Küresel ısınmaya zirveden mesaj

1dk okuma

Arçelik ve Koç Holding’den çalışanların ve yöneticilerin bulunduğu 10 kişilik bir ekip geçen ağustos ayında Kafkaslardaki 5.642 metrelik Elbruz Dağı’na çıktı.

Haberin Devamı

Aralarında Arçelik’in Üretim ve Teknolojiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Oğuzhan Öztürk, Koç Holding Dayanıklı Tüketim Grup Başkanı Fatih Ebiçlioğlu ve Arçelik’in Tayland’daki buzdolabı fabrikasından Erhan Kasapoğlu’nun da bulunduğu ekibin zirveye vardıklarında açtıkları pankartın üzerinde “Global ısınmaya karşı çıkış” diye yazıyordu. Bu aslında 2011’de Afrika’daki 5.895 metrelik Kilimanjaro Dağı tırmanışının devamı niteliğinde bir yolculuktu. Konu hakkında konuştuğumuz Arçelik’in Üretim ve Teknolojiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Oğuzhan Öztürk, her iki dağın da küresel ısınmadan en çok etkilenen bölgeler arasında olduğunu belirtirken “Bazı şeyleri okuyarak, bilerek savunmaya çalışıyoruz. Ancak, orayı görmek, okumaktan bilmekten çok ötede. Buzullar oranın yaşam kaynağı ve çok ciddi kayıp var. Bu, uzun dönemde yaşanabilir coğrafyadaki milyonlarca kişinin evsiz kalmasına neden olurken ilk etki olarak da insanların taze su kaynağı kayboluyor” diyor.

ACI BİR SİMÜLASYON

Dağ koşullarının iş dünyası ile pek çok benzer yanı olduğunu anlatan Öztürk, dağın iş hayatının çok daha zorlu bir simülasyonu olduğunu düşünüyor. Öztürk’e göre zorlu doğa koşullarında koşulsuz iş birliği ve açık geri bildirim vermek, sürekli motivasyon, her bir adımdan önce açık şekilde bütün bilgiyi ortaya koyup koşulları hesaplamak, ekibin durumunu bilip doğru planlama yapmak, hiyerarşiden bağımsız olarak herkesi dinlemek, çıkış esnasında ve atak esnasında lidere tam uyup ekipten kimsenin geride kalmasına izin vermemek ve geride kalanlara destek olmak, daha sonra oturup bir önceki etabı değerlendirmek, iyi ve güçlü yanlara göre pozisyon almak ve gerekirse bazı değişiklikler yapmak dağcıları zirveye çıkma yolunda başarıya götüren en önemli noktalar. Tüm bu uygulamalar aslında iş hayatında başarıya ulaşmada da çok kritik. Dağa çıkarken bazen hava koşullarının çıkış hızını yavaşlattığını ve morallerin bozulduğunu belirten Öztürk, “Böyle anlarda ekip sürekli birbirini motive ediyor. Hedefe kitlenmek gerekiyor. Çünkü, zirveye çıktığınızda duyduğunuz heyecan, başarma hissi çok farklı oluyor” diyor. Bunun yanında, dağlarda grup içindeki en ufak iletişim problemi, hazırlığın doğru yapılmaması, doğru plan yapmamış olmak, ekibin yeteneklerine göre doğru bir rota seçmemiş olmak ekibi başarısızlığa götürüyor.
SANAYİ 4.0 ETKİSİ
Dağa çıkışların kendisini değiştirdiğini belirten Öztürk, bu geribildirimi dağa çıkan ekipte bulunan oğlu Dağhan’dan aldığını söylüyor. Öztürk, artık aynı fikirde olmasa bile karşısındaki insanların fikirlerini eskisine göre çok daha sabırlı bir şekilde dinleyip, tartışabildiğini aktarıyor. Çünkü, dağdayken her şey yardımlaşma ve paylaşma üzerine olmak zorunda.

Sürdürülebilirlikle ilgili şirketin yanı sıra bireylerin de hedefleri olduğunu belirten Öztürk, bunun hem doğaya saygı hem de rekabet politikası kapsamında olduğu bilgisini veriyor. Öztürk, Endüstri 4.0 ile birlikte ürün yaşam döngüsünün de değiştiğini, ürün fikrinin doğması, üretilmesi, satış sonrası hizmeti ve ömrünün dolmasının ardından artık sanayiye nasıl tekrar kazandırabilecekleri ve sürdürülebilirlik açısından doğaya zarar vermeden nasıl tekrar geri döneceği üzerinde önemli çalışmalar yaptıklarını aktarıyor.

Haberle ilgili daha fazlası: