BEYRUT
Canlı gece hayatı, iddialı restoranları, Akdeniz ruhunu Ortadoğu’nun renkleriyle buluşturan zengin kültürel yapısıyla tanıdığımız Beyrut yazın kumsallarıyla, kışın kayak merkezleriyle turist çekiyor. Kentin çevresinde karayoluyla en yakını 43, en uzağı 130 kilometre uzaklıkta altı kayak merkezi bulunuyor. Bu merkezler pistleri kadar lüks otelleri, restoranları, gece kulüpleriyle de Ortadoğu zenginlerini ağırlıyor.
MANZARA HARİKA VİRAJLARA DİKKAT
İstanbul’da yaşayan inşaat mühendisi Murat Ergin, lisanslı dalgıç, yelkencilikle ve sualtı fotoğrafçılığıyla ilgileniyor. Ayrıca fırsat buldukça seyahat ediyor. Yurtiçi ve yurtdışında pek çok şehir gezdi. Dört yıl Romanya’da yaşadı. Ergin, manastırıyla ünlü tipik Rumen kasabası Sinaia’da en çok dağ manzaralarından etkilendiğini söylüyor. “Geçmişte kralların, bestecilerin tatil mekanıymış, şimdi önemli bir turizm merkezi” diyor.
Sinaia’ya karayoluyla 2 saat uzaklıktaki Romanya’nın başkenti Bükreş’ten otobüs ve trenle ulaşabilirsiniz. Ama otomobil kiralayarak bölgeye seyahat edersiniz, çevreyi istediğiniz gibi gezebilir, güzel manzaralarda durup fotoğraf çekebilirsiniz. Ayrıca meraklılarının çok uzaklardan sırf bu yollarda otomobil kullanmak için geldiğini belirtmek isterim. Biz otomobille giderken yoldaki manzaraların güzelliklerine dalıp tehlikeli anlar yaşamıştık. Bu nedenle otomobille gidecek olanları, virajlı yollarda dikkatli olmaları konusunda uyaralım.
|
Zanzibar, Patagonya, Tazmanya, Kamçatka gibi gitmeden önce adlarını ilginç bulduğum yerler oldu. Adı nedeniyle birçoğumuzun kendine yakın hissettiği, Türkleri ve kayıkları hatırlatan, Turks & Caicos Adaları da bunlardan biriydi. İsmin kökeniyle ilgili birkaç farklı hikaye anlatılıyor: Bunlardan biri fese benzeyen, dolayısıyla da bir Türk’ü hatırlatan, bu yöreye has bir kaktüsten aldığını söylüyor. Bir diğer anlatıya göre, isim bir korsan hikayesinden kaynaklanıyor. Geçmişte “Turk” kelimesi “korsan” anlamında kullanılıyormuş. 15 ve 16’ncı yüzyıllar, Osmanlıların Akdeniz’de kuş uçurtmadığı ve Avrupalı gemicileri huzursuz ettiği dönem olarak biliniyor. Bu nedenle de okyanusa açılan korsanların Turks ve Caicos Adaları’nı bir gizlenme yeri olarak seçtiği söyleniyor. “Caicos”un ise yerli dilinde “adalar dizisi” anlamına gelen “caya hico”dan geldiği düşünülüyor. Yani ülkenin ismini tercüme edecek olursak ortaya “Korsanlar ve Adalar Dizisi” çıkıyor.
KOLOMB’UN GEMİSİ TUTSAKLIĞI GETİRDİ
Kristof Kolomb’un Karayip Adaları tarihindeki yeri tartışılmaz. 15’inci yüzyılda Turks & Caicos Adaları ile yerli halkı olan Tainos’lar da Kolomb ve mürettebatı ile tanışmış. Bu tanışma ne yazık ki eski dünyaya özgü hastalıkları ve köleliği de beraberinde getirmiş. Herhangi bir yeraltı zenginliği olmamasına, gemilerin rotası üzerinde bulunmamasına rağmen adayı yönetmek için Fransızlar, İngilizler ve İspanyollar yüzyıllar boyu birbirine girmiş. Sonunda kazanan taraf Büyük Britanya İmparatorluğu olmuş. 17’nci yüzyılın sonuna doğru başlayan tuz ticareti adanın zenginleşmesine neden olunca sadece devletlerin değil korsanların da dikkatleri yine buraya çevrilmiş. 18’inci yüzyıl sonunda Bahamaların yönetimine giren adalar, 19’uncu yüzyılda Jamaika’ya bağlanmış. 1973 yılından beri Turks & Caicos Adaları iç işlerinde serbest ama dış işlerinde İngiltere’ye bağımlı bir yönetime sahip. 20’nci yüzyılda dünyanın en zenginlerinin buradaki güzellikleri keşfetmesiyle kaderi değişmiş adaların. O gün bu gündür bir turizm cenneti olarak hizmet vermeye devam ediyor. Ülkenin sloganı “Güzellik doğadan, temiz tutmak bizden.”
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN