, aslan değil Sibirya kaplanı.

 


Dr. Alpay Pasinli (Anıtlar ve Müzeler [E] Genel Müdürü): Sultanahmet Meydanı’ndaki patlama haberinde geçen “Romalılardan kalma Dikilitaş” bilgisi doğru değil. Dikilitaş, Mısır Firavunu lll. Tutmosis tarafından MÖ 15. yüzyılda yaptırılmıştır. Bizans İmparatoru 1. Theodosius, MS 390 yılında Mısır’dan getirterek İstanbul’daki hipodroma (bugünkü yeri) diktirmiştir. (13 Ocak)

 


Mehmet Veysi: İnternette her gün ana başlıklarda “Seks yaptı” tarzı bir haber mutlaka oluyor. Bu haberleri ana sayfadan vermek zorunda mısınız?

 


A. Feridun Gündoğdu: Promosyon kuponlarının altında epey zamandır “5 Ocak 2016 tarihinden itibaren bayilerde kupon kaşeleme işlemi sona erecektir” ibaresi yer alıyor. Bu tarih geçeli günler oldu. Artık “sona ermiştir” yazılmalı.

 


Niyazi Korlu: Öncelikle ekonomi sayfalarında neden çeyrek altın fiyatlarına yer verilmiyor acaba? Hepimizin en çok takip ettiği, alıp sattığı çeyrek altın fiyatlarına yer verilmesini rica ediyorum.

 


Semih Kalkanoğlu: Hürriyet’te çıkan reklamda SGK’nın üniversite hastanelerindeki bütün tedavi giderlerini karşıladığını yazıyor. Ama başvurduğumuzda implant tedavi ücretini SGK’nın karşılamadığı cevabı veriliyor. Reklamda doğru söylenmiyor. (2 Ocak)

 


Ergun Demirel: İstanbul’da aldığım Hürriyet’in ekonomi sayfasında ülkelerin petrol rezervlerini gösteren bir harita var. Ama Kazakistan ve Türkmenistan’ın üzerinde Brezilya yazıyor. (16 Ocak)

NOT: Haritadaki bu hata son baskılarda düzeltilmiş.

 


Koray Kılınçat: Petrol fiyatlarına ilişkin haberlerde “Brent Petrol” ifadesi yer alıyor. Teknik terimlerin detayını da vermenizin okuyucu açısından faydalı olacağını düşünüyorum. Brent petrol, Kuzey Denizi petrolüdür. (7 Ocak)

Haberle ilgili daha fazlası: