Teknolojik gelişmeler, iklim değişikliği ve demografik değişimler günümüzde yaşanan dönüşümün tetikleyicileri olarak karşımızda duruyor.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), tüm bu faktörlerin getirdiği dönüşüm süreçlerini etkilemek ve geleceği anlama ihtiyacıyla 2013’te ‘Çalışma Hayatının Geleceği İnisiyatifini’ başlattı. 2017’de de ‘Çalışma Hayatının Geleceği Küresel Komisyonu’ kuruldu. Bu komisyon, Türkiye de dahil 110 farklı ülkede yapılan ulusal diyalog toplantılarının da çıktılarını değerlendirerek ‘Daha Aydınlık Bir Gelecek için Çalışma Hayatı’ raporunu hazırladı. Geçen hafta içinde yayımlanan raporla birlikte hükümetlere ve aynı zamanda işveren ile işçi örgütlerine seslenen ILO, içinde bulunduğumuz değişim sürecinde çalışma koşullarının kalitesinin arttırılabileceğini, cinsiyet eşitsizliği, küresel eşitsizlik gibi sorunların çözülebileceğini savunuyor. ILO bu noktada atılması gereken adımlara ilişkin insan merkezli bir plan öneriyor. Plan, üç ana kategoride toplam 10 öneriden oluşuyor. ‘İnsanların kabiliyetlerine yatırım’, ‘İşle ilgili kurumlara yatırım’ ve ‘İnsana yakışır ve sürdürülebilir işlere yatırımların arttırılması’ başlıkları altındaki öneriler şu şekilde:
HAYAT BOYU ÖĞRENMEİnsanların beceri kazanmasını, yeniden beceri edinmesini ve yetkinliklerini geliştirmesini sağlayacak yaşamboyu öğrenmeye evrensel düzeyde imkan sağlanmalı.
GEÇİŞ DÖNEMLERİNDE DESTEKÖzellikle genç nüfusun yoğun olduğu Türkiye gibi ülkelerde gençlerin giderek zorlaşan okuldan işe hayatına geçiş sürecinde yönlendirilme ihtiyacı artacak. Emekli olan çalışanların ise ekonomik açıdan aktif kalabilmesi için daha geniş fırsatlara ihtiyacı olacak. Dolayısıyla, bu geçiş süreçlerini destekleyecek kurumlara, politikalara ve stratejilere yatırımlar artırılmalı.
CİNSİYET EŞİTLİĞİİşyerinde gerçek anlamda bir fırsat eşitliğinin sağlanması için ebeveyn izninden, kamusal bakım hizmetlerine kadar tüm politikaların evde yapılan ücretsiz bakım işlerinin paylaşılmasını teşvik etmesi gerekiyor. Ayrıca, kadınların liderliğini desteklemek, işyerinde şiddet ve tacizi önlemek, şeffaf ücret politikaları uygulamak cinsiyet eşitliğinin ön koşulları arasında yer alıyor.
SOSYAL GÜVENLİĞİN GÜÇLENDİRİLMESİGeleceğin iş dünyası, insanların ihtiyaçlarına cevap verebilecek ölçüde düzenlenmiş, güçlü bir sosyal güvenlik sistemi gerektiriyor. Dolayısıyla, doğumdan yaşlılığa kadar genel sosyal koruma sağlanması önemli. Sosyal güvenliğin serbest çalışanları (freelance) da kapsaması şart.
EVRENSEL İŞ GARANTİSİILO, bir Evrensel İş Garantisi oluşturulmasını öneriyor. Bu kapsamda her çalışan temel haklardan yararlanmalı, yeterli bir yaşam ücreti almalı, çalışma süreleri azami sınırlara uygun olmalı, iş sağlığı ve güvenliği haklarından faydalanmalı.
KENDİ ZAMANINA HAKİM OLMAÇalışanların, kurumların ihtiyaçları da göz önüne alınarak, kendi çalışma süreleri üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmaya ihtiyaçları var. Bu konuda teknolojinin yarattığı fırsatlardan yararlanılmalı, çalışma süresi ve özel zaman arasında giderek bulanıklaşan sınırların yarattığı baskı ortadan kaldırılmalı.
TEMSİL EDİLMENİN CANLANDIRILMASIÇalışanların ve işverenlerin sosyal diyalog yoluyla toplu temsilinin mümkün kılınması ve bunun bir kamu politikası olarak teşvik edilmesi gerekiyor. Çünkü, çalışanların ve işverenlerin sosyal diyalog yoluyla toplu olarak temsil edilmesi kamu yararına ve eşitsizlikleri engelliyor. Çalışan ve işveren örgütlerinin yenilikçi örgütlenme modelleri geliştirmesi, yeni istihdam biçimlerinde çalışanlara erişmesi, bu kişilerin temsilinin sağlanması önem taşıyan bir konu.
TEKNOLOJİNİN İŞYERİNDE KULLANIMIGelişen teknoloji işçileri tehlikeli, sağlığı tehdit eden, aşırı stres yaratan işlerden kurtarabilir. Ancak, teknolojinin aşırı kullanımı çalışanları işten soğutabilir, yetkinliklerinin kaybetmelerine neden olabilir. Bu nedenle, işyerlerinde yapay zekayı sistemleri kurulsa da son kararı yine insanların vermesi önemli.
İYİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİR İŞLERİ DESTEKLEMEİnsana yakışır ve sürdürülebilir işlerin temel alanlarında yatırımları artıracak teşvikler sağlanmalı. Bu yatırımlar cinsiyet eşitliğini de destekleyip milyonlarca iş fırsatı yaratabilir. Ayrıca, iklim değişikliğinden en çok etkilenen kırsal ekonominin desteklenmesi, yüksek kaliteli fiziksel ve dijital altyapının kurulması çok önemli.
İNSAN MERKEZLİ BİR EKONOMİİşletmelere sağlanan teşvikler uzun dönemli yatırımlar, tamamlayıcı insani kalkınma ve refah dikkate alınarak yeniden yapılandırılmalı. Ayrıca, büyümenin adil paylaşılması, ücretsiz yapılan işlerin değerinin belirlenmesi açısından yeni ölçüler belirlenmeli.
TÜRKİYE, KÜRESEL TRENDLERİN NERESİNDE
Raporda yer alan küresel trendleri Hürriyet İK için yorumlayan Türkiye Direktörü Numan Özcan, Türkiye’deki işgücü piyasası görünümünün küresel trendlere paralel olduğunu belirtiyor. Türkiye işgücü piyasasına yönelik bazı istatistikleri paylaşan Özcan özetle şu bilgileri veriyor, “TÜİK verilerine göre Türkiye’de 3,8 milyon işsiz var ve işsizlik oranı yüzde 11,6. Gençlerde işsizlik oranı yüzde 22,3. Çalışanların yüzde 33,7’si kayıt dışı istihdam ediliyor. Yani, emeklilik, yaşlılık, sağlık hizmetleri ile ilgili haklarından yoksun kalıyorlar. Yaklaşık 11 milyon ev kadını var ve kadınlar arasındaki işsizlik oranı yüzde 14,7. Bu oranın toplam işsizlik oranının çok üstünde olması, Türkiye’de işgücü piyasasının cinsiyet eşitliği açısından önemli sorunlarla karşı karşıya olduğunu gösteriyor. ILO verilerine göre cinsiyetler arası ücret eşitsizliği oranı yüzde 12. Anne olan kadınlar açısından ise ücret farklılıkları yüzde 30’lara yükseliyor. Yani, Türk kadını açısından anne olmanın bedeli yüzde 30 daha düşük ücret almak. Asıl işlerinde haftada 60 saat ve üzerinde çalışanların oranı OECD ortalamasında yüzde 5,1 iken, oran Türkiye’de yüzde 20,9. İş ve aile yaşamının uyumlaştırılması, çalışma saatlerinin düzenlenmesi ve insana yakışır bir yaşam ücretinin sağlanması konularında acil önlemler almayı gerekli kılıyor.” Bunun yanında, Türkiye’de işgücü piyasasının yeni bir meydan okumayla karşı karşıya olduğunu söyleyen Özcan, başta Suriye olmak üzere diğer ülkelerden gelen milyonlarca mülteci ve sığınmacının sağlıklı yollardan iş piyasasına girişi sağlanırken, diğer yandan yerel işgücü ve iş piyasasının dengelerinin olumsuz etkilenmemesinin gerektiğini vurguluyor.
Özcan, küresel trendler ve işgücü piyasasının temel sorunları dikkate alındığında, Türkiye’de de insan odaklı bir gündem oluşturulması gerekliliğinin altını çiziyor. Bu çerçevede, en önemli görevin hükümet ve sosyal taraflara düştüğünü söyleyen Özcan, “Tüm sosyal ortaklarımızın bu konuyu gündemlerine alarak kendi kurumsal bakış açılarını oluşturmalarının, Türkiye’nin geleceğin çalışma hayatına nasıl uyum sağlayacağının belirlenmesi, stratejilerin ortaya konulması gerektiğine inanıyorum” diyor. Özcan’a göre geleceğin çalışma hayatında çalışanların temsili daha da önem kazanacak. Yeni istihdam biçimlerinde çalışanların da temsil edilebilmesi için dijital teknolojinin kullanıldığı yenilikçi örgütlenme biçimleri belirlenmesi gerekecek.
100. YILDA İNSAN ODAKLI ETKİNLİKLER
2019 yılı, ILO’nun 100. kuruluş yıldönümü. Bu kapsamda insan odaklı gündem çerçevesinde etkinlikler ve araştırma faaliyetleri olacağını belirten Özcan, bunun yanında ILO Türkiye Ofisi’nin de Türkiye’deki işgücü piyasasının ihtiyaçlarını dikkate alarak çeşitli projeler yürüttüğünü söylüyor. Numan Özcan, bu projelerin kapsadıkları konuları şöyle sıralıyor, “Çalışma hayatında sosyal diyaloğun geliştirilmesi, çocuk işçiliğinin kaldırılması, kadın istihdamının artırılması, Mülteci grupların emek piyasasına düzgün yollardan girişlerinin desteklenmesi, iş sağlığı ve güvenliğinin geliştirilmesi ile sorumlu üretim ve sürdürülebilir çalışma ilişkileri için KOBİ’lerin desteklenmesi.” ILO Türkiye, işgücü piyasasının şekillendirilmesinde paydaşlara ve kamu otoritesine yol gösterici ve sorun çözücü yeni programlar üretmek üzere de çalışılıyor.