Fatih Terim ve üst akıl

3dk okuma

BU hafta en çok şikâyet aldığım konu, Hürriyet İnternet’teki Fatih Terim’in Galatasaray’a dönmesiyle ilgili haberlerdi. İlk olarak Prof. Dr. Ali Atıf Bir Twitter’dan “Okur temsilcisine resmi şikâyetim” diye yazarak, “Operasyon başlıyor” haberini eleştirdi.

Haberin Devamı

Ardından başka okurlardan da itirazlar geldi 5 Ağustos’ta internette yayınlanan bu habere. Okurlar, internette 7 Ağustos’ta kullanılan “Müthiş iddia” ve 8 Ağustos’ta yayınlanan “Fatih Terim’den şok karar! Tudor...” haberlerini de eleştirdi. Okurların görüşünü Hasan Acar’dan alıntıyla özetleyeyim:

“‘Terim’den Tudor için şok karar’ yazıyor. Haberi tıkladığınızda varsayım üzerine kurulu altı sayfa geliyor. Kanımca Fatih Terim’i Galatasaray’a getirme veya Tudor’u istifaya hazırlama üzerine kurgulanmış haber.”

Evet, maalesef bu üç haberin okurlar üzerinde bıraktığı izlenim buydu. Bu izlenimin doğru olup olmadığını anlamak için eleştirilen haberleri inceledim. Gerçekten başlıkta “Terim gümbür gümbür geliyor” denmişti ama haberde hiçbir kaynak ve somut bilgi yoktu. “Tudor’u gözden çıkaran Özbek tüm şartları adeta Terim’i ikna etmek için hazırlıyor” cümlesinin de neye dayanarak yazıldığı belirsizdi. “Müthiş iddia” haberinde “Galatasaraylı taraftarların Fatih Terim baskısının arttığı” öne sürülmüştü. Bu da kaynağı belirsiz bir “iddia”dan ibaretti. Hangi taraftarlar, kaç taraftar Fatih Terim’i istiyor, bu nasıl belirlenmiş, taraftarların nabzını kim tutmuş?

Bu yazılmamış.

Haberin Devamı

Öyle ya, milyonlarca taraftarı olan bir kulübün taraftarlarının Fatih Terim’i istediğini yazıyorsanız bildiğiniz bir şeyler olmalı. Bir anket, toplu bir açıklama vb gibi...

“Fatih Terim’den şok karar” haberi çıtayı daha da yukarı çekmiş, bu kez “camia” ve “üst akıl”ın “Fatih Terim’i kulübede Tudor’un yerinde görmek istediği” yazılmış. Ama “camia” kim, “üst akıl” ne? Camianın Terim’i istediği nasıl belirlenmiş? Galatasaray camiası adına kim konuşmuş? Onlar belirsiz.

Daha uzatmadan bir hatırlatma yapayım.

Gazeteciliğin genel ilkeleri spor ve internet haberleri için de geçerlidir. Haberlerde kaynak göstermek zorunludur. Özellikle de bir kişinin, bir grubun düşüncesini, isteğini, beklentisini “kaynağını gizli tutarak” yazamazsınız. İsmini verirsiniz, okur da ona göre karar verir.

“Taraftarlar”, “camia” ve “üst akıl” diye ne olduğu belirsiz, kontrol edilemeyecek, birtakım genellemeler üzerinden haber yazarsanız, okurun bunu Galatasaray’dan birilerinin değil de gazetecinin isteği olarak algılaması doğaldır. Çünkü bunun siyasi ve askeri haberlerdeki “belirtildi”, “bildirildi” diye yazılan kaynağı belirsiz haberlerden farkı yok. Kaynak yoksa okur nezdinde sorumlu siz olursunuz.

Kaldı ki, geçen hafta boyunca basılı Hürriyet’te Galatasaray yönetiminin Terim’i istediği yönünde bir tek haber çıkmadı. En sonunda 8 Ağustos’ta basın toplantısı yapan Özbek de Terim’i düşünmediklerini açıklayarak internette bir hafta boyunca çıkan üç haberi birden yalanlamış oldu.

Haberin Devamı

Hiç kimsenin başka medya kuruluşlarından kopyaladığı üfürükten haberlerle Hürriyet’i küçük düşürmeye hakkı yok. Habercilik ciddi iştir.

Haberin Devamı

GAZETE GÜVENDİR

46 yıllık sadık okurumuz H. Güneş Kuşoğlu, gazetesine kırılmış. Onu üzen de Hürriyet’te yayınlanan bir reklam:

“Babam her gün Hürriyet aldırırdı. Şimdi 56 yaşındayım. Hâlâ her gün Hürriyet okuyorum. 29 Temmuz’da M... cep telefonunun tam sayfa reklamı vardı. Servis güvencesi ve GSM şirketinin de adı vardı reklamda.  Memur maaşımla taksitle aldım. Piyasanın en kötü, geri teknolojiye sahip telefonuymuş. Bir SMS için öğleye kadar uğraştım. Şirket de ilgilenmedi. Bize ne kardeşim, bakaydın soraydın demeyin. Ben reklama değil gazeteme güvendim.”

Elbette bir reklamda tanıtılan ürün, Hürriyet’in güvencesinde değil. Reklamlar, Hürriyet’ten ve tabii yayınlandığı medya kuruluşundan tamamen bağımsız, onların sorumluluğunda olmayan tanıtımlardır. Ama bir de şu taraftan baktım okurun yazdıklarına; okur, gazetesiyle nasıl bir güven ilişkisi kurmuş ki, orada yayınlanan reklama da aynı güveni duyuyor. Gazetesinde yayınlanmış olması reklamdaki markadan daha önemli onun gözünde. Gördüğü bir aksaklığın gazetesiyle kurduğu güven ilişkisini zedelemesi de doğal.

Haberin Devamı

Bu güven ilişkisini bir de haberler ve yazılar için düşünelim. Okurun güveninin temelinde zaten gazetedeki içeriğin doğruluğu, güvenilirliği ve bağımsızlığı yatar. Haber ve yazılarda ürün/marka övgüsü yaparak ya da sosyal medya hesabında ürün yerleştirerek yapılacak dolaylı reklamlar, o ürün/markayı tüketiciye gazetenin ve gazetecinin güvencesiyle sunmak olur.

Haberin Devamı

Bu yolla sunulan üründe ortaya çıkacak bir sorun, okurun o gazeteye ve gazeteciye bakışını olumsuz etkiler. Güven ilişkisi ağır biçimde zedelenir.

OKURDAN KISA KISA

ESAT Koçal: “Katar ile deniz tatbikatı başlıyor” haberine göre Katarlı subayı firkateynimizde “selamlama taburu” karşılamış. Sanırım editör taburda kaç asker olduğunu bilmiyor. Manga veya takım olmalıydı. (5 Ağustos)

Yüksel Çetiner: Haberde “Orgeneral Çolak’ın iki yıl daha uzatılma hakkı var” yazılmış. Üst makamlarca yapılabilen uzatma için hak değil, imkân sözcüğü kullanılır. “Oramiral Bostanoğlu’nun uzatma şansı bulunmuyor” denilmiş. Görev süresinin uzatılması şans değil, imkân meselesidir. (1 Ağustos)

A. Naci Doğan: Arka sayfadaki “İngiliz modele 6 gün işkence” haberi, hele de kullanılan basın fotoğrafı etik katliamı ve eksiksiz bir rezaletti. (7 Ağustos)

Kamil Tül: 9 Ağustos’taki “Arda Turan ay-yıldızlı ekibin yeni hocasına evet dedi” haberiniz şaşırtıcıydı. Arda Turan, Milli Takım’dan kendisi ayrılmadı. Bir meslektaşınıza saldırdığı için gitti. Bereket Uğur Meleke, “kadro dışı kalmasının nedeni gazeteciye saldırı” diye yazdı da eksiği bir gün sonra tamamladınız.

Hamit Akıncıoğlu: Beşiktaş’ın Negredo transferi dünyada gündem olmuş. Hurriyet.com.tr ana sayfasına bakıyorsun her Beşiktaş haberinde olduğu gibi küçücük haber. (3 Ağustos)

Reha Taşkın: DHA’nın internette yayınlanan “Kızılırmak’ta yakalanan piranha testis yiyen balık” haberi palavra. “Pacu” balığının testis yediği efsanesi Kopenhag Doğa Tarihi Müzesi’nden bir profesörün şakasıymış. Üzücü olan haberde bunu bir Türk doçentin aktarması. (5 Ağustos)

Uğur Nazik: Üçüncü sayfadaki “Üsküdar’da baba cinayeti” haberinde katil baba işportacı mı, yoksa tekstil atölyesinde mi çalışıyor anlaşılmıyor. Haberin girişinde işportacı, ilerleyen bölümde tekstil işçisi... (10 Ağustos)

M. İhsan Olcay/ A. Erkin Gülel: Bugünkü gazetede dün akşamki Süper Kupa finaliyle ilgili tek satır yoktu. İstanbul’a 40 km mesafedeki Bayramoğlu’na Anadolu baskısını yollamak bugünün şartlarında komik değil mi? (7 Ağustos)

 

 

Haberle ilgili daha fazlası: