Nasıl başlamıştı sizin hikâyeniz?
Hikâyem Urfa’da başlıyor. 5 çocuklu bir ailenin ilk çocuğuyum, 4 kız kardeşiz ve tek erkek kardeşim var. Annem ev hanımı. Kız çocuğu doğurmuş, bununla ilgili toplum baskısını ileri derecede yaşamış, bunu her fırsatta vurgulayan bir annenin ellerinde büyüdüm. Kadın olmanın ve kız doğurmanın zor olduğu bir coğrafyada doğdum.
Malum bölgede kız çocuklarının okullaşma oranları da düşük. Siz nasıl eğitim aldınız?
İlkokuldan sonra eğitime dışarıdan devam ettim. New York’ta dil eğitimi, yüksek lisansa kabul, kalkınma ile ilintili sertifika programları gibi yollardan geçen bir eğitim sürecim oldu.
Yıllar önce Sevda Gök’ün Urfa’da bir akrabası tarafından öldürülmesi olayından sonra tanışmıştık sizle, bu yaşanan olaylar sizin kimliğinizi nasıl etkiledi?
Ben de Urfalı bir ailenin çocuğu olarak doğdum ama benim şansım babamdı. Hep destekçim, teşvik edenim oldu. Genelde buralarda o dönemlerde kadının önünde hep bir “engelleyici erkek faktörü” olur bende tam tersi oldu. Şansım, babam gibi bir babaya sahip olmaktı. New York’a gitme fikrine annem çok karşı çıkmıştı, benimle aylarca konuşmadı.
O dönemde Anakültür’le tanışmak, daha sonra ÇATOM’larla başlayan yolculuk sizi nereye taşıdı?
Ceylan Orhun ve Anakültür ile başlayan süreç beni bugün GAP İdaresi Başkanlığı’nın sosyal kalkınma ayağında yapılan çalışmaların başına getirdi diyebilirim. Güneydoğu Anadolu Bölgesi kapsamında bulunan ve GAP Bölgesi olarak tabir edilen bölgede başta kadınlar olmak üzere çocuklar, gençler, yaşlılar, engelliler, topraksız çiftçiler gibi toplumun kırılgan gruplarına yönelik plan, program, proje ve faaliyet gerçekleştiren bir yapı içinde çalışıyorum. New York’ta dil eğitimi ile başlayan hikâye beni daha sonra Avrupa Birliğine bağlı 6 ülkenin ortak programı olan bir yüksek lisans programına kabul edilmem ile devam etti. Bu program kapsamında Montpellier, Kopenhag, Bangkok ve Bangkok’un kırsal bölgelerinde “katılımcı kırsal kalkınma” gibi bir tecrübe edinmeme ön ayak oldu. Bu süreçte kadının her yerde kadın olduğunu gördüm. Bangkok’un çok bakir bölgesinde, ahşap kulübelerde, dünyanın farklı ülkelerinden gelen 50 kişilik bir öğrenci grubu ile yine çok farklı bir kültüre sahip insanların yaşadığı bir bölgede, yüksek lisans programında öğrendiğimiz teorik bilgilerin pratiğini yapmak üzere çalıştık. Tamamıyla ormandan elde edilen ürünlerle hayatına devam eden, kıyafetini tezgahlarda dokuduğu kumaşlarla üreten, ormandan topladığı renkli çiçeklerle dudağını boyayan bir kadın grubu ile çalıştım. Kadının her yerde kadın olduğunu, anne olduğunu, üretken olduğunu, yaratıcı olduğunu gördüm. Urfa’dan çıkmışsınız, İstanbul, New York arkasından Avrupalı kadını, bir de dünyanın bir ucunda, kırsal bir bölgede yaşayan kadın modelini görmüşsünüz. Bu süreçte beni şekillendirenler, yoğurup yeniden şekillendirenler annem Necla Sultan, manevi annem Ceylan Orhun ve bu süreçte tanıdığım/ tanıştığım kadınlardan birer parça var. Başta Ceylan Orhun olmak üzere hep kadınlardan destek aldım, cesaret aldım, motive edildim, iş yapmayı öğrendim, üretmeyi, fayda yaratmayı öğrendim.
GAP İdaresi’ndeki konumunuz nasıl gerçekleşti?
Amerika’dan döndükten sonra GAP İdaresi Sosyal Projeler Birimi’nde çalışmaya başladım. GAP’ta yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası kuruluşlara çalışma şansına sahip oldum. Çok çalıştım, yoruldum, bazen vazgeçtim ama sonra tekrar başladım, başlamayı öğrendim. Çeşitli projeler aracılığıyla yurtdışı tecrübeleri edindim. Uzunca bir süreç, şu anda GAP İdaresinde İnsani ve Sosyal Gelişme Genel Koordinatörüyüm. GAP’ın sosyal kalkınma ayağında yapılan çalışmaların başındayım, içindeyim.
10 BİNİN ÜZERİNDE KIZA BURS VERİLDİ
Kadınlara yönelik neler yapıyorsunuz? Hayatları hangi projeler değiştiriyor?
Çalışma alanımız kapsamında 9 il var, proje bazlı dönem dönem sorumluluk bölgemiz dışında bulunan iller de çalışıyoruz. 1995 yılından bu yana GAP İdaresi’nin uyguladığı ÇATOM Projesi var. Hedef grubu kadınlar. Kadınların sosyal ve ekonomik yönden güçlendirilmesi ve GAP ile başlayan kalkınma sürecine entegre olması nihai hedefiyle uygulanan bir çalışma. Bölgede 47 ÇATOM’umuz var. Suriye’nin Azez Bölgesinde Kilis Valiliği işbirliği ile bir ÇATOM açtık ve hizmet sunumuna başladık. ÇATOM aracılığıyla 1 milyonun üzerinde kadına ulaştık. Yoğun bir şekilde çalışıyoruz; ÇATOM’un hizmet yelpazesini çeşitlendirmeye yönelik çalışmalarımız devam ediyor. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı işbirliği ile yurtdışına kadının güçlenmesi alanında ihraç ettiğimiz bir model oldu ÇATOM Projesi. Bu kapsamda, Afganistan, Kolombiya, Madagaskar gibi ülkelerde saha çalışmaları yaptık. Kuzey Kıbrıs Dipkarpaz Bölgesinde teknik desteğimizle 2010’da ÇATOM açıldı. 2010- 2014 döneminde Avrupa Birliği finansman desteğiyle Doğu Anadolu ve Doğu Karadeniz Bölgelerini kapsayan 36 ilde “kadınları ve kadın sivil toplum kuruluşlarını” destekleyen bir proje uyguladık. 2002 yılından bu yana Güneydoğulu kızların eğitim hayatına dahil olmalarına yönelik uyguladığımız GAP-ÇATOM Burs projemiz var. Bugüne kadar 10 binin üzerinde kız öğrenciye destek olduk. Eğitimi tamamlayan kızlarımızı GAP çatısı altında istihdam etmeye çalışıyoruz.
Suriyeli kadınlara yönelik neler yapabiliyorsunuz?
Türkiye’de 3.6 milyon Suriyeli yaşıyor. Suriyeli nüfusun yaklaşık yüzde 40’ı Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde. Nüfusun yüzde 75’i kadın ve çocuklardan oluşuyor. Suriyeli kadınların Türkiye’deki yaşama entegre olmalarını sağlamak için dil kursları, mesleki eğitim programları, psikososyal destek çalışmalar olmak üzere çok çeşitli faaliyetler yürütüyoruz.
Bugüne kadar GAP idaresi olarak kaç kadına ulaştınız? En etkileyici çalışmalar neler oldu?
GAP İdaresi Başkanlığı’nın kadınlara yönelik yaptığı en kapsamlı çalışmalardan biri olan ÇATOM Projesi aracılığıyla 1.4 milyon kadına ulaşılmış durumdayız. Bunun yanı sıra ulusal ve uluslararası kuruluşlarla yapmış olduğumuz işbirlikleri kapsamında ulaştığımız kadınlar, kadın sivil toplum kuruluşları, kadın örgütleri, dernekleri oldu.