İş dünyasını narsist yöneticiler işgal ediyor

3dk okuma

Kendini aşırı beğenme, olağanüstü, çok özel görme anlamına gelen narsizm iş hayatında da yayılıyor. İş hayatında tuttuğunu koparan, her konuda ‘en’ olan, kontrol edilemez özgüveni bulunan insanların varlığı ve bu insanlara olan talep, iş dünyasının narsist yöneticiler tarafından işgal edilmesine neden oluyor.

Haberin Devamı

Özetle kendini aşırı beğenme olarak tanımlayabileceğimiz narsizm, günümüzde artan bir eğilim gösteriyor. 15-16 Şubat’ta Management Center Turkey (MCT) tarafından Lütfi Kırdar’da yapılan İK Zirvesi’nin oturum başlıklarından biri de narsizmdi. İK Zirvesi’nde bir sunum yapan ‘Asrın Vebası: Narsisizim İlleti’ isimli kitabın iki yazarından biri olan Prof. Dr. Keith Campbell, konuyla ilgili son derece ilginç açıklamalarda bulundu. Örneğin sosyal medyanın (Facebook’ta boy boy paylaşılan fotoğraflar, pohpohlamalar) kişiyi narsist yaptığını, liderleri işe aldıran özelliklerin (kibirin) kimi zaman şirkete en çok zarar verecek şey olduğunu, narsizmin iş hayatında ABD, Çin, Türkiye’de artışta olduğunu söyledi. Campbell ayrıca, insan kaynaklarının sürekli en beğenileni, en karizmatiği, en çekiciyi seçtiklerini - tıpkı kadınların erkek tercihi gibi - oysaki ‘dışına değil içine’ bakılması gerektiğini vurguladı.
Bir çok uzman iş hayatında narsizmin artma eğiliminde olduğunu söylüyor. Prof. Dr. Acar Baltaş, birçok krize narsistlerin sebep olduğunu özellikle ABD’de iş hayatının narsistler tarafından işgal edildiğini söylüyor: “Anglo-sakson kültürü iş hayatında, tuttuğunu kopartan, kendine güvenen insan arayışı içindedir. Bu özellikler beslendikçe narsistik kişiliğin ortaya çıkması kolaylaşır. Gerek Enron gerek şirket birleşmelerindeki büyük zararlar, gerek 2008 ekonomik krizi narsistik yöneticilerin kontrol edilemez özgüvenlerinin ve kendi gerçeklik dünyalarında yaşamalarının bir sonucudur. Neyse ki Türkiye’de iş hayatı ABD ölçüsünde narsistler tarafından işgal edilmemiştir. Ancak bu yöndeki eğilim giderek daha çok erdem gibi algılanıyor.”
Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Erol Özmen de hem ulusal hem küresel düzeyde bireyi öne çıkaran ve insanları her alanda ‘en’ olmak için kışkırtan kültürün insanları narsistleştirdiğini söylüyor.
Bir yandan narsist yöneticiler yükselişine devam ederken, diğer taraftan mütavazi liderlerin sayısı da artıyor (Bkz. Gandi Yöneticiler haberi, Hürriyet İK 17.07.2011)
Peki narsist yöneticiler şirket için iyi midir, kötü müdür? Şimdi iş çevreleri bunu sorguluyor.
Narsist nedir, narsisti nasıl tanırsınız, narsist yönetici şirkete ne kazandırır, ne kaybettirir, narsist yönetici ile nasıl çalışılır? uzmanlara sorduk.

Kariyer basamaklarını
çıktıkça narsizm artıyor
Herkesin kendini sevme, beğenme, beğenilme ya da değerli bir insan olarak hissetmeye, benzersizlik duygusu yaşamaya ihtiyacı var. Fakat narsistlerde bu duygu daha fazla.
Narsizm kelimesi Yunan mitolojisinde kendi yüzünü suda görüp kendi kendine aşık olan Narkissos’tan gelir. Narsistler kendileri aşırı beğenen ve üstün gören, biricik zanneden, eşi bulunmaz, çok çok özel sanan insanlar. Dıştan bakıldığında narsist olarak nitelenen bu kişilerin kendilerini çok beğendikleri, sevdikleri hatta kendilerine aşık oldukları izlenimi edinilir.
Prof. Dr. Erol Özmen, “Oysa derinlerde, iç dünyalarında kendileri ile ilgili tam tersi değerlendirmeler bulunur. Başka bir deyişle narsistik kişinin dıştan gözlenen tutum ve davranışları aslında bir savunmadır. Fakat bunun farkında değildirler, kendileri ile ilgili algıları büyüklenmeci ve şişinmecidir” diyor.
Narsistlerin en belirgin özellikleri; insanlara değer vermeme, empati yokluğu, dinlemeye tahammülsüzlük, eleştirinin her türlüsüne kapalı olmak, sürekli takdir edilme isteği ve kendini övme şeklinde kendini gösterir. Narsistler giyimleri kuşamları, konuşmaları, tutum ve tavırları ile kendilerini belli ederler. Her halleriyle kendilerinin ne kadar önemli bir insan olduğunu hissettirirler. Narsist bir kişi kendi büyüklüğünü kanıtlamak için başkalarını aşağılama eğiliminde olur. Hep övülme, pohpohlanma beklentisi içinde olurlar.
Prof. Dr. Baltaş, iş dünyasında yönetim kademelerindeki basamaklarda yukarıya çıkıldıkça narsistlik davranışların daha sık görüldüğünü söylüyor ve narsist yöneticileri nasıl tanıyacağımızı şöyle anlatıyor:
* Saygısızlık ve kabalığı açık sözlülük olarak kabul ederler.
* Her şeye hakkı olduğuna inanır. Ahlak ve kanunların kendileri için olmadığına inanırlar. 
*  Her şeyi bildiklerini düşünürler. Her konuda kesin fikirleri vardır. 
* Fikirlerine karşı çıkanları uzaklaştırırlar.
* Şirketlerini içinde bulundukları endüstrinin merkezi, kendilerini de şirketlerinin merkezi olarak görürler. Dolayısıyla kendilerini endüstrinin vazgeçilmesi olarak değerlendirirler.
* Sürekli ilgi arayışı içindedirler. Kendi güçleri ve becerileri konusunda aşırı iyimserdirler.

İşletme için
çok tehlikeli
Eğer kişi yeterli yetkinliğe sahip değilse, narsizmi işletme için tehlikeli hale geliyor. Narsistik kişilerin kendileri ile ilgili her şeyin en iyisini, en doğrusunu bildikleri inançları onların çok kolay risk almalarına neden oluyor. Prof. Dr. Özmen, ‘Örneğin narsistik bir cerrah, sorun çıkma olasılığının yüksek olması nedeniyle birçok cerrahın ameliyata almaktan kaçındığı bir hastayı çekinmeden ameliyata alabilir. Narsistler risk alırken başkalarına ne olacağı ve başkalarının başına ne geleceği ile ilgilenmezler. Onlar büyüklüklerini herkese kanıtlama peşindedirler. Bir başarısızlık olursa da başarısızlığın faturasını başkasına çıkarır ve kendilerinin hiçbir kusuru olmadığına inanırlar. Bir narsisti en tehlikeli hale getiren durum ‘donanımsız, yeteneksiz, beceriksiz ve çevresinin söylediklerine kapalı’ biri olmasına karşın onun yetkili ve karar verici bir pozisyona getirilmesidir” diyor.

Narsist lider iyi midir, kötü müdür?
Fakat liderlerin biraz da narsist olması gerektiği yönünde de bir görüş var. Narsist olmayan bir kişinin lider olamayacağı söyleniyor. Çalışanlara kendisini benimsetebilmiş narsist bir liderin çalışanların kendilerini daha istekli, daha güvenli ve daha mutlu hissetmelerini sağlayabileceği gibi, narsist özellikleri ön planda olan bir lider hem şirket için hem çalışanlar için kötü sonuçlar yaratabilir. Başkalarının ne düşündüğüne ve ne hissettiğine aldırış etmeyen, eleştirilmeye katlanamayan, her türlü başarıyı kendisine, başarısızlığı ise başkalarına yükleyen bir lider çalışanlara ve şirkete de zarar verir.
Geçen yıl Amsterdam Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırma, narsistlerin takım çalışmasına engel olduklarını, bilhassa son kararı veren onlar olduğu için şirketin verimliğini düşürdüklerini ortaya koyuyor. Msnbc.msn.com’da yayınlanan bir habere göre, narsistlerin ‘kendine güven’, ‘otoriter olmak’, ‘yüksek öz saygı’ gibi liderlik vasıfları, grup içinde bilgilerin paylaşılmasını engelliyor. Amsterdam Üniversitesi’nin araştırmasında, 150 katılımcı 3 gruba bölündü ve rastgele bir kişi grup lideri oldu. Sonra gruplardan bir iş adayı seçmeleri istendi. Araştırmacılar adayların bilgilerini grup üyelerine açıkladılar. En ses getirecek bilgileri herkese açıklarken, her bir katılımcıya da diğer grup üyeleriyle paylaşmamak üzere bir bilgi ilettiler. 
Gruplardan tüm konuları tartışmaları istendi fakat son kararı vermek liderlerin yükümlülüğündeydi. Araştırma şu şekilde kurgulanmıştı; herkes aday hakkındaki bilgileri birbileriyle özel olarak paylaşacak ve böylece grup en iyi kararı verecekti. Eğer grup kararını sadece herkesle paylaşılan bilgilere dayandırarak yaparsa, daha kötü bir adayı seçmiş olacaktı.
Deneyden sonra adaylara soru formları dağıtıldı. Soru formları liderlerin narsizm seviyesini ölçmeyi, grup üyelerinin ise liderlerinin otoritesi ve etkinliği hakkındaki düşüncelerini ölçmeyi amaçlıyordu.
Sonuçta gruplar, egoist liderlerinin iş için en kötü adayı seçmesine izin verdi. Çünkü narsist liderler ben merkezci özelliklerinden dolayı iletişime, bilgi paylaşımına kapalıydılar. Daha da ilginci liderlerin bu düşük performanslarına rağmen grup üyeleri, en narsistik liderleri en etkili buldular. Araştırmaya göre iyi bir karar vermek için bilgileri, farklı görüşleri, deneyimleri paylaşmak şart ama narsist liderlerde bu özellikler yok.

Tedavi arayışına girmezler
Narsizm her insanın psikolojik gelişim sürecinde bulunan ve işlenen bir süreç ve her narsizm de tedavi gerektirmez. Özmen, narsizmin ne zaman ya da hangi düzeyde tedavisinin gerekeceği konusunda belirleyici olan şeyin kişinin sosyal ve mesleki rollerini ne oranda etkilediğine bağlı  olduğunu söylüyor: ”Fakat böyle bir etkilenme olsa bile narsistik kişilik özellikleri olanlar çoğu zaman sahip oldukları özelliklerden kurtulmak için tedavi arayışına girmezler. Genellikle ciddi hayal kırıklıkları, yaşadıkları depresyon nedeniyle çare ararlar. Bu durumda yalnız depresyon tedavi edilirse bir süre sonra kişinin yeniden depresyona girme olasılığı çok yüksektir. Depresyonun tedavisi yanında depresyona yatkınlık yaratan narsistik özelliklerin de terapi sürecinde işlenmesi gerekir. Gerçekten narsizmden kurtulmaya çalışan bir kişi için en kısa önerim empati kurma yeteneğini geliştirmeye çalışmasıdır.”

Narsist bir yöneticiyle çalışanlara tavsiyeler

Haberin Devamı

Haberin Devamı

Prof. Dr. Erol Özmen, narsist bir yöneticiyle çalışanlara şu tavsiyeler de bulunuyor:
* Öncelikle narsist bir insanın nasıl davranabileceği konusunda bilgi edinmelerini tavsiye ederim. Narsist bir insanın nasıl davranabileceğini ve ne yapabileceğini bilmek o kişiden beklentilerin daha gerçeğe uygun olmasını sağlar. Örneğin iş yerinde bitirilmesi gereken bir iş olduğunda narsist bir yöneticinin çalışanların en ciddi gereksinimlerini bile dikkate almayacağının akılda tutulması böyle bir zamanda izin istendiğinde hayal kırıklığını önleyebilir.
* İkinci temel tavsiyem ise narsist bir insanın kendisinde ne tür duygu ve düşünceler yarattığını anlamaya çalışması ve bunlarla baş etmeyi öğrenmesidir. Narsistlerle baş etmede en çok zorlananlar özgüveni yetersiz olan insanlardır. Özgüveni geliştirmek narsist insanlarla baş etmeye ciddi katkıda bulunur. Narsistlerin kendisini herkesten büyük gören, karşıdakini ve karşıdakinin görüşlerini önemsemeyen hali herkesi belli oranda öfkelendirir. Bu nedenle narsist bir yönetici ile çalışmak zorunda kalanların öfkelerini yönetmeyi öğrenmesi gerekmektedir.
* Farklı düşündüğünüz bir konuda haklı ya da doğru olduğunuzu kanıtlamak için aşırı bir uğraş içine girmeyin.
*  Onu eleştirirken çok dikkatli olun. Düşündüklerinizi akılınıza geldiği gibi rastgele değil, belirli bir hedefe odaklandığınızda ve düşündüklerinizden emin olduktan sonra söyleyin. Eleştirdiğiniz zaman öfkelenebileceğini bilin ve hazırlıklı olun.
*  Size görüşünüzü sormazsa ya da söylediklerinizi dikkate almazsa, alınmayın.
* Ona bir iyilik yaptığınızda ondan minnettarlık beklemeyin. Çünkü yaptığınız iyiliği, iyilik olarak değil, zaten hak ettiği bir şey olarak algılayacaktır.
* Onunla didişen, onu küçük düşürmeye çalışan, ona meydan okuyan ve onu önemsemeyen bir insanmışsınız izlenimi yaratmayın.

Haberin Devamı

Yakın tarih örneklerle dolu

Haberin Devamı

Prof. Dr. Baltaş, narsistlerin en büyük korkusunun güçlerini kaybetmek olduğunu, kendileri ile sınırlı bir ‘ben dünyası’nda yaşadıklarını söylüyor: “Dış dünya ise ‘ben’ olmadığı için çevrelerindeki insanların gerçeklerini ve ihtiyaçlarını algılayamazlar. Başkaları kendilerine hizmet etmiyorsa onları görmezler. Buna eşleri ve çocukları da dahildir. Adeta çevrelerindeki insanların transparan olmasını isterler. İşler yolunda gitmediği zaman, kendilerine ait bir gerçeklik dünyası oluşturlar ve bunu destekleyen insanları çevrelerinde tutarlar. Yakın tarihteki örneklere bakarsak; Saddam’ın Kaddafi’nin Mübarek’in son güne kadar nasıl kendi gerçeklikleri içinde yaşadıklarını görürüz. Bugün de benzer durumu spor dünyasında gözlüyoruz.” 

Haberin Devamı

Yalan Dünya’nın Çağatay’ı narsistlere en tipik örnek


Prof. Dr. Erol Özmen’e iş, sanat, siyaset camiasından en narsistik bulduğu kişileri sorduk. Özmen, “Yalnız basına yansıdığı kadarıyla her hangi bir kişi için narsist değerlendirmesinde bulunmanın doğru olmayacağını düşünüyorum. Fakat her ünlü (hatta ünlü olmak isteyen) kişide narsistik özellikler bulunuyor desem yanılmış olmam” diyor ve Kanal D’de yayınlanan Yalan Dünya dizisinden örnek veriyor.
Yalan Dünya dizisinin Çağatay’ı, yakışıklı, karizmatik, kendi sesine ve yakışıklılığa hayran bir dizi oyuncusunu canlandırıyor. Herkesin kendisine taptığını düşünüyor. En favori cümlesi ise “Sesim seni tahrik ediyor mu sevgilim?”
Erol Özmen, Çağatay karakterinin narsistik kişilik için en tipik örnek olduğunu söylüyor: “Narsistlerin iş yaşamında ve sosyal yaşamda nasıl davranabilecekleri bu karakter ile mükemmel bir şekilde yansıtılıyor. Biraz farklı özellikler taşıyor olmakla birlikte aynı dizideki Emir karakteri de yine tipik bir örnektir.”

Haberle ilgili daha fazlası: