O Ses Türkiye şampiyonu Dodan kampüste!

3dk okuma

78. sayımızın İlham sayfasında, adını tüm Türkiye’ye O Ses Türkiye’de aldığı birincilikle duyuran Dodan ile müzik geçmişi, hayatının köşe başları ve şöhrete bakışı ve daha fazlasını konuştuğumuz keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Haberin Devamı

Aslında en baştan, müzikle ve yeteneğinle tanışma hikayenden başlamak isteriz. Fakat sana soru hazırlarken giriştiğimiz ufak çaplı araştırmada O Ses Türkiye’nin hacmi öylesine büyük ki, elimizde olmadan oradan başlamak zorunda kalıyoruz. Nasıl bir deneyimdi O Ses Türkiye ve sonrasında neler değişti?

İlk kez uzun süreli bir Show eğlence programı içerisinde olmak, ekran karşısında izleyicinin algısının şekillenmesine sebep oluyor. Hele ki Türkiye’de sanat algısı ziyadesiyle müziğin etrafında şekilleniyorken. Ekranda uzun süreli, müziğe dair bir formatta şarkı söylemek hem bir deneyim hem de önemli bir fırsat. Bu fırsatın bana sağladığı en önemli şey, uzun yıllardır adım adım ilerlemeye çabaladığım müzikal yolculuğumda sesimi daha geniş kitlelere duyurma imkânı tanıması. Her birey amaçlarına ulaşmak için araçlara da ihtiyacı olduğu gerçeğini unutulmamalı. O Ses Türkiye de benim açımdan önemli bir araçtı.

 

Haberin Devamı

O Ses Türkiye sahnesine çıktığın ve kendinden bahsettiğin ilk bölümde sahneye ilk çıktığında “Pek de bir şey olmadı” dedin. Bu noktadan hareketle sormak isteriz; yarışmaya katılma ihtiyacı nereden doğdu? Özellikle doğduğun toprakların insanlarınca çoktan baş tacı edilmişken ve Türkiye’nin tamamında hiç de azımsanmayacak bir hayran kitlesine, bilinirliğe sahipken?

Yarışmaya katılmak aklımda hiç yokken çok değer verdiğim bir dostum sayesinde kendimi işin içinde buldum. Yani haberim yokken yarışmaya çoktan benim adıma başvuru yapılmıştı. Başvurudan olumlu yanıt gelince O Ses Türkiye serüvenim başlamış oldu. Herhangi bir toprakta bir aidiyetlik duygusu taşımadığım için, peşinden koştuğum müzikal serüven, arayış da o eksen üzerinde tezahür ediyor. Asıl önemli olan, hangi dilde müzik yaptığın değil ne kadar insana ulaştığındır bence. Ne kadar insana hitap ettiğin veya aynı duyguda buluştuğundur. Bunun için de evrensel alanı tercih edip sesimin bana yüklemiş olduğu sorumluluğun çığlığını herkese duyurabilmektir asıl olan.

 


 

"Evrensel alanı tercih edip sesimin bana yüklemiş olduğu sorumluluğun çığlığını herkese duyurabilmektir benim için asıl olan."

 

Haberin Devamı

İlk sorunun girişine dönelim. Sesinin hissettirdiği o ki; kendini dayatan, fışkıran bir şey müzik sende. Senin yeteneğinle müzikle tanışman nasıl oldu? Bir “İşte ilk defa o gün” hikayesi var mı geçmişinden?

Müzikle tanışman çocukluk yıllarıma dayanıyor. İlk defa pratik anlamda birilerinin karşısına çıkıp söylemem, yani topluluğa seslenmemse liseli yıllarda oldu. Daha sonra da bu keşfedilmişlik duygusunu karşısına çıktığım topluluğun dışında; banyoda, bağda, bahçede şarkılar söyleyerek yaşamayı sürdürdüm.

 

Haberin Devamı

Muşlusun. Hatta Varto. Sonra İzmir ve İstanbul var tabii işin içinde. Öncelikle bölge insanı olmak ve ardından ülkenin önemli metropollerinde müzik yaparak farklı kültürlerle hemhal olmak sana neler kattı?

Ayrıştırıcı bir dile karşı çıkmak öncelikli hedefim. Bu ülkenin her köşe bendinde, her taşında, her karış toprağında birçok medeniyetin izleri var. Birçok farklı dil bu ülkenin kültürel dinamizmini etkilemiştir. Kültürlerin bu iç içe geçmiş hali bu ülke sınırları içinde yaşayan insanların her birini çok derinden etkilemiştir. Mevzu, tamamıyla hissiyat ve vicdan muhasebesini yapabilmek. Bu topraklarda yaşamış ve bugün yaşayan milletlerin dillerini, kültürlerini yaşam perspektiflerini benimseyerek hemhal olmak bana kalırsa.

 

Haberin Devamı

"Daha popüler mekanlarda çıkmak, 21 yıllık arayışımı değiştirmiyor… Hiç yadırgamadan ve hatta severek sokakta da müzik yapabilirdim."

 

Haberin Devamı

Seni İstanbul’da daha popüler mekanlarda da görmeye başladık. Bu durum senin müziğine, repertuarına nasıl etki etti?

Daha popüler mekanlarda çıkmak, 21 yıllık arayışımı değiştirmiyor. Daha çok popüler veya daha az popüler mekanların olması, oralarda sahne alıyor olmak, benim müzikal hazzımı değiştirmiyor ve repertuvarıma bir katkı sunmuyor. Hiç yadırgamadan ve hatta severek sokakta da müzik yapabilirdim. İşin repertuvar kısmına şekil veren şey, kendime yakın hissettiğim geleneksel melodi ve sözleri bir eserde bulmamla ilintili.

 

O Ses Türkiye öncesinde Dodan Project-Benav ve Şabun (Mutluluk) albümlerini yayınladın. Arkasından Yoksun teklisi geldi. Aradaki farkı nasıl açıklarsın?

Dodan Project Benav (Adsız) albümü 2005 yılında Murat Öztürk’le yapmış olduğum çalışmaydı. 2010 yılında Şabun (Mutluluk) albümünü yayınladım. Arkasından birkaç proje albümüne de katkım olduktan sonra 2017 yılında da iki şarkılık maxi single dijital platformda yayınlandı. Bu şarkılardan biri “Yoksun” diğer eserimiz de Erzurum yöresine ait “Huma Kuşudur”. Tüm albümlerimin birbiriyle müzikal dil olarak bir bütünlük taşıdığını ama daima bir yeni arayışı içerdiğini söyleyebilirim. Burada belirsizlikten bahsetmiyorum. Aksine ortaya koyduğum çalışmaların alternatif bir sound içinde arayışlar olduğunu, kısaca deneysel doğaç hikayeleridir. Bu sebeple benim açımdan bir önceki ve bir sonraki albümümdeki içsel yolculuk özünde aynıdır.

 

Yoksun’un sözü ve bestesi sana ait. Öncelikle sana bu şarkıyı yazdıran bir Yoksun’luk hissinden bahsedebilir miyiz ve devamında beste yapma, yaratım sürecin nasıl şekillenir, merak ediyoruz.

Bana bu şarkıyı yazdıran şey, istasyonlardı. İstasyonlar, yolculukların başlangıç, bitiş ya da durulan noktalarından fazlasını temsil eder bana göre. Hayatların bırakıldığı ve yeniden yüklenildiği asıl yaşam noktalarıdır. Yakın tarihimize baktığımız zaman istasyonlar; acılara, yok oluşlara, soy kırımlara şahit olmuş tarihi mekanlardır. Ben bir besteci değilim, bir yorumcuyum. Yorumculuk sürecimi etkileyen şey ise bir an ya da içinde yaşadığım durum olabilir. Yaşamasam da bildiğim, okuduğum şeyler benim yorumculuğuma, kısmen de olsa, beste yapma sürecimi şekillendirir.

 

Birçok şarkıcı konser ve albüm arasında birine daha meyilli, daha sempatiyle bakarlar. Senin için böyle bir farktan söz edebilir miyiz, neden?

Ben aslında kendimi daha rahat ifade etiğim ve kim olduğumun cevabını en doğru şekilde verebildiğim yerin sahne olduğuna inanan biriyim. Çünkü sahne insanın bütün eril duygularından arınıp kendini daha özgün ve özgür kıldığı alandır bana göre. Bunun yanı sıra bütün albüm çalışmalarımı miras olarak gördüğüm için her ikisinin de benim için önemi büyük.

 

Seni takip eden ve içinde müzikle ilgili bir yetenek olduğuna inanan üniversiteli gençlere n asıl bir yol izlemelerini, nelere dikkat etmelerini önerirsin?

Kendilerine iyi bakmalarını öneririm. Bu tür cevapları vermek benim için zor çünkü üniversiteli gençlerle bir arada olup kendi deneyimlerimizi paylaşmak bana çok da tercih edilesi geliyor.

 

Son olarak, bizimle son dönem playlist’ini paylaşmanı istesek… Dodan son dönemde neler, kimler dinler?

- Enrico Pieranunzi  

- Homayoun Shajarian

- brahim Maalouf

- Ara Malikian

- Antonio Forcione

- Camaron

 

Röportaj: Erkmen Özbıçakçı

Haberle ilgili daha fazlası: