İşçi giderlerindeki artışı gerekçe gösteren iş dünyası, istihdamı olumsuz etkilediğini belirttiği bu yükün hafifletilmesi için 50 sene önce kaldırılan ücret modelini yeniden tartışmaya açtı. Türkiye’de 1951-1974 arasında uygulanan ve 1974’te Bülent Ecevit’in başbakanlığındaki CHP-MSP Koalisyon Hükümeti döneminde terk edilen bölgesel asgari ücret, yeniden gündemde.
Temmuzda ara zam alamayan, mevcut 17 bin 2 TL’lik asgari ücretin de temel yaşam maliyetlerine yetmediğini söyleyen çalışanların gözü, 2025 yılı için belirlenecek yeni asgari ücrete çevrilmiş durumda iken bazı işverenler ise İstanbul ile Anadolu’daki hayat koşullarının bir olmadığını savunuyor ve bölgesel asgari ücretin geri gelmesi istiyor. Net asgari ücretin 17 bin 2 TL olsa da kendilerine toplam maliyetinin 23 bin 502 TL olduğunu anımsatan bu işverenlerin argümanları da ‘daralan talep koşulları nedeniyle bu ücreti dahi fonlamakta zorlanmaları’ ve ‘ücretlerde yaşanacak artış oranlarının istihdamı olumsuz etkileyeceğini’ düşünmeleri. Fakat altını çizmekte fayda var: Birçok iş dünyası temsilcisi ise bölgesel ücretin Doğu illerinden Batı’ya yeni bir işçi göçünü tetikleyeceği konusunda endişeli. Bunun yerine, çalışanı enflasyon karşısındaki ezdirmeyecek bir asgari ücretin belirlenip, eş zamanlı olarak da yatırımcıyı Doğu illerine çekecek, bölgedeki istihdamı artıracak teşviklerin getirilmesinin herkes için fayda sağlayacağı belirtiliyor.
Peki, Türkiye’de Anayasa Mahkemesi’nin 50 sene önce eşitlik ilkesine uymadığı gerekçesiyle kaldırdığı bölgesel asgari ücret modeli nedir, yeniden getirilmesi kime ne fayda sağlar? Kocaeli’nden Diyarbakır’a birçok sanayi ve ticaret odası, organize sanayi bölgeleri, iş dünyasını temsil eden önemli birlikler ve akademisyenler ile konuştuk...
TALEPLERYÜKSELİYOR
Gelin, önce bölgesel asgari ücretin ne olduğundan, kısa bir tarihçesinden ve bu modeli savunan iş dünyası temsilcilerinden başlayalım...
Bölgesel asgari ücret, İstanbul başta olmak üzere yaşam maliyetlerinin daha yüksek olduğu şehirlerdeki çalışanlara daha yüksek asgari ücret ödenmesi anlamına geliyor. Örneğin, 1 Temmuz 1969’dan itibaren 6 bölge ve 26 il bazında uygulanan bölgesel bazlı ilk asgari ücret uygulaması, 1969-1973 yılları arasında yalnızca sanayi sektörü için belirlenmiş; 1973’te tarım ve orman kesimi için de ayrı belirlenmişti. 30 Haziran 1974’ten itibaren de ulusal sisteme geçildi. Son 1-2 yıldır da iş dünyasının yeniden gündeme getirdiği bir model oldu.
Aralık 2023’te İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, asgari ücrete skala önerisi getirmiş; “Nasıl yatırımlar için 1’den 6’ya kadar farklı teşviklerin uygulandığı bölgeler varsa asgari ücret de 3 veya 4 skala olarak belirlenebilir” demişti. MÜSİAD Başkanı Mahmut Asmalı da son haftalarda, Aralık 2022’deki bölgesel asgari ücret talebi çıkışını yineledi ve “Anadolu’nun hem geçim şartları daha iyi hem kira fiyatları daha düşük. Asgari ücretin üçte ikisine çalışırım diyenler var” dedi.
Süleyman Sönmez
Çatısı altında 100 bine yakın şirket bulunan Türk İş Dünyası Konfederasyonu da (TÜRKONFED) bölgesel asgari ücret uygulamasının gerekli olduğunu uzun süredir dile getiriyor. Konuyla ilgili Hürriyet’e konuşan TÜRKONFED Başkanı Süleyman Sönmez’e göre, ‘bölgesel asgari ücretin düşük olduğu şehirler, işverenler için daha cazip hale geleceğinden yeni yatırımların önü açılabilir’. Sönmez, “Bu da bölgedeki yüksek işsizlik oranının giderilmesine yardımcı olabilir” diyor.
‘KOBİ’LEREFAYDA SAĞLAR’
“Yaşam maliyeti, bölgeler arasında önemli ölçüde farklılık gösterebiliyor. Bu nedenle bölgesel asgari ücret, her bölgedeki çalışanların temel bir yaşam standardını karşılayabilmesini sağlamaya yardımcı olacaktır” diyen Sönmez, “Bölgesel gelişmişliği düşük olan il veya bölgelerde KOBİ’lerin bölge ekonomisinin büyük bir kısmını teşkil ettiğini biliyoruz. Bölgesel geçinme endeksine göre belirlenmiş bir asgari ücret, KOBİ’lerin katma değerlerine zamanla pozitif etki yaparak bölgesel refahı artıracaktır” dedi. “Bu kapsamda, 26 Kalkınma Ajansı bölgesinin dikkate alınması ve bu bölgelerdeki farklı satın alma güçlerinin analiz edilerek uygun asgari ücretin belirlenmesi gerektiğini düşünüyoruz” diyen Sönmez, şu şerhi düşüyor: “Ancak bölgesel asgari ücret, bölgesel teşviklerde herhangi bir azalmaya neden olmamalı. Mevcut asgari ücret, en düşük asgari ücret olarak belirlenmeli ve yaşam maliyeti ile ekonomik kapasite farklılıkları göz önünde bulundurularak asgari ücret farklılaşmalı. Yani asgari ücret ulusal olarak belirlenmeli ancak yaşam maliyetine göre bölgeler bazında ayarlanmalı.”
Ayhan Zeytinoğlu
‘DOĞU’DAKİ ÜCRETDEĞİL VERGİ AZALTILSIN’
Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu da bölgesel asgari ücretin fayda sağlayacağını düşünenlerden. “Çünkü yaşama maliyetleri açısından, hakikaten Türkiye’nin batısı ile doğusu arasında çok ciddi farklar var” diyen Zeytinoğlu, “Ama şunu da söylemek gerekir: Böyle bir model hayata geçirilirse Doğu illerindeki çalışanları da orada tutabilmek gerekir. Çok hassas bir konu. Bu nedenle çok keskin çizgilerim yok açıkçası. Sanayicinin Doğu illerinde yatırım, üretim yapması için bölgedeki asgari ücret değil de vergiler azaltılabilir. Doğu illerine has yeni teşvikler, işverenin yükünün azaltılması açısından faydalı olabilir” diye konuştu.
Süleyman Ekinci
OSB’LER: İŞBARIŞINI BOZAR
OSTİM Sanayici ve İş İnsanları Derneği (OSİAD) ve İç Anadolu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (İÇASİFED) Başkanı Süleyman Ekinci ise “Çok samimi söyleyeyim, her kafadan bir ses çıkıyor ama ez cümle şunu diyebilirim: “Bölgesel asgari ücret, iş barışını bozar. Modelin uygulanması durumunda işçi transferleri başlar. Avantajlı bölgelere işçi yığılırken, diğer bölgelerde çalıştıracak işçi bulamayız” değerlendirmesinde bulundu.
“Sanayideki asgari ücret zaten aşağı yukarı 27 bin-30 bin TL yani 800 dolar bandında. Bunun işverene maliyeti ise 1200 dolar civarında. İşveren bundan rahatsız ama çalışan da rahatsız, geçinemiyor. Böyle bir sıkıntı var: İşçi de işveren de mutsuz” diyen Ekinci, “Asgari ücretten alınan gelir vergisi muafiyeti var ama yükler daha fazla. İşveren bunu fonlayamıyor. Bu yüzden Mısır’daki Türk yatırımları her geçen gün artıyor. Çünkü oradaki bir işçinin maliyeti 180 dolar iken bizde 800 dolar. Bölgesel asgari ücret yerine, çalışanın geçimini sağlayabileceği bir asgari ücret belirlenip, işverenin üzerindeki yükler hafifletilmeli” ifadelerine yer verdi.
Mehmet Kaya
‘YENİ BİR İŞÇİGÖÇÜNÜ TETİKLER’
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Mehmet Kaya, “Doğrusu, bölgesel asgari ücret her ne kadar bir avantaj olarak görünse bile süreç içerisinde bölgeyle ilgili dezavantaja dönüşme riskleri daha fazla” diyor. “Güneydoğu Anadolu illerinde düşük ücretli bir asgari ücretin, Batı illerine yeni işçi göçüne sebep olacağına yönelik endişemiz var. Düşünün, Diyarbakır’da 20 bin liraya çalışacaksınız, Batı’daki illerde 27 bin liraya. Bu algıyı yönetmek kolay değil. Gerekçe gösterilen yaşam maliyetleri, kiralar örneğin, burada da yüksek” diyen Kaya, “Zaten mevcut asgari ücret çalışanlara yetmiyor ve gençlerimiz Batı illerine hatta Avrupa’ya gidiyor. Bir de bu bölgedeki asgari ücrete daha düşük oranlı zam yapılması yaşanan işçi göçünü artıracaktır” diye konuştu.
Kaya, önerisini ise şöyle anlattı: “Asgari ücret yaşam maliyetlerine yetecek standartta olmalı. Yeni yatırımların önünü açıp, istihdamı canlandırmak amacıyla bölgelere özel muafiyetler getirilmeli. Bu yapılırsa, asgari ücret belli bir seviyenin üzerine çıkmış olur ve yatırımcılar da gelir. Dolayısıyla önerimiz, bölgesel asgari ücret yerine emek yoğun sektörü bu bölgede destekleyecek bir yöntemin oluşması.”
Ender Yorgancılar
‘VERGİ DİLİMLERİGÜNCELLENMELİ’
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkan Yardımcısı Ender Yorgancılar, bölgesel asgari ücret tartışmalarının sonu olmadığını, bu tartışmaların artmasıyla ‘iş bazlı asgari ücretin’ de tartışmaya açılabileceğini söylüyor. “Önemli olan, bölgeselden ziyade asgari ücretteki verginin azaltılması” diyen Yorgancılar, işsizliği azaltıp, çalışanların eline geçen ücretin artırılması için vergi dilimlerinin enflasyona paralel güncellenmesi gerektiğini savunuyor. “Asgari ücretin üzerindeki vergi düşmediği ya da güncellenmediği müddetçe gerek çalışanlar gerek işverenler açısından yaşanan sıkıntılar devam edecektir” diyen Yorgancılar, “Vergi dilimine giren ve maaşı yıl sonuna kadar kuş kadar kalan bir çalışan 12 aylık net ortalama maaşına bakarsa ve bunu bir önceki yılın net ortalamasıyla kıyaslarsa şunu görür: Aldığı zam oranı, işverenin yaptığı zam oranının altında kalmıştır. Bu da vergi dilimlerinin güncellenmemesinden kaynaklanıyor. Bu nedenle, vergi dilimleri her yıl enflasyon oranında güncellenmeli” ifadelerine yer verdi.
‘DÜNYADA SADECE EYALETLE YÖNETİLEN ÜLKELERDE VAR’
Çalışma ekonomisi uzmanı Prof. Dr. Aziz Çelik, bölgesel asgari ücret uygulamasının dünyada sadece eyalet sistemine sahip sınırlı sayıda ülkede olduğunu aktardı, bu ülkelerin de ABD, Kanada, Hindistan, Çin olduğu bilgisini verdi.
Prof. Dr. Aziz Çelik
Aynı zamanda Kocaeli Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çelik, Avrupa ülkelerinde bölgesel asgari ücret uygulaması olmadığına dikkat çekerek “Bölgesel asgari ücret, eyalet sistemi olmayan ülkelerde anayasal kurallar ve eşitlik ilkesi yani ‘eşit işe eşit ücret’ açısından da ciddi sorunlara yol açabilir” dedi. Bu modelin IMF ve çeşitli sermaye örgütleri tarafından da uzunca bir süredir savunulduğunu; ancak sendikalar ve sosyal politika alanında çalışan bilim insanlarının önemli bir bölümünün bu öneriye karşı çıktığını belirten Çelik, “Asgari ücret, bir ülkedeki en düşük ücrettir. Onun altı olamaz. Bu anayasaya, sosyal devlet ve eşitlik ilkesine aykırı olur. Esas mesele asgari ücreti ortalama ücret olmaktan çıkarıp, farklı işler ve sektörler için ücret düzeyinin toplu iş sözleşmeleri yoluyla farklı şekillerde belirlenmesidir. Bölgesel asgari ücret mevcut asgari ücret çıtasının çok altına inilmesine ve gelir dağılımı adaletsizliğinin artmasına yol açabilir, bölgeler arası gelir uçurumunu derinleştirici sonuçlar doğurabilir” değerlendirmesinde bulundu.
‘İSTANBULDA HER SEMTTE BİLE AYNI DEĞİL’
Çelik’in dikkat çektiği konulardan biri de, bölgelerin hangi esasa göre belirleneceğine yönelik... Çünkü, aynı kent içinde bile ciddi yaşam maliyeti farklılığı oluştuğunu anımsatan Prof. Dr. Çelik, şöyle devam etti: “İstanbul’da Sultanbeyli ile Şişli, aynı yaşam maliyetine sahip değil. Aynı şekilde Ankara’da Çankaya ile Sincan’da da yaşam maliyeti oldukça farklıdır. İlin içinde de mi farklı asgari ücret olacak? Milyonların asgari ücret cenderesinden çıkması için toplu iş sözleşmesi kapsamının genişletilmesi ve asgari ücret kapsamın daraltılması gerekir.”
YENİ ASGARİ ÜCRET NE KADAR OLACAK?
YIL sonuna doğru yaklaşıldığı için en çok merak edilen konulardan biri de 2025 yılı asgari ücretine ne oranda artış yapılacağı...
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda işçi kesimini temsil eden Türk-İş’in açıkladığı son verilere göre, dört kişilik bir ailenin aylık mutfak masrafını ifade eden açlık sınırı, eylülde 19 bin 830 TL’ye çıktı. Gıda harcaması ile birlikte giyim, kira, elektrik, su, yakıt, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarını ifade eden yoksulluk sınırı ise eylülde 64 bin 595 TL düzeyine yükseldi. İş dünyasında beklentiler ise 2025 yılı asgari ücretine yüzde 35 ila 49.9 aralığında zam yapılması yönünde.
OSİAD Başkanı Süleyman Ekinci, yeni yılda asgari ücrete yüzde 35-40 civarında artış yapılmasının beklendiğini ifade ederken; EBSO Başkanı Ender Yorgancılar ise bu oranın yüzde 50’ye yaklaşacağına işaret etti ve şöyle dedi: “Orta Vadeli Program’da (OVP) açıklanan hedeflere bir hesaplama yaptığımda, yeni asgari ücretin 24 bin 500 TL ila 25 bin 500 TL aralığında olabilir. Bu 24 bin 750-25 bin 250 TL aralığında olabilir.”
Yeni asgari ücretin Yorgancılar’ın tahmin ettiği gibi 24 bin 500 TL’ye çıkması durumunda yüzde 44, 25 bin 500 TL’ye çıkması durumunda ise yüzde 49.9 oranında artış gerçekleşmiş olacak.