Çalışanlar için, profesyonel iş hayatına başladıklarını gösteren ilk işleri büyük önem taşıyor. Çünkü, ilk işte okul hayatı boyunca öğrenilen teorik bilgilerin üstüne pratikte kullanılacak bilgiler gelmeye başlıyor. Kariyerlerinin henüz başında olan gençlerin ilk iş tecrübeleri, onların gelecekteki profesyonelliğini şekillendiren temel adımları oluşturuyor.
Üniversitedeki ilk yıl ile kariyerin ilk yılı arasında pek çok benzerlik bulunuyor. 19 Mayıs Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Polat Tunçer, ilk yıllardaki zorluklara dikkat çekiyor. Üniversite ve kariyerin ilk yıllarında uyum süreci sancılı geçebiliyor. Bu süreçte, üniversitede
insanların en etkili yardımcıları sınıf ve dönem arkadaşları oluyor. İşyerinde ise aynı rolü mesai arkadaşları üstleniyor. Okulda sınıf arkadaşlarıyla, işyerinde ise mesai arkadaşlarıyla kurulan diyalog ne kadar iyi ise uyum süreci o kadar rahat atlatılıyor.
Çalışma hayatındaki zorluklar, insanların kişilik yapısından, kültürlerinden, yanlış eğitimden kaynaklanıyor. Özellikle üniversite hayatını rahat bir şekilde geçirmiş olanlar, disiplinli iş hayatı ile karşı karşıya kaldıklarında bocalayabiliyorlar. Okullarda öğretilen teoriyle iş hayatındaki pratiğin uyumsuz olması nedeniyle, kişi iyi bir eğitim alsa bile iş hayatının gerçekleriyle karşılaştığında zorlanabiliyor. Kendilerinden daha üst pozisyonda olan insanların bilgi ve deneyimlerinden yararlanmak ise çalışanların ilk işlerinde başarıya ulaşmalarını hızlandırıyor.
Yenilikçi kariyer merkezleri
Yönetici koçu ve eğitimci Dr. Ebru Nurluoğlu, hem üniversitenin ilk yıllarında hem de ilk işte hissedilen duyguları şöyle sıralıyor: Yeniye heyecan duyma, arzu ettiği kişi olmaya yaklaşma ve daha bağımsız olma. İnsanlar, üniversitede daha özgür olmaya adım atarken işe girdiğinde ilk defa kendi parasını kazanmaya başlıyor.
Turgut Özal Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ramazan Taş, iş dünyasının mezunlarda aradığı en önemli vasfın diploma notu olmadığını söylüyor. Özgüven, etkili iletişim, liderlik ve yenilikçilik ise bir yeni mezunda aranan başlıca özellikler. Gençlerin de yapmaktan onur duyacağı, yaparken zevk alacağı bir kariyer planı yapması ve buna göre hareket etmesi gerekiyor. Bunun gerçekleşebilmesi için gençlere olduğu kadar, eğitim kurumlarına, devlete ve iş dünyasına da görevler düşüyor. Kişilerin kariyer planlama ve geliştirmesine yardımcı olmak amacıyla okullarda yenilikçi kariyer merkezleri açılması gerekiyor. Okul ve iş dünyasının bu konuda işbirliği yapması çok önemli.
Alışma süreci hızlandırılabilir
İş hayatına başlamak hiç de hafife alınamayacak bir süreç. Bu süreçte yeni bir hayat biçimine ve daha önce hiç bulunmadığınız bir ortama ayak uydurmak gerekiyor. Özellikle, şirket kültürüne uyum sağlamak çok önemli. Bunun bilincinde olan kurumların çoğunda artık
oryantasyon süreci mevcut. Ancak, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İşletme Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Taşlıyan, bu işe alıştırma sürecinin Türkiye’de genellikle çok hafife alındığını ve gereğince yürütülmediğini söylüyor. Oryantasyon, kariyerine henüz adım atmış kişilerde etkili uygulanmazsa ‘geleceğin yıldızları’ kaybedilebiliyor. Oryantasyonun, yeni neslin beklentilerine uygun bir şekilde programlanması gerekiyor. Tabii, çalışanlar da şirketi, işleri ve görevlerini iyi tanımak ve etkili yapmak için yardım istemekten çekinmemeliler. Bunun için İK departmanları kendi içlerinden ya da yeni işe başlayan kişinin departmanından birini ona mentorluk yapmak üzere görevlendirebilir. Türkiye’de pek rastlanmayan bir başka yöntem olan rotasyon uygulaması da kullanılabilir. Bu yöntemin kullanıldığı yerlerde işe yeni başlayanlar, asıl pozisyonları dışındaki bazı departman ve görevlerde kısa süreli çalıştırılıyor. Böylece şirketin tümünde işlerin nasıl yürüdüğü gösterilmiş oluyor.Çalışanın işe alınacak kişinin şirket kültürüne uyumlu olup olmadığı da çok önemli. Çünkü, kurum kültürüne aykırı bir bireyin işe alınması, bütün sisteme zarar verebilir. Öte yandan, birey şirket kültürüne yatkınsa kuruma daha kolay adapte olabilir.
İlk işte alfabe öğreniliyorİlk işte yaşanan hayal kırıklıklarında yeni neslin hayata bakış açısının da payı var. Çünkü, araştırmalara göre yeni nesil direk sonuca odaklanıyor ve attığı her adımda büyük sıçramalar yapmayı istiyor. Bu gençlerin zaman algısı ile şirketlerin gelişme süreci ölçütleri arasındaki fark hayal kırıklığı yaratabiliyor. İlk işine başlayan bir kişi, kendisinden yıllar önce işe başlamış bir iş arkadaşının hala aynı pozisyonda devam ettiğini görünce umutsuzluğa kapılıyor. Verilen maaşların düşüklüğü ve ilk zamanlarda önemli sorumlukların verilmemesinden kaynaklanan ‘bunun için mi okudum’ serzenişi ortaya çıkıyor. Mustafa Taşlıyan, gençlere her zaman motivasyonlarını yüksek tutacakları bir düşünce içinde olmalarını tavsiye ediyor. Eğer o şirkette alt pozisyonlardan işe başlayıp sonradan daha iyi konumlara gelen 1 kişi bile varsa o kişi örnek alınabilir.
Ebru Nurluoğlu, ilk işine başlayanlara o işin alfabesinden başladıklarını unutmamalarını tavsiye ediyor. İleride çok yardımcı olacak bilgi ve tecrübe ilk yıllarda öğrenilenlerde yatıyor. Çünkü, daha sonraki yıllarda bir işi veya takımı yönetebilmek için, o işi en az onlar kadar iyi bilmek gerekiyor.
Çalışanlarının hayal kırıklığına uğraması nedeniyle şirketler önemli yetenekleri elinden kaçırabiliyor. Bu konuda yöneticilere önemli bir rol düşüyor. Yöneticilerin sabır ve özen göstererek çalışanlarının gelişimine katkıda bulunması hem kendileri hem de şirketler için çok faydalı. Bu konuda yapılan hatalardan bazıları sabırsızlık, çalışanı kendine rakip görmek, doğru iletişim kuramamak.
Ramazan Taş, ilk işine başlayanlardan yüksek katkı alınmasının kurumun sinerji santralini besleyeceğini söylüyor. Ayrıca, yöneticilerin kurum içinde etkili iletişim sistemi kurarak yeni işe başlayanların kaygılarını, beklentilerini, eleştirilerini, önerilerini çok iyi değerlendirip hepsini fırsata ve yeniliğe dönüştürmesi gerekiyor. Ağır iş yüküyle yıpratmak, ezmek yerine optimal iş bölümü ve optimal iş yükü ile ilk defa bir işte çalışmaya başlayanları güçlendirmek ve mutlu etmek gerekiyor.
İlk yıllardan tecrübe ediniyorlar
Yönetici koçu ve eğitimci Dr. Ebru Nurluoğlu, 20-30 yıllık tecrübeli kişilerin bile iş hayatının ilk yıllarında öğrendikleri bazı ipuçlarını ya da çalışma prensiplerini hala kullanmaya devam ettiklerini belirtiyor. Olumsuz konulardan ders çıkarmayı bilenler ‘İyi ki gençken bu tecrübeyi edinmişim’ diyor. Kazanacağı iş tecrübesi, gelecek yıllardaki imajını da etkilediğinden kişi için önem taşıyor.
İlk işte nelere dikkat etmeli?
- Yeni başladığınız işyerinin kural ve kültürünü en kısa zamanda öğrenmeye çalışın. İşletmeler kurumlar ancak kurallar ve prosedürler etkili uygulanırsa kaliteli ürün ya da hizmet ortaya koyabilirler. Dolayısıyla sizden öğrendiğiniz kuralları ve prosedürleri eksiksiz uygulamanız beklenir.
- Bütün angarya işler ya da kendi uzmanlık alanınızda olmayan işler size verilebilir. Bu nedenle mobbinge uğradığınızı sanabilirsiniz. Ancak, yaptıklarınız sayesinde bilgi ve tecrübe açısından geliştiğinizi ve yeni şeyler öğrendiğinizi, iş ortamını daha iyi tanıdığınızı bilin. Sabırlı olun. Çünkü bu bilgi ve tecrübe, meslek hayatınızın ilerleyen dönemlerinde paha biçilmez olacak.
- Eski çalışanlar ya da yaşı büyük olanlar ilk işine başlayan gençlere farklı davranabilirler. Bu dönem elbette sıkıntılı geçer. Ancak bu sıkıntıları çok büyütüp kendinizi iletişime kapatmak yerine onların size bir mentor gibi davranmalarını sağlamaya çalışın.
- Davranışlarınız yapmacık olmasın. İnsanlara yardım ederken hiçbir menfaat duygusunun kalbinize girmesine izin vermeyin.
- Mesai arkadaşlarınızı hiçbir yerde çekiştirmeyin ve arkalarında hoşlanmayacakları şekilde konuşmayın. Başkalarının ne yaptıklarıyla değil, kendi kariyer planınızla ilgilenin.
- Sabah işe geldiğinizde gördüğünüz herkese gülümseyerek ‘günaydın’ deyin.
- Rutin işlerin dışında yaptığınız işler hakkında üstlerinizi bilgilendirin.
- Üstlerinizin haberi olmadan çalıştığınız kurumu etkileyecek ya da sorumluluk altına sokacak faaliyetlerden ve davranışlardan kaçının.
- İşin püf noktalarını öğrenmeye, farklı uzmanların aynı konuya kaç farklı şekilden yaklaştıklarını anlamaya çalışın. Olumlu olumsuz her yeni öğrendiğiniz şeyin kendinizi geliştirmeye aracı olduğu bilinciyle hareket edin. Kötü örneklerden ‘nasıl olunmaması’, ‘nasıl yapılmaması’ gerektiğini çıkarmaya çalışın.
- ‘Artık öğrendim, biliyorum’ gibi düşüncelerin tuzağına düşmeyin. Bu kelimeler gelişimin önündeki en büyük engel. Daha iyi olmak isteyen bir kişi, her zaman herkesten öğrenilecek bir şeyin olacağını hatırlamalı.
- Geliştirilmesi gereken taraflarınız ile ilgili çevrenizden geribildirim isteyin. Bu yol, güçlü yönlerinizi de görmenizi sağlar.