En yakın arkadaşım kitaplar ve bilimdi. Çocukluğumda hayalimde okyanuslar ötesine giderdim. Ortaokuldayken de en yakın arkadaşım TÜBİTAK dergileriydi, Marie Curie’ydi. Arkadaşlarım oyun oynarken ben elimde bilim kartlarıyla gezerdim. Öğrenmeye hep çok meraklı oldum.
Çocuk doktoru olmak istemişsiniz önceleri…
Evet. Ben doktora gitmeyi, aşı olmayı severdim. Tıp alanında eğitim almaya çok küçükken karar verdim. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’nü kazandım ilk önce. Kök hücre araştırmacısı olmak istiyordum. Ancak o dönemde bir arkadaşımın anı defterine “çocuk doktoru olmak istiyorum” yazdığını hatırlatması üzerine, yeniden girdim sınava. Çünkü Tıp okuyarak da bunu yapabilirdim. İki hayalim birleşti. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okuyorum. Aslında Biyoloji’yi bırakınca bunu annem ve babam dışında herkes riskli gördü. Ben idealimin peşinden koşmaya karar verdim.
Kök hücre ve kanserle ilgili sizi tetikleyen nedir? Kök hücre araştırmacısı bir doktor adayısınız…
Kanser alanının ucu bucağı yok. Hücre de bilmeceler topluluğu. Ben bilmece çözmeyi seviyorum. Bilinmeyenlere koşuyorum.
Siz kendinizi geliştirmek için farklı üniversitelere başvurmuşsunuz. Hatta 193 farklı üniversiteye başvurup red almışsınız. Hiç yılmadınız mı?
Ben 10 yıldır sürekli bilimsel makale okuyorum. Kafamda sorular ve yapmak istediklerim var. Çok yakından takip ettiğim bilim insanları var. İngilizceyi de makalelerden öğrendim. Kök hücreyi laboratuvarda elde etmeliydim. İşin mutfağına inmek istedim. Kök hücre maratonu Koç Üniversitesi Tıp Fakültesinden Sayın Tamer Önder’in laboratuvarına yaz stajına kabul etmesiyle resmi olarak 2014 yılında başladı. Çok verimli bir staj dönemi geçirdim. Hayatımdaki dönüm noktası oldu. Orada kök hücrelerle mutlu oldum. Başvurulara devam ettim. En fazla red edilirdim diye düşünüyordum.
Japonya’ya gittiniz. Kyoto Üniversitesi’nde Nobel ödüllü Dr. Shinya Yamanaka ile çalışma fırsatı buldunuz. Bu nasıl oldu?
Kendisi 2012 yılında Nobel aldı ama benim hayatıma 2006 yılında girmişti. O yıldan beri makalelerini takip ediyordum. Ona da yazdım. O güne kadar tam 193 red aldığım için bana gelen Japonca yanıtı da ilk önce reddedildiğimi düşünerek çevirmesi için arkadaşıma verdim. Kabul edilmiştim. Yamanaka bilimde devrim yapmış biri.
Binlerce kişi başvurmuş dünyanın farklı ülkelerinden 16 kişi kabul edilmiş. Siz orada neler yaşadınız? Size ne kattı?
Orada tam olarak kendimi buldum. Bir Türk olarak da orada olmak çok gurur vericiydi. Japonya’da hayallerin sınırının olmadığını gördüm. Yaptıklarımız kadar değil hayal ettiğimiz kadarız. Hiç hayal etmeseydim Japonya’da olamazdım. Japonlar çok çok çalışıyor. Bilimsel anlamda çok ilerideler. Orada şunu da anladım. İyi bir insan olmak çok önemli. Orada Yamanaka da dahil tanıştığım tüm bilim insanları iyi insanlardı.
Sizin hedefiniz ne? Kök hücre üzerine çalışıyorsunuz, neler yapıyorsunuz?
İntestinal (Bağırsak) kanseri tedavilerinde ve diğer kanser türlerinde başarı sağlamak istiyorum. Kanseri yenebileceğimiz günler için çalışıyorum.
Çok çalışma var. Bazen çok umut verici haberler çıkıyor. Dünya nerede bu konuda?
Son verilere göre yalnızca ABD’de 4 bin 623 farklı kök hücre klinik çalışması var. Kök hücre çalışmalarındaki etik problemler pek çok ülkede çalışma alanını kısıtlıyor. Çalışmaların en yoğun olduğu ülkeler ABD, Japonya, Güney Kore ve Çin Halk Cumhuriyeti. Özellikle Japonya’da indüklenmiş kök hücrelerin klinik kullanımı üzerinde yoğunlaşan araştırmacılar önemli başarılara imza atıyor.
Türkiye’de durum nasıl?
Öncelikle hukuk zemininde Türkiye’de düzenleme yok. Hücresel çalışmaları adına dünya standartları kalitesinde araştırmalar yapan değerli hocalarımız var. Dr. Tamer Önder, Dr. Ayyub Ebrahimi ile Dr. Melih Acar’ı örnek verebilirim. Ülkemiz adına gurur verici bir diğer gelişme ise kök hücre ana bilim dalının kurulmasıdır ki bunu ilki Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi gerçekleştirdi. Kök hücre merkezi başkanı Dr. Duygu Uçkan Çetinkaya yine ülkemiz adına dünya standartlarında çalışmaları olan bilim insanı.
Bağırsak kanseri üzerine yaptığınız araştırmalarınızın yaratacağı etki nedir?
Günlük besin diyeti kişinin sağlığının gidişatını ve olası kanser risklerini belirleyen temel faktör. Yağ oranı yüksek beslenme intestinal kök hücrelerin fonksiyonlarını bozup, kanser hücrelerine dönüşmelerine yol açıyor. Kanser ile bağışıklık sistemi arasındaki ilişkinin kanser gelişim sürecindeki kritik rolü bilinse de, yağlı beslenme ile istestinal karsiyogenez arasındaki bağ hakkında fazla bilgi sahibi değiliz. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından 2030 yılında 23.6 milyon yeni vakaya ulaşması ön görülen kanser, dünya genelinde ölüme yol açan hastalıklar listesinde ikinci sırada yer alıyor. Radyoterapi ve kemoterapi dışında kişinin vücut direncini destekleyerek kanser hücrelerini yok etmeyi sağlayan immunoterapi tedavisi, kanser ile mücadelede önemli rol oynuyor. Kanser hücrelerinin en önemli özelliği bağışıklık sisteminde saklanma yeteneğine sahip olmaları. Sevgili Semir Beyaz ile dahil olacağım çalışmalarda; yağ oranı yüksek beslenmenin bağışıklık sisteminde meydana getirdiği hücresel değişikliklerin ve bu değişikliklerin intestinal kanser gelişimde oynadığı rolünün, kanserleşme sürecindeki mekanizmaların, yağlı beslenme sonucunda kansere yakalananların immunoterapi tedavisine verdikleri yanıt mekanizmalarının ortaya çıkarılması hedefliyoruz.
Yakında Max Planck Enstitüsü ve Cold Spring Harbor Laboratuvarlarına gideceksiniz, bu laboratuvarların bu alandaki önemi nedir?
Kuruldukları günden itibaren 8 Nobel ödüllü bilim insanının çalışmalarını yaptığı Max Planck Enstitüsü ile 16 Nobel ödüllü bilim insanına ev sahipliği yapmış Cold Spring Harbor Laboratuvarları bilim dünyasının en önemli kaleleri arasında. Çok heyecan verici.