İş hayatında yaşanan değişim ile birlikte artık girişimcilik alternatif bir kariyer yolu olarak görülüyor. Girişim şirketleri ülke ekonomilerine önemli katkılar sağlıyor. Bu ruhun henüz öğrenciyken gelişmesine yönelik programlar ise hem kamu hem de özel sektörün desteğiyle yaygınlaşıyor.
Haberin Devamı
Türkiye’deki faaliyetlerine 1999’da başlayan Genç Başarı Eğitim Vakfı, geliştirdiği programlarla ilkokul, ortaokul ve lise düzeyindeki öğrencileri profesyonel yaşama hazırlamayı amaçlıyor. 1919’da ABD’de kurulan vakıf, bugün 123 ülkede aktif olarak çalışıyor. Her yaş grubuna özel olarak hazırlanan programlarda öğrencilerin girişimcilik, finansal okuryazarlık ve işgücüne etkin katılım yetkinliklerini geliştirmeleri hedefleniyor.
Genç Başarı Eğitim Vakfı Genel Müdürü Seçil Yıldırım Çelebi, 6 hafta süren programların öğretmenler ve gönüllüler eşliğinde yürütüldüğü söylüyor. Gönüllüler arasında özel şirketlerden orta düzey ve üst düzey yöneticiler, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği gibi sivil toplum kuruluşları ve kalkınma ajansları bulunuyor. Programların uygulanma şekli yaş grubuna göre değişiklik gösteriyor. Ancak, bütün programlarda ortak tek bir hedef var. O da yaparak öğrenme temeliyle devam etmeleri. Öğretmenler ve gönüllüler, öğrencileri karşılarına alıp saatlerce eğitim vermek yerine her zaman uygulamalı öğretim deneniyor. Bunun temelinde yaparak öğrenme ve hatalardan ders alma bulunuyor.
BÜTÇEYİ KENDİLERİ KONTROL EDİYOR İlkokullarda uygulanan akıllı para programı öğrencilerin finansal becerilerini geliştirmeyi amaçlıyor. Ayrıca, yavaş yavaş iş kurmayı, kendi fikirlerini geliştirmeyi de öğreniyorlar. Bunlar tamamen oyun temelli. Oynadıkları oyunda öğrencilere tercihler sunuluyor ve kararı kendileri veriyorlar. Örneğin, “Komşu teyzeye yardımcı olursan sana harçlık verecek. Aldığın para ile yemek alabilirsin, ancak bu durumda bütçenden belli bir miktar harcamak zorundasın” deniliyor. Öğrencilerin bütçelerini kontrol etmeyi öğrenmeleri için de “Bugün kurabiye sattın. Maliyetin şu kadar, sen de bu kadar kazandın” gibi bilgiler veriliyor. Programın son 3 haftasında ise öğrenciler takım olarak karar vermeye başlıyorlar. Bir iş fikri geliştirip, şirket kuruyorlar ve karşılaşabilecekleri sorunlara çözüm üretiyorlar. Ayrıca, her gün girişimcilik, mentor, banka hesabı, mevduat gibi terimlerin anlamını öğreniyorlar. Çelebi, bu yıl ilk defa olarak ortaokullara yönelik de bir program olacağını belirtiyor. Bu programda iş fikri geliştirip, pazar analizleri yapılıyor ve gün sonunda müşteri analizlerinin, inovatif yönlerinin bulunduğu bir plan hazırlanıyor.
LİSEDE ŞİRKET KURUYORLAR Liselerde uygulanan programlarda öğrenciler kendi şirketlerini kuruyorlar ve burada hatalardan ders alarak öğrenme devreye giriyor. Öncelikle okullarda kendi işini yapmak isteyenlere çağrı yapılıyor ve takımlar oluşturuluyor. Takım içinde görev dağılımları yapılıyor. Fikir geliştirme aşamasında gönüllüler öğrencilere mentorluk yapıyor. Program sürecince öğrencilerin verdikleri kararlar sonucunda şirket batabilir ve şirketi tekrar kurabilirler. Mentorlar, öğrencilerin karar mekanizmalarına kesinlikle karışmıyor. Çünkü, öğrencilerin bu deneyimleri henüz 15 yaşında yaşamaları isteniyor. İleride gerçek hayatta yaşanan deneyimlerin daha kötü sonuçları olabiliyor. Bunun yanında, gönüllüler de bu programlar sayesinde yeni kuşaklarla beraber çalışmayı tecrübe ediyorlar ve mentorluk becerilerini geliştiriyorlar.
Çelebi, bu programlar sayesinde pek çok parlak fikrin ortaya çıktığını belirtiyor. Örneğin, annesi Parkinson hastası olan bir kız öğrenci, annesinin evdeki öz bakım becerilerini iyileştirebilmek için bir tekerlekli sandalye tasarlamış. Bu tasarımın patentini de almış. Genç kız ve ekibi, kitlesel fonlama şirketleriyle tanışmışlar. Kendilerine fon için gerekli kaynaklar teklif edilmiş. Liselerde uygulanan programlar gerçek hayata tamamen uyumlu bir şekilde ilerliyor. Örneğin, öğrencilerin gıda üzerine bir iş fikri varsa, bu ürünü evde yapıp getiremiyorlar. Aynen gerçek hayatta olduğu gibi bir gıda ürünü ya da parfüm üretimi için gerekli izinleri, laboratuvar testlerini yaptırmaları gerekiyor. Aksi halde öğrenciler şirketlerini kuramıyorlar. Böylece iş yapmanın kurallarını, etik değerlerini de öğrenmiş oluyorlar.
İŞ HAYATINI ÖĞRENİYORLAR Çelebi, bu programlara katılan öğrencilerin ileride kendi işini kurmak zorunda olmadıklarını, program sayesinde bir şirket içinde çalışma deneyimini yaşadıklarını aktarıyor. Örneğin, lisede kurulan şirkete İK Müdürü olarak atanan kişi henüz o yaşta ekip arkadaşlarını motive etmek için ne yapması gerektiğini öğrenmiş oluyor, işe alım yapmayı görüyor. Pazarlama satış müdürü, diğer okullara gidip stand açmak için izin almaya çalışıyor. Böylece öğrenciler meslekleri ve departmanları da görmüş oluyorlar. Bu deneyimle beraber öğrenci, satışı sevip sevmediğini, finansta çalışırsa memnun kalıp kalmayacağını anlayabiliyor.
KIZ ÖĞRENCİLER DAHA İSTEKLİ Kadınların iş dünyasında daha fazla yer alabilmesi pek çok çalışma yapılırken aslında okul çağında kız öğrenciler kendi işlerini kurmaya ve çalışmaya zaten çok istekliler. Hatta programlarda okullarda öğrenciler tarafından kurulan şirketlerde genel müdürlerin çoğu kız öğrencilerden oluşuyor. Ancak, daha sonra bu kızlar iş dünyasına adım attığında bir kırılma noktası oluyor. Kadınların iş dünyasındaki sayıları azalıyor.
Haberin Devamı
10 İLDE UYGULANIYOR Genç Başarı Eğitim Vakfı’nın programları şu an 10 ilde uygulanıyor. Öncelikle Milli Eğitim Bakanlığı ile görüşülüp bir öğretmenler eğitimi düzenleniyor. Bunun ardından programda yer almak isteyen öğretmenlerle beraber okullarda çalışmalara başlanıyor. Bu arada iş dünyasına yönelik duyurular yapılıyor. Bununla da gönüllüler toplanıyor ve onlarda bir mentorluk eğitim veriliyor. Öğretmenler okullarda programlara başladığında mentorlarla eşleştiriliyor. Bugüne kadar 88 binden fazla öğrenci programlardan yaralanmış. 1.340 okula gidilmiş. 5.858 öğretmen ve 1950 iş dünyası gönüllüsü bu programlarda yer almış. Programa katılanlar arasında her yıl ‘yılın şirketi yarışması’ yapılıyor. Yarışmada finale kalan 50 şirket, jüri önünde geliştirdikleri iş fikirlerini ve ürünlerini tanıtıyor. Yarışmanın bu yılki kazananı COMPOSE-IT firması, bahçelerde yapılan organik tarımı mutfaklara taşımak amacıyla Gübrecim adını verdikleri doğal gübre makinesini tasarlayarak onu kullanılabilir ev eşyası haline getirmeyi hedefliyor.