Akordeon ve insan sesinin büyülü uyumu: Nur Güleç

2dk okuma

91. sayımızın Tanıyalım sayfasında ülke müziğinde pek de el değmemiş bir alanda kendisine yer açmaya çalışan ve çok da başarılı olan genç bir müzisyenle beraberiz. Nur Güleç akordeon ile harika işler yapıyor. Bize de sizi onunla tanıştırmaktan mutluluk duymak kalıyor.

Haberin Devamı

Öncelikle Nur Güleç kimdir, müzik yolculuğu nasıl başladı ve bugün bu satırlarda buluşana kadar nasıl bir müzik eğitimi, nasıl bir süreçten geçti?
Müzikten ilk keyif aldığımı fark ettiğim zamanlar, 5-6 yaşlarında bütün gün apartmanda şarkı söylediğim zamanlardır. Organik enstrümanım olan ses dışında müziğin yolu ilkokul 4. Sınıfta mandolin kursuna gitmemle açıldı. Mandolini, klavye, gitar, metalofon takip etti. Bu süreçlerde yavaş yavaş enstrümanlardan sıyrılıp sahnede odağımı sadece şarkı söylemeye vermenin bana daha çok haz verdiğini fark ettim.Üniversitede okuduğum şehirden dolayı grup müziği yapamadığım için İstanbul’a gidip hala çaldığım ilk akordeonumu aldım ve akordeonu öğrenmeye başladım. Üniversiteden sonra Berkelee College of Music’in Türkiye bağlantısı olan Modern Müzik Akademisi’nin iki yıllık Vokal Bölümü’ne yüzde 70 bursla girdim. Profosyonel anlamda aldığım ilk eğitim burada başladı. Ear Training, Caz armonisi, Klasik şan, Çağdaş şan ve Caz Vokal çalıştığım birçok hocam oldu. Hepsinin tekniği ve ekolu farklıydı. Bu benim çeşitlenmemi, yanlışı doğruyu daha detaylı görmemi ve vokal yolculuğunda nereye doğru gitmek istediğimi anlamamı sağladı. Okul bitimiyle şan ve akordeon eğitmenliğine ve kısa filmlere müzikler yapmaya başladım. Love Project adında akustik bir cover projesi çaldık iki yıl kadar önce. Sonrasında mekan işletmecilerinin canlı müziğe yaklaşımlarından sıkıldım ve projeyi durdurup kendi albümüme odaklandım. Şarkılarımı düzenliyorum şu an albüm için. Neredeyse bitti.

Haberin Devamı

Akordeon çalıyorsun. Pek de alışıldık bir tercih diyemeyiz sanki. Bu tercihin sebebi ve aynı zamanda enstrümanist olmanın yaptığın müzik üzerindeki etkisi hakkında neler söylersin?
akordeon hep “Ah yaa” diye iç geçirdiğim ama çok zor olduğunu düşünerek uzak durduğum bir enstrümandı. Tek başına çok sesli az enstrümandan biridir ve sandığınız kadar zor değildir. Tek bir enstrümanla aynı anda hem solo hem ritim çalabilirsiniz. Varyasyonu çoktur. Farklı körük hareketleriyle yaylı bir çalgıdan almak istediğiniz sesi bile alabilirsiniz. İlginç gelecek belki ama akordeon körüğünden dolayı üflemeli bir alettir. Hayatta iki tane büyülü bulduğum enstrüman var zaten. Biri insan sesi, biri de akordeon. İkisinin de müziğime kattığı ayrı ruhlar, renkler var. Şarkı söylemek benim için başkalarıyla iletişim kurmanın, duygu paylaşımının, enerji paylaşımının, konuşmanın dışındaki bir diğer yolu ve bu, çok keyif aldığım bir iletişim tarzı. Konuşarak anlatamadığım duygularımı şarkı söyleyerek iletebiliyorum. akordeon ise geride kalmış zamanların, duygularının öğütücüsü benim için. İz bırakan neşeli ya da hüzünlü anlar ruhumda demlenip hiç beklemediğim bir anda akordeon vasıtasıyla kendini içimden dışarı atabiliyor. Şarkı söylemek bedenden gelen bir durumsa, akordeon da bedenin uzuvları gibi.

Kendi bestelerini de yapıyorsun. "Teselli" kliplendiridiğin bir şarkı. Popüler kültüre göbekten bağlı olduğun söylenmeyecek bir tarzın var. Şarkına, tarzına genel olarak müzik dünyasında konumlandığın pozisyona dair ne tür geri dönüşler alıyorsun?
Çok ilginç bir şey oluyor. Ben çalarken ya da söylerken ne kadar duygulanırsam dinleyenler de aynı derecede hatta benden daha fazla duygulanıyorlar. Bu ilk olarak Teselli’de, daha sonra likefes’te ilk defa kendi şarkılarımı çaldığımda deneyimlediğim bir durum oldu. Cover projelerinde böyle bir etkileşim yaşamıyorduk dinleyiciyle. Kendi şarkılarımda ve bestelerimde bu reaksiyonu almak gözlerimden kalpler fışkırttı.☺Beni dinleyen biri ve ben tanışmıyoruz, e o anda konuşmuyoruz da ama birbirimizi anladığımızdan tastamam eminiz. Çok acayip ve harika bir arkadaşlık şekli.

Haberin Devamı

Müzik yapmak isteyen insan zaten tüm materyalleri bitirse de kendine çalışacak bir şeyler çıkartır, duramaz bence. O yüzden müziği seviyorlarsa gidip onunla konuşsunlar bence.☺”

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Gençlik festivallerinde de sahne aldığını biliyoruz. Sen de üniversitede müzikle alakasız bir bölümde okumuş ardından müziğin peşine koşmuşsun. Senin gibi içinde müzik isteği olan başka bölümlerde yıllarını geçiren üniversitelilere ne söylersin?
Her şey olması gerektiği gibi oluyor döngüsel olarak. Müzik de öyle. Müzik yapmak isteyen insan zaten tüm materyalleri bitirse de kendine çalışacak bir şeyler çıkartır, duramaz bence. O yüzden müziği seviyorlarsa gidip onunla konuşsunlar bence.☺ İnsan müziği sabırla çalışırsa müzik de onunla konuşmaya başlıyor sonunda. Ne kadar çok çalışırsanız o kadar yakın arkadaş oluyorsunuz. Bisiklet sürmeyi tüm yönleriyle bilmeniz, sürebildiğiniz anlamına gelmez. O yüzden müzik isteği olanlara tek tavsiyem müzik yapmaları. Bir şey olsun diye değil. Mutlu olmak için sadece… Sabırla, bıkmadan yapmaya devam ettikçe bir gülün açması gibi, marulun göbek kısmına ulaşmak gibi kendimize has müziğimize ulaşabiliriz. Korkmadan, cesaret edip kendi odamızda olsa bile müzik için harekete geçmeliyiz. İyi hissettiriyor.

Haberin Devamı

Son olarak da seni ilerleyen dönemlerde nerelerde göreceğiz? Hayallerin, planların, kesinleşmiş konser, organizasyon haberlerin nelerdir?
Şu an kendi şarkılarımdan altı tanesini dinleyiciyle buluşturmak üzere düzenlemeleri üzerine çalışıyorum. Çok az kaldı. Bittiğinde ya albüm olarak ya da tekli olarak kulaklara doğru kanatlandırmak peşindeyim. Müzik olarak kafamın uyuştuğu, bir şarkının hayalini müzikal anlamda aynı frekansta kurabileceğim, fikir ve heyecan alışverişinde bulunabileceğim bir prodüktör arayışındayım şu an. Bulduğum zaman albüm bitmiş, sizlerle paylaşılmış olacak ve hep beraber çok eğleneceğiz!☺

 

Röportaj: Erkmen Özbıçakçı

Haberle ilgili daha fazlası: