‘Akıcı İngilizce bilmek’ iş ilanlarının olmazsa olmazı. Tabii ki günümüzde İngilizce bilmenin önemi tartışılamaz. Fakat yaptığı işte hiç İngilizce’yi kullanmayacak ama işinde gerçekten fark yaratan/yaratacak bir kişiyi İngilizce bilmiyor diye elemek ne kadar doğru?
Haberin Devamı
İş ilanlarının olmazsa olmazıdır İngilizce bilgisi. Artık neredeyse İngilizce bilgisi aramayan ilan yok. Gerçi bazen şirketin veya pozisyonun İngilizce bilmekle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Ama yine de programlanmış bir şekilde yabancı diliniz yoksa sizin 20 yıllık geçmişinizi bir anda yok sayarlar.
6 yıldır kurumsal bir şirkette, kurumsal iletişim alanında kıdemli uzman pozisyonunda çalışan Ebru S., son iki yıldır iş arayışında. Bulunduğu pozisyonu yöneticiliğe taşımayı hedefliyor. Ebru S., şirketlerin onun yetkinliğini hiç sorgulamadan kendi deyimiyle ‘beylik’ özelliklere bakmalarından şikayetçi: “Üniversite ismi ve tabii ki olmazsa olmaz yabancı dil. 22 yılınızı verdiğiniz, yetkin olduğunuz konuda başvurduğunuz şirkete yüzde yüz fayda sağlayacağınız aşikar. İşinize yıllar içinde kattığınız farklılık, aldığınız ödüller hepsi boş. Karşınızdaki yönetici işinize ne kadar hakim olduğunuzu, şirkete ne kadar fayda sağlayacağınızı ve fark yaratacağınızı hemen anlamasına rağmen yine aynı engel soruyla karşılaşıyorsunuz: ‘İngilizceyi ana diliniz gibi konuşuyor musunuz?’. Yabancı dil ile bire bir işi olmayan şirketler bile ezbere bu yetkinliği arıyor” diyor.
‘Ana diliniz gibi’ değil mi? Ebru S, yaşadığı bir iş görüşmesi deneyimini anlatıyor: “Bir gün telefonum çaldı ve karşıdan uluslararası bir head hunter şirketinde çalıştığını söyleyen bir kadın sesi duydum. Türkiye’nin sektöründe lider şirketlerinden birinde yönetici pozisyonunda arayışta olduklarını ve benim tam bu pozisyona göre olduğumu söyledi. Her şey harika gidiyordu, aradığımızı bulduk, hemen görüşebilir miyiz iş çok acil, dedi. Ta ki aynı soruyu sorana kadar: ‘Ana diliniz gibi İngilizce konuşuyor musunuz, artı Almanca da istiyorlar’. Kendisine yaptığım işin temelinde bu özelliğin çok geride kaldığını, şirkete bu tecrübe ile sağlayacağım faydaların çok yüksek olduğunu anlattım. Üstelik şirket içinde aslında çok da kullanılmayan yabancı dili (biliyorum çünkü bizde de ana dili gibi!! konuşan çalışma arkadaşlarımın biri bile bu yeteneğini kullanmıyor, çünkü işin özünde yabancı dile ihtiyaç duyulmuyor) niçin bu kadar öncelikli tuttuklarını sordum. Yanıt şirket öyle istiyor oldu.”
Türkiye’de faaliyet gösteren tüm yabancı ve yabancı ortaklı şirketler, büyük holdingler, pek tabii İngilizce bilen aday arıyorlar. İK politikaları gereği İngilizce sınavında yeterlilik gösterememiş adayları işe almıyorlar.
Sektör olarak bakıldığında FMCG, denetim, turizm ve otelcilik, havayolları, uluslararası taşımacılık vb sektörlerde ve dış ticaret yapan şirketlerde belirli pozisyonlarda İngilizce olmazsa olmaz bir işe alım kriteri.
İngilizce’nin en çok talep edildiği pozisyonlar arasında üst yönetim pozisyonları, pazarlama, finans, İK, bölgesel işe alım yöneticileri var. Yatırımcı ilişkileri, dış ticaret, stratejik planlama vb pozisyonlar yerli firmalar için de İngilizce gerektiriyor. Ya da yurtdışı ile iş yapan bir firmanın İngilizce bilen bir muhasebeci araması tabii ki gayet doğal.
Ama bir de o işte hiç gerekmediği halde İngilizce talep eden, şart koşan şirketler var. Bu gibi durumlarda şirket de aradığını bulamıyor, bulsa da elinde tutamıyor.
Benden sonra iki kişiyi işe aldılar ikisiyle de yollarını ayırdılar Mesleğinde çok başarılı işlere imza atan ama İngilizce engeline takılan Arzu K. da yaşadığı bir iş görüşmesi tecrübesini anlatıyor: “5 ayrı günde üstesinden geldiğim uzun sunumlar, mülakatlar, tiyatro düzeninde sorun çözme yöntemlerinin ardından bağlı çalışacağım üst düzey yöneticinin karşısına çıktım. Tam ihtiyacım olan kişisin, şimdiye kadar İngilizcesi çok iyi çalışanlar almamıza rağmen aradığımız pozisyonda yeterli yetkinliğe sahip olmayan yöneticiler ile çalıştık. Artık altı ayda bir yönetici aramaktan sıkıldım. Bu işi iyi bilen birisine çok ihtiyacım var dedi. Üstelik 3 ay içinde İngilizcemi istenilen seviyeye getirebileceğim, yazıştıkça ve konuştukça iyileştireceğim konusunda da kısa bir İngilizce mülakat sonrasında görüş bildirdi. Yabancı merkezli şirketin yöneticileri ile de telefonla bağlanarak İngilizce mülakatı gerçekleştirdik. Ancak tüm bu olumlu geçen süreye rağmen üç ayı vermek istemediler. Çok merak ettim ve sonrasında internetten şirketi takip ettim. Benden sonra aldıkları yönetici 5 ay sonra ayrıldı, ikincisi de 8 ay sonra. Şu anda halen ilanları var.”
Aday da mutlu olmuyor Bir bankanın insan kaynakları yöneticisi, bankacılıkta bazen kıdemli pozisyonlar için de İngilizce bilen aday bulmanın zor olduğunu söylüyor: “İş değerlemelerinin doğru ve yerinde yapılmadığını düşünüyorum. İyi üniversitelerden mezun gençleri işe alıp banka şubesine yerleştiriyoruz ancak mutlu olmuyor ve çok kısa sürede ayrılıyorlar. Artık banka şubelerinde lisans mezununu bazı bölümler için arıyoruz, diğer bölümlere lise mezunu adayları da değerlendiriyoruz. Böyle bir ortamda eğer büyük müşteri ziyareti yapmıyorsa şube çalışanının yüksek profilde bir çalışan olmasına ve İngilizce’ye zaten gerek yok.”
Sırf kural olduğu için isteniyor HILL Türkiye Ülke Müdürü Hazar Candan Wilson, “Özellikle giriş seviyesi pozisyonlarda İngilizce bilen aday bulmak zor olabiliyor. Çünkü adayların çoğu üniversiteden ilk çıkışta akıcı İngilizce konuşamıyor. İş hayatında tecrübe ile dili kullanımları gelişiyor. Yine teknik bilgi gerektiren her tür rolde, teknik meslek okullarının çoğu yabancı dil eğitimi vermediği için İngilizce bilen aday bulmak zor” diyor.
Bir de İngilizce bilmenin kural olduğu şirketler var ki, hiç ihtiyaç olmasa bile İngilizce ön koşul sayılıyor. Wilson, “Bazen şirket kurumsal bir firma ise ve işe alımda zorunlu uygulanması gereken, esnetilmeyen kurallar varsa o zaman birçok İK uzmanı doğru ve işi yapabilecek insanı bulduğu halde işe alamayabiliyor. Örneğin büyük holdinglerde sırf her işe alım için İngilizce bilmesi kural olarak belirlendiği için, şirketin Anadolu’daki fabrikalarına bir türlü mühendis bulunamadığına şahit oldum. Anadolu şehirlerinden birinde, hiç İngilizce kullanmadan gerçekleştirilecek bir üretim pozisyonu için bile, işe alım standartlarını korumak adına İngilizce ön şartını esnetmeyen şirketler var. Bu İK uzmanları için oldukça zorlayıcı bir durum. Veya sadece Türkiye medyası için kurumsal iletişimden sorumlu olacak bir adayın, çok tecrübeli olduğu halde hiç İngilizce kullanmayacağı halde işe alım sürecinden elendiği durumlar olabiliyor.”
Ücret yüksek geldi pozisyonu kapadık Tabii bir de ücret politikası var, işveren adaydan pek çok özellik istiyor ama aynı oranda ücret vermeyi reddediyor. Bir insan kaynakları uzmanı, “Biz gerçekten iyi İngilizce bilen bir ücret ve yan haklar yöneticisi aradık. İyi ücret bilsin, İngilizcesi olsun, deneyimli olsun gibi kriterler ile yola çıktık ve sonunda istediğimiz gibi bir aday bulduğumuzda adayın istediği rakam bize çok yüksek geldi ve sonuçta birisini terfi ettirerek ve pozisyonu kapattık” diyor.
Bilmeyene öğretiyorlar Defacto İK Direktörü Oğuz Erdoğan, resepsiyonist veya yönetici asistanı pozisyonlarında da İngilizce dilbilgisine sahip kişiler bulmakta zorlandıklarını söylüyor: “İngilizce kullanımının zorunlu olduğu pozisyonlarda hem İngilizcesi iyi hem de işi iyi bilen adayı tercih ediyoruz. Ancak adaylar arasında her ikisini de bilen adaylar yoksa yeni mezun olmuş ya da daha az deneyimi olan fakat İngilizce bilen adayları tercih ediyoruz. Eğer görüşme yaptığımız adayların tamamı İngilizce bilmiyorsa tecrübesi en yüksek olanı tercih ediyoruz ve katılmak isteyen tüm çalışanlarımıza açık olan İngilizce eğitim programlarına kendisini dahil ediyoruz.
Çalışanlarımızın İngilizce eğitimlerine katkı sağlamak için iki farklı uygulamamız bulunuyor. Biri Conversation Club, orta seviye öncesi ve üzeri genel merkez çalışanlarının katıldığı 20 saatlik bir program. Diğeri de video tabanlı online + canlı konuşma sınıfları ise mağazacılık ve merkez olmak üzere tüm çalışanların dahil olabildiği bir program. Bu program katılımcılara video eşliğinde Limbik öğrenme ile yüzde 20 daha hızlı İngilizce öğrenme olanağı sağlıyor.”